GÜNDEME DAİR
Devlet Bahçeli'nin ilk defa söyledikleri ile tutarlı bir söylemine şahit oluyoruz; "Biz pazarlık yapmayız, bir talebimiz olamaz" sözü doğrultusunda kabinede MHP'li isim yoktur.
...
Bununla birlikte; Recep Tayyip Erdoğan jest yaparak, Devlet Bahçeli'den kabine için isim istemiş olabilir, o da kabul etmemiş olabilir. Çünkü vereceği herhangi bir ismin kamuoyunda tanınırlığı artacağından; bu hal Devlet Bahçeli'nin en korktuğu durumdur. En yakın kongrede kendisine rakip olabileceğinin hesabını yapar. Dolayısıyla hiç bir ismin öne çıkmasına tahammül edemez.
El etek öpme
Eğer İYİ PARTİ inanmışlık ve adanmışlık üzerine kurulmuşsa; kurumsal kimliğinin oluşması kadar, oturmasını da önemsiyorsa "El öpme" hususunda gereğini yapması gerekir.
...
Türk töresinde var olan; yine aynı şekilde uygulanışı itibariyle yeri, zamanı ve gereği belli olan bir geleneğin nasıl ki sembolük bir anlamı varsa; Bahçeli'nin elinin öpülmesine ihtiyaç duyulmasının sembolük bir anlamı olduğunu düşüyor, parti yönetiminin bu hususun üzerine gitmesini talep ediyorum.
...
Eğer bu davranışa, yılların birikimi olan ezilmişliğin neden olduğu; gelenekselleşmiş doğal refleks denecekse; Cesurlar hareketine neden, hangi saiklerle itildiğini bilmemiz lazım. Böyle bir durum da yoksa; adam nerede olduğunun farkında olmayacak kadar silik ve öz güven yoksunu, bırakın ait olduğu yere gitsin. Eğer öpülecek bir el varsa; gitsin Kılıçtaroğlu'nun elini öpsün, partinin seçime girememe riskini ortadan kaldırdı.
Demokrat ülkücü olur mu?
Ülkücü olunca, sanki demokrat olunamıyor. Ne zaman ki solu ilgilendiren bir mağduriyeti dile getirsem, bizimki hemen oradan atlıyor; "Solculukla ülkücülük bir arada olmaz" diyor.
...
Ülkücünün aynı zamanda demokrat olduğunu, hatta olması gerektiğini öğreneceğiz; nasıl mı; ilk önce azatlık kabul etmeyen, iflah olmaz köleliğe son vereceğiz. öz güvenimiz tam vicdanımız hür olacak.
...
Demokrat insan aynı zamanda İslam inancına göre imanlı insan demektir. Temelinde insan sevgisi ve empati yapabilme edemlği olan demokrat duruş; elbette her yiğidin başarabileceği bir hüner değildir; başaranları da kıymetli insanlar olarak görüyorum.
...
Özelde ülkücüm, genelde demokrat sivil Türk milliyetçisiyim.
Şerefsizlik yüzüne öyle oturuyor ki söylemeden geçemedim
Niyetim bir süre hiç bir şey düşünüp, yapmamaktı; amma ve lakin, rahat durmuyorlar ki; biz de rahat duralım.
...
Erdoğan diyor ki; "CHP bölücü bir partiye destek vererek meclise taşıdı".
...
Bizatihi tarafınızca bölücü görülen, milletin ezici çoğunluğu tarafından da bölücü bilinen bir parti; sizin 16 yıldır yönettiğiniz ülkede meclise giriyorsa; siz de milletin ödediği vergilerden bunlara maaş ödüyorsanız bunun müsebbibi siz misiniz, yoksa CHP mi dir.
...
Mesela hakkınızı aramak için zırt pırt hakaret davaları açan avukatlarınız bir gün de bölücü olduğuna inandığınız partinin kapatılması için cumhuriyet savcılarına suç duyurusunda bulunsunlar ya; bulunamazlar, zira bunun da önünü siz kapattınız. Peki bunu bile bile niçin CHP'ye kara çalıyorsunuz; çünkü CHP "Ağrılarınıza" iyi geliyor da ondan.
...
Haydin bakalım; devletin güvenliği açısından en sorumlu insansınız, açın davayı; kendi adıma söylüyorum, arkanızda durmayan namerttir.
...
AKP, iktidarı için CHP'yi kaldıraç olarak kullanmayı gelenek haline getirdi; CHP de sağ olsun bunun alt zeminini sürekli hazır tuttu. Yahu Allah aşkına az bir oturun da soluk alın; hayır, hemen "Kurultay kurdeşenliği" depreşti.
...
Yeni bir dönem başladı, gene CHP üzerinden siyaset geliştirme başladı. AKP ve Erdoğan hep bunu yaptı. CHP, AKP'nin bekası için bir hayat öpücüğü adeta. Mesela, CHP üzerinden söylem geliştiren AKP ve Erdoğan; niçin İYİ PARTİ ve Meral Akşener'i muhatap alarak söylem geliştirmezler, düşündünüz mü? Çünkü CHP onlara yol açıyor, onun içindir ki; seçim süresince mindere sürekli olarak CHP ve Muharrem İnce'yi çekmek istemişlerdir, onlar da istediklerini vermişlerdir.
....
Şimdi yeni bir dönem ve yine CHP üzerinden konsolidasyon. Neymiş efendim; CHP bölücü bir partiyi meclise sokmuş. CHP kendi içinde cebelleşirken, bu algı da oturur nasıl olsa. Tıpkı; "Camileri ahır yaptılar" algısı gibi
...
İyi ki CHP var; AKP ve Erdoğan ne yapardı sonra.
Muharrem İnce vakası
Evet, CHP asıl işine döndü; kendisi ile kavga etmek.
...
Muharrem İnce kazandığı prestijine yazık etti. "Beni Cumhurbaşkanı adayı gösteren Sayın Genel Başkanıma karşı aday olup, vefasızlık yapamam" diyeceksin ve hemen akabinde iki aile arasındaki yemekte geçen dost sohbetini pazarlığa dönüştüreceksin; olacak iş değil.
...
Siyasette kaybetmek bir sonrası için umudu kamçılar ancak inandırıcılığı ve güvenirliği kaybetmek; olan itibarı da alır, götürür.
...
Muharrem İnce elde ettiği %30'luk başarıyı kendine vehmediyor ama gözden kaçırılan bir gerçek var ki; o da; Kılıçtaroğlu'nun demokrasiye sahip çıkmak adına, erdemli bir operasyon ile İYİ PARTİ'ye karşı kurulan tuzağı bozmak için 15 CHP'li vekilin İYİ PARTİ'ye geçmelerini sağlamasıdır.
...
Bu operasyon ile özelikle İYİ PARTİ'de karar kılmış olan CHP seçmeninin CHP'ye olan güven ve inancını artırarak, tekrar partilerine dönemlerine vesile olmuştur. Yani demem o ki; %30' luk başarı sadece Muharrem İnce'ye ait olmayıp, Kılıçtaroğlu'nun bahsi geçen erdemli operasyonunun da katkısı vardır.
Cinsel istismar ve çocuklarımız
Yahu Allah aşkına şu işi nasıl anlatacaksınız anlatın; dayıların potansiyel sapık, amcaların psikopat, yeğenlerin bilmem ne olabileceğinin yaygın kanaat haline gelmesine de neden olmayın.
...
Def olun gidin be. Kahrolsun cehalet, sevgi ve merhametimize kement attı. Son bir araştırmaya göre öğrendik ki; iktidar olabilmenin sihiri, düşük eğitimlilerin oyunu almaktan geçiyormuş. Böyle bir ortamda; TV'ler de habire "Dayıya, amcaya, yeğene dikkat edin" demenin yaratacağı algı ne olabilir sizce.
...
Bu milleti, bugün de dahil olmak üzere; kırk yıldır "Camiler ahır yapıldı" yalanına inandırdılar. Bu, elbette ifade edenlerin kurnazlığı, inananların da cehaleti ile oluyor. İşte bundandır ki; TV'ler de uzmanların ifade ettikleri doğruların; bu algı düzeyindeki insanlar tarafından izlendiği unutulmamalıdır.
...
Yani demem o ki; uzmanın "Dayıya dikkat edin" ifadesi ile o programı izleyen "Türkiye ortalaması algı düzeyi"nin anlayacağı şey aynı olmayabilir.
Sivil Türk milliyetçiliği
Türk milliyetçiliği artık her birey için sivil bir inisiyatif olup, hiç bir kurum ve kuruluşun uhdesinde değildir. Kendisine yer bulabildiği her yerde olmalı ve gereğini de yapmalıdır.
...
Türk milliyetçiliği, sadece bir siyasi kurumun tekeline terk edildiği için hareket alanı daraldı; fikri gelişimi ve üretimi "Tekel"in koyduğu ambargo ile tamamlanamamıştır.
...
Türk milliyetçilerinin sivil alanda yapılanması, örgütlenmesi siyasi alanda yapılanmasından daha olumlu neticeler verecektir." Tekelci siyasal yapılanma" Türk milliyetçiliği hareketini Iğdış etmiştir, dolayısıyla verimsiz kılmıştır.
...
Milliyetçi sivil inisiyatif gelişip, serpildikten sonra, "Hareket" siyasi yatağını bulur; akar, gider.
İYİ PARTİ başarılı olmuştur
Böyle insafsızca değerlendirme olur mu. İYİ PARTİ'nin almış olduğu seçim sonuçları; daha önce yaşanmış olan hangi başarı ya da başarısızlığa göre kıyaslama yapılarak, değerlendiriliyor. Hangi seçime girip de; ne sonuç almıştı söyler misiniz.
...
İYİ PARTİ'nin en büyük başarısı; bütün hile, desise, fitne, fesat ve kalleşliklere çalım atarak seçime girme beceri ve kabiliyetidir. Bu başarının sosu da; barajı aşmasıdır.
...
İYİ PARTİ ilk defa seçime girdi, çıtayı birilerinin paşa gönlü değil, biz belirledik. Bundan memnun olup olmamak da; ders çıkarıp, çıkarmamak da; bizi bağlar.
...
Efendim istifalar varmış; aldırmıyoruz. Fırsat bulup, sızmış olanlar, beklentileri gerçekleşmeyince de; kös kös çeker giderler, bunu böyle görmek lazım.
Not: Saygı duyduğum insanların uyarılarını dikkate alarak yazımda ufak bir düzeltme yaptım.
İsyanımızın elbette sebebi var
Ne yapacaktık yani; Türk milliyetçiliğine inanmış ve adanmışlığımızı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP'ye evrilmesine razı mı olacaktık.
...
Razı olmuyoruz dedik, yeni bir proje ortaya koyduk; İYİ PARTİ projesi. Başarılı olurmuyuz, olmazmıyız; başarılı olduk bile. Diyelim ki arkasını getiremedik, vallahi ne diyeyim; benim için her zaman onur duyabileceğim bir bagajım olacak; bu evrilmenin içinde olmayıp, karşısında olmamdır. Bu arada İYİ PARTİ'ye gelmeyip, karşı duruşunu Kürşat ve kırk çerisi misali devam ettirenlere de saygılarımı sunuyorum.
Bu CHAPE var ya...
Bu ''CEHAPE'' var ya; bu ''CEHAPE'' Recep Tayyip Erdoğan'a siyaset yapma özgürlüğünü bahşetti.
...
Bu cümlenin tanıdık birileri; AKP sözcüleri ve trollerinden geldiğini sanacaksınız ama boşuna; nerede onlarda öyle bir demokrat anlayış.
...
CHP bu demokrat tavrını bile dile getirmeyi beceremedi ama özellikle belli bir partide öbekleşmiş yetkili ve trolleri, Türk Ordusunun sevkıyatı sırasında; içinde askerlerin yattığı, avlusunda binek hayvanlarını dinlendirdiği camilerin bu olağanüstü şartlardaki kullanımı dolayısıyla yıllardan beridir Müslüman Türk milletinin geçmişine iftira atarak; ''Camiler ahır yapıldı'' demeye devam ettiler.
...
''Camileri ahır yapılırken'' bunun karşısında sessiz kalan milletin yaşaması hak değildir ama Türk milleti yaşıyor işte; çünkü iddianız iftiradan öte bir şey değil ki. Bu iddiayı devam ettirenlerin Müslüman olmalarından ziyade; kimliklerini saklayan, etnik özürlü, Türklükten intikam alma hırsı ile dolu kimlikler olduklarına dikkatinizi çekmek isterim.
...
Mesela birisi ''... partisi sayesinde hepimiz Türk olmaktan kurtulduk'' demişti. Bu adamın soy ağacını takip edin, Türk olmadığını göreceksiniz. Çünkü bunların gayesi; ''Türk veya Türklük dediğiniz şey ne ki; camilerin ahır yapılmasında dahi sessiz kalıp, sinmiş silik bir kimliktir'' algısını yaratarak; hepimizi de bilinç altında bunu kabullenmeye zorluyorlar.
...
Aradan geçen seksen sene sonra bir MHP milletvekili adayı ''Ezan Türkçe okunabilir'' dedi diye partiyi barajın altına iten Türk milletinin; en az üç kuşak önceki atalarının sözde camilerin ahır yapılması girişiminde bulunulmuş olunsaydı ne şekilde tepki göstermiş olabileceğini varın siz düşünün.
HDP meclise girince meclis yapısı daha homojen olmuştur
Ben hem kör, hem de ahmak değilim. Ama hem kör, hem de ahmak hissiyatı ile yazılarımı okuyup, yorumlayanlar var.
...
HDP'nin mecliste olmasının meclis yapısını homojenleştirdiğinden bahisle;bir şeyler anlatmaya, analiz yapmaya çalışıyorum. Vay efendim ben PKK'lılara sıcak bakıyormuşum.
...
Ben de size soruyorum; İYİ PARTİ PKK kadar da mı tehlikeli görüldü ki; devletin tüm imkanları seferber edilip, ''Alo fatih hattı'' da sürekli açık tutularak, siyasi arenada yer almasına imkan vermemek için bütün kalleşlikler denenmedi mi. Ama olmadı; çünkü sizin bir hesabınız varken; Allah'ın da bir hesabı vardı ve hesabınız tutmadı.
...
Bırakın tıraşı; AKP'nin kayıtsız şartsız HDP ile işbirliğine gitmeyeceği garantisini verin; İYİ PARTİ, HDP karşısında gerekli duruşunu her zaman ortaya koyacaktır.
...
HDP'nin ''Haltları'' karşısında çözüm üretebilecek bir meclis yapısı; rejimi bile değiştirebilecek güce sahip tek başına bir iktidar gücünden daha eftal dir. Tek başına meclisin 3/5 gücüne sahip bir yapının hatalarını düzeltme imkanımız her zaman olamayabilir, aynen 16 yıllık tek başına bir iktidarın, cumhuriyet tarihinin en büyük ihanet örgütünü devletin kurumlarına yerleştirirken, meclisin diğer kalan kısmının bir şeyler yapamaması, yapmak istemiş olsa bile; tıpkı Kamer Genç'in siyasi lince tabi tutularak, kendisini dinlete memesinde olduğu gibi.
...
Ben HDP'den memnuniyetimi değil, meclisin matematiksel yapısının toplumu ve siyaseti daha çok rahatlatacağına olan memnuniyetimi dile getirdim.
Kime niyet, kime kısmet
Çok ilginç, öyle değil mi; HDP'ye oy veren CHP'liler CHP'ye vermiş olsalardı; HDP barajı aşamayacak; HDP milletvekillerinin neredeyse tamamına yakın sayıda AKP fazla milletvekili çıkararak, Cumhur ittifakı mecliste anayasayı tek başına değiştirme gücüne sahip olacaktı.
...
Dolayısıyla, CHP seçmeninin kendilerince takip etmiş oldukları bu stratejileri; "Kaybetmelerini" daha kıymetli kılmıştır. Yani Cumhur ittifakının anayasaya değişikliği yeter sayısına ulaşmasına mani olmuştur.
...
Anlaşılıyor ki; CHP, HDP üzerinden vuku bulabilecek her türlü olumsuzluklar karşısında kedini savunma refleksi şimdiden geliştirmek durumundadır. "Bu CEHAPE var ya; bu CEHAPE" diyen kulak tırmalayan sesi duyar gibiyim.
Mehmet Soral
Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.