KARTONDAN KAHRAMANLARA
KARTONDAN KAHRAMANLARA
Yazıya Büyükdoğu Ferudun Akın Üstat ile başlayayım...
"Her şey kağıt üstünde…
Kağıttan kaplan gibi. Doktrinin sağlam olsa ne olur? Liderin, teşhisin, söylemlerin doğru olsa ne olur? Hedeflerin olsa ne olur? Eylemlerin yoksa, ya da yanlışsa ve de milletten kopuksa, kabuğuna çekilir oturursun. Milletle kucaklaşmayan hiçbir hareket başarıya ulaşamaz. Milletin hiç bir davasına sahip çıkmayanlar, bir araya gelse, sadece çok büyük yığın oluşturur. Çıkın sokaklara sorun. Ülkücüleri nasıl tanırsınız, diye? Vatanı, Bayrağı, Devleti, Milleti seven diyeceklerdir. Başka söylediklerine kulak asmayın. İşte, bütün mesele burada? Vatanı, Bayrağı, Devleti ve Milleti sevmenin ölçüsü nedir, nasıl olmalıdır ve ne yapmalıdır? Buna cevap verebildiğimiz zaman, kağıt üzerinde yazılı olanlar, yazı olarak ayaklanacak, hayat bulacaktır... Gerisi mi? Kağıtlar, üzerine yazı yazmak için kullanılan nesneler olarak görevlerini yerine getirmeye devam edeceklerdir. Kalemler de öyle... Galiba, boşuna israf ediyoruz. Parti bağnazlığına düşmeden düşünmek belki mümkün... Ama, düşüncelerimizi ifade ederken de, dinlerken de bağnazlığa düşmemek gerektiğine inanıyorum. Zira, düşünsek bile, tartışmasını bilmiyor, ya da beceremiyoruz... Bunu başardığımız gün, önce birlik ve beraberliğimiz sağlanacak. Ardından da, başarıyı nasıl, nerede ve ne şekilde kazanmamız gerektiği konusunda adımlar atacak, milletle kucaklaşmış olacağız…"
Millet bize bu ülkeyi kurtaracak grup olarak görüyor mu sizce? Eğer millet bizi kurtarıcı olarak görmüyorsa bunda suç kimin?
Sakın basit siyasetçiler gibi düşünüp suçlu millet demeyin. Bu açmazda milleti suçlamanın bir mantığı var mı?
Millet bizi sadece ölmek için hatırladı.
Bizim bize güvenimiz yok.
İşin özü; aslında millet de bizi güvenilir görmedi siyaseten. Çünkü omurgasız durdu hareket son yıllarda. Dün söylediği ve yaptığı ile bir tutarlılık ortaya koymadı.
Şu an, dalından kopmuş yaprak gibiyiz. Rüzgâr nereye götürüyorsa, oraya çarpıyor, orada çürüyoruz. Üzücü olan, millete önderlik edip kitleleri, milleti arkamıza alıp yürüyecek bir grup olmamız gerekirken, milletin arkasına geçip geriden geliyoruz.
Millete verecek bir şeyiniz yoksa ortaya koyabilecek bir projeniz yoksa "hay huy heyt" ile oy avcılığı yaparsınız. Terör üzerinden de siyasi rant elde ettiniz mi tamamdır.
Milliyetçiymiş.
Nerede senin milliyetçiliğin? Salonlarda. Kürsülerde. Sloganlarda. Sonuç ortada. Yarım asırlık bir hareket bölücü olarak adlandırılan partinin gerisinde. Beka mı? Esas beka bu.
Milleti ayrıştırıcı söylemler ile siyaseti ve hareketi getirdiğiniz nokta: Küçük basit ayak oyunları.
Muhabbetle kalın efendim.
Doğan Ay
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.