İNANDIĞIN GİBİ YAŞAMAK
Soru basit;
İnandığını yaşamak mı ?
Yaşadığına inanmak mı ?
Normal şartlarda bir insan inandığı gibi yaşamayı kendine hayat felsefesi olarak belirler.
Tüm yaşantısını inandığı bu değerlere göre tanzim eder ve bu değerler ölçüsünde yaşamını devam ettirir.
Hayatın zorlukları yağmur gibi yağsada adamın üstüne,adam odur ki bu zorluklara göğüs gerer ve inandıklarından asla taviz vermez ise inanç-iman adamı vasfını kazanır. Diğer bir deyişle adamlık dava adamlığına dönüşür.
Dava adamları bir inanç ülkü için yaşarlar ve bu uğurda ömürlerini harcamaktan çekinmezler.
Dava adamları yaşadığı topluma ve mensubu olduğu topluluğa davaya imanları ölçüsünde önder olurlar.
O dava adamları ki inandığı fikrin kızılyıldızlarıdırlar.Fikir deryasında yolculuğa çıkan gemiler bu kızılyıldızlarına bakarak yönlerini tayin ederler.
Bu vasfı korumak ancak inandığın gibi yaşamakla mümkündür.
Günümüze baktığımız zaman insanların inandığı gibi değilde yaşadığı gibi inanmaya başladığını görürüz ve kutupyıldızlarının birer birer sönüp gökyüzünden yeryüzüne dökülüverdiklerine şahit oluruz.
Be adam inanmadığın halde köprüyü geçmek için ayıya neden dayı dersin.
Neden bu yılgınlık?
Neden bu vazgeçiş?
Daha dün başına ateş yağdıranlar bugün gül mü dökecek sanırsın?
Evet inandığın gibi değilde yaşadığın gibi inanırsan sende inandığın değil yaşadığın olursun.
İnsan kendince savunma refleksleri geliştirmese bir saat yaşayamaz yerinde çatlar.
Yaşadığı gibi inanmaya başlayanlarında elbette sebepleri olacak bu sebeplere dayanarak savunma geliştireceklerdir.
Tabiki insanlar inandığı gibi yaşama yada yaşadığı gibi inanma hakkına sahiptir lakin;
Biz sözü senet,inandığı gibi yaşayan Türkten yana taraf oluruz.
TANRI TÜRKÜ KORUSUN ve YÜCELTSİN
Mehmet Kara
Demirdağın Kurtları EKDD Genel Başkanı
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.