İDARE-İ MASLAHAT
Şair Eşref'i duymuşsunuzdur mutlaka.
Hiciv şairidir.
Kırkağaç'ta kaymakamdır Şair Eşref.
İkide bir eşkıya çeteleri kasabayı basıyor.
Jandarma sayısı az.
Şair Eşref, İstanbul'dan yardım istiyor..
Cevap:
"Eldeki kuvvetlerle idare-i maslahat ediniz"
Öyle ya İstanbul'da yaşamak güzel..
Haliç'in serin sularında sandal sefaları..
Yalılarda köşklerde şarkı türkü, aşk, meşk, zek-ü sefa. Kimin umurunda Kırkağaç?
Eşkıya, Eşref Efendi'nin ensesinde boza pişirmiş kime ne? Herkesin derdi başka.
Bir gün yine eşkıya basar kasabayı.
Tekrar yazar İstanbul'a Şair Eşref.
Cevap gelir : "İdare-i maslahat yapın."
Şair Eşref basar telgrafın tellerine:
"İdare gitti, maslahat elde kaldı."
Maslahat elde kaldı muhteremler. Kim dinler sizi? Herkesin derdi var. Kimi koltuk derdinde kimi makam. Sakın vatan millet edebiyatı yapmayın. İcraat ne ona bakarım ben.
Kendi gözündeki merteği görmekten aciz insanlar elin gözünde "çöp var" diye bağırıyor. Başkasının yaptığı kötüyü örnek göstererek "Ama onlar da yapmıştı" deme lüksünüz yok.
Siyaseti yapacaksanız tabanın sesine kulak vereceksiniz.
Şimdi ne geçti elinize?
Ne kazandınız?
Millet sizden kaçıyor görün.
Rapor dediniz yazıldı. Gerekli makamlara gerekli bilgiler verildi. Derdimizi sağır sultan duydu da bir siz duymadınız. Duymak işinize gelmedi.
Ne kadar kötü alışkanlık varsa taşıdınız.
Liderliği bırakın bir kenara genel başkan olabilseniz yetecekti.
Ne mi oldu?
İdare gitti maslahat size kaldı.
Bu mudur?
Budur.
Doğan Ay
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.