‘MİLLİ İRADE’NİN FERASET ve BASİRET TUTULMASI
Böyle darbe veya darbe girişimi ne okudum, ne gördüm. Belli ki yapanlar ve yaptıranlar için yönetimi ele geçirme gibi bir hedef yoktu. Her şeyden önce darbe, kopya çekerken yakalanayım da okuldan atılayım gibi bir ergen mantığıyla yapılmaz. En fazla, kopya çekeyim de 100 alayım mantığıyla yapılır. Kopya çekerek de olsa 100 alan ise her zaman takdirle karşılanır. Hatta Anayasası %92 ile kabul görür… Ancak Papoa Yeni Uganda Zambiya Halk Angolası Yönetimi'nde böyle darbe girişimleri olur…
Elbette darbeye de, teşebbüsüne de destek vermek demokratik hukuk düzeni isteyenlerin yapabileceği bir marifet değildir. Soru soran ve/ya sorgulayan herkesi paranoyak/şizofren ilan etmek de düşünen insanların işi değildir. Neden ve Sonuç üzerine soru sormak/sorgulamak beşeri insan yapan en önemli özelliklerden biridir.
* * *
EĞER bu bir darbe girişimi İSE ve bu girişim aynı zamanda, birkaç ay sonra 15'inci yılına girecek mevcut iktidarın niyet ve icraatlarını sorgulamayı değil onu kutsama sonucunu doğuruyorsa ortada milli irade, milli ahlâk, milli bilinç açılarından büyük bir sorun var demektir. Hele hele bir iktidar 15 yıldır ne yaparsa yapsın "haklı" görünüyorsa, ortada "milli irade"yi sorgulamamızı gerektirecek çok ciddi bir sorun var demektir. Neticede demokrasi, sadece sandıktan çıkan sonuca saygı duymayı değil, iktidar olanın icraatlarının millet tarafından ve millet adına HUKUK mekanizması tarafından takibe uğraması, yani millet ve hukuk tarafından yargılanması demektir.
Madem dinî terimler olmadan anlaşılmaz duruma geldi, söylemek lazım: "İktidar" olanı ister kutsama, ister menfaat amacıyla yücelten toplumların demokrasi anlayışı mekruhtur. Demokrasiyi dinî terim ve kavramlarla yüceltenlere küfür ise her türlü caizdir!..
* * *
Oldum olası Fethullahçı yapılanmanın siyasi, felsefî, dinî görüşlerini eleştiren benim/bizim gibilere, daha birkaç yıl öncesine kadar neredeyse silah çekenlerin son birkaç yılki tavırları, eğer samimi iseler cehaletlerini itiraf sayılır. Çoğunun samimi değil menfaatçi olmalarını görmenin siniri ise üzüntünün yanında hiç sayılır… 11 yıl aynı yastığa baş koyanların, "ne istediler de vermedik" diyenlerin, "ortağın oldum olası yollu" diyenlere çemkiren, namus meselesi görenlerin, o yollular "eşim hırsız" dedikten sonra tekrar namus abidesi ilan edilmesi tren yapan mahallenin namus anlayışı karşısında olağan görülse de, demokratik hukuk devletleri açısından faciadır ve karşılaştığımız da budur. Hukuk, yani adalet ahlâkına sahip olmayan bir demokrasi hödük bir demokrasidir. Demon-Krasiye dönüşmesini farketmek ise 1400 yıldır siyah iplik-beyaz ipliğin ne olduğunu anlamaya çalışan toplumlarda neredeyse imkânsızdır…
* * *
GRAMATİK SORGULAMALAR
• Bir idare düşünün ki; sıfır terörle yönetimine geçtiği ülkeyi her cinsten teröristin cirit attığı, teröristin istediği zaman eylem yaptığı, idarenin polisine ve askerine "karışmayın" dediği ve alkışlandığı bir idare olsun.
• Bir idare düşünün ki; sınıra taşıdığı seyyar mahkemelerle teröristleri "masum" ilan etmiş olsun, davul zurnayla karşılanmalarına alkış tutmuş olsun ve "milli irade" tarafından alkışlanmış olsun.
• Bir idare düşünün ki; bir terör örgütü sanki Türkiye Cumhuriyeti'nin muadiliymiş gibi muamele görsün. Habur, Oslo, İmralı mektuplaşmaları ve görüşmeleri, Dolmabahçe Mutabakatı olduğunda demokrasi mü'minleri tarafından alkışlansın. İdare "analar ağlamasın" edebiyatıyla teröristin şehirlere silahlar yığmasına, bombalar döşemesine seyirci kalırken alkışlansın, o silahlar ve bombalar patladığında "vay terörist vay" dediğinde tekrar alkışlansın.
• Bir idare düşünün ki; başka ülkenin teröristlerini beş yıldızlı otellerde ağırladığında, onlara silah, para ve yiyecek temin ettiğinde alkışlansın, dönüp "onlar terörist" dediğinde tekrar alkışlansın.
• Bir idare düşünün ki; elebaşı bir yüzükle siyasete başladığında alkışlansın. Aynı elebaşı, yedi sülalesini ve yandaşlarını hatırı artık sayılamayacak derecede zengin etmişken gene alkışlansın.
• Bir idare düşünün ki; 17-25 Aralık'ta darbe girişimi ve komploya kurban edilmeye çalışıldığını iddia etsin. Para dolu bavulları polislerin koyduğunu iddia ettiğinde alkışlansın ve aynı paraları faiziyle geri aldığında tekrar alkışlansın. Hem "Allah" dediğinde alkışlansın, hem "yolsuzluk hırsızlık değildir" dediğinde. Muaviyegiller hükmünde öyle bir "Allah" çeksin ki tarih, mantık, matematik, felsefenin içine ettiğinde eller çatlarcasına alkışlansın.
• Bir idare düşünün ki; milliyetçiliği ayaklarının altına alırken alkışlansın ve milliyetçilik vurgusuyla herkesi meydanlara toplarken eline TÜRK Bayrağı alıp tekrar alkışlansın.
• Bir idare düşünün ki; TÜRKiye'de, TÜRKiye Cumhuriyeti'ni yönetirken, TÜRK'ü 36 etnik unsurdan biri olarak görsün ve zikretsin ama buna rağmen Türk milletinin menfaatleri için siyaset yaptığını iddia eden bir parti en kritik dönemlerde bu idareye destek versin.
• Bir idare düşünün ki; TÜRKiye Cumhuriyetinin kurucu iradesine düşman olsun ve "Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim" diyen birinin kurduğu bir Parti Türklük adına tez sunmaktan uzak ve utanır olsun. Yetmemiş gibi, yüzyıl önce olsa Kürt Teali Cumhuriyetine üye olacak birilerini partiye yönetici yapsın ve Türk milliyetçiliğinden bahsetmeye utanır olsun.
* * *
DİKKATTE FAYDA VAR
• AKP iktidarları döneminde hiç kimse "irtica"dan dolayı Askeri Şura'da bertaraf edilmedi. Edilmek istendiğinde iktidar her defasında "muhalefet şerhi" düştü.
• The Cemaat, oldu olalı Türkiye Cumhuriyeti için bir tehlikeydi. Bütün olgular sabitken, iktidarın yolsuzlukları ortaya döküldüğünde bu değişkeni yeni farkeden, sözde her türlü terörist tarafından kandırılanlar ülke yönetmek için ehliyet sahibi değildir. Eğer "milli irade" gerçekten "milli irade" ise kendisine duyurulur. Dinî literatür istiyorlarsa: Allah akıl fikir versin milli iradeye.
• Laik hukuk devletinin üstünlüğüne inananlar ve The Cemaatçilerin askeri ve sivil bürokrasiden tasfiye edilmesine sevinenler neden diğer İslamcı cemaatlerin, tarikatların devlette, Hükümette cirit attığına dikkat çekmiyorlar? Bunları The Cemaatten daha az tehlikeli yapan nedir? The Cemaatin iktidara "hırsız" demiş olması mı?
Bir iktidarın ne istemişse verilmiş 11 yıllık ortağı delilleriyle "hırsız" diyorsa bütün siyasi hesaplar bir yana, diğer ortaklar neden "hırsız" diyemiyor? "Milli irade"nin asıl sorgulaması gereken bu iken demokrasi kahramanlığı gösterilerine katılmaları münafıklıktan başka nedir?
• "Milli irade"nin darbe önlediği şimdilik bir hikâyedir ve birkaç yıl sonra bir masala dönüşecektir. Böyle darbe zaten olmaz da, kalkışan üç-beş kişiye zaten müdahale edecek devletin polisi ve askeri var. Ama gece 2'de ezan okutup (Heyyale's-Salah, yani namaza gelin) dedikten sonra halkı meydanlara davet etmek Muaviye'ye "nasıl da akledemedim" deyip mezarında takla attıracak kadar önemli bir Demon-Krasi manevrasıdır.
* * *
ÖZETİN ÖZETİ
• Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarla başlayan Türk devlet geleneği ve "laik hukuk devleti"ni yıkma süreci devam etmektedir. Askeri bürokrasi göz göre yok edilmiş, sivil bürokrasi toz duman edilmiştir. 15 yıldır her defasında türlü bahanelerle (ve ne hikmetse her defasında kandırılarak) yok edilen Türkiye Cumhuriyeti'dir ve "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" (şimdilik ismine muhtaç oldukları için) kurulana dek durmayacaklardır. Şeytanın aklına gelemeyecek yöntemlerle kendi devletlerini, kendi ülkelerini kuruyorlar. Taraf olmayanın bertaraf olması bir yana, "vatan haini" olması zaman meselesidir.
• Şahsen; laik, demokrat, hukuk devleti isteyen bir Türk milliyetçisi olarak darbe ve darbe girişimine karşıyım. Ama bu, mevcut iktidarı yüceltmemi gerektiren oyunun içinde olmamı gerektirmez! Türk milletinin daha yüzyıl önce başına gelenleri düşününce ve başına gelenleri meşrulaştıran işbirlikçi, İngiliz gemisiyle VATAN'ı terkeden Vahdettin'inden tutun, onu kahraman ilan eden ve Türk milliyetçiliğinin içine eden NiFaK'ına, İskilipli Atıf'ına, Şeyh Sait'ine, Said-i Kürdî'sine, nice dinli veya dinsiz hainine kahraman gözüyle bakanları görünce, Mehmetçik boğazı kesen IŞİD görünümlü iktidar yanlılarını görünce; tıpkı yüzyıl önce elimizde kalan son onurumuzu, yani Türklüğümüzü çaldırmamalıyız derim. Cennet hayaliyle mukaddesata gönderme yapanlar değil, dünya gözüyle onurunu ve gururunu koruyup "ya istiklâl, ya ölüm" milliyetçiliğidir yolumuz. Şeyhinin eteğindeki hurilere teşne putperestlerle işimiz olmaz…
Unutmamalıyız ki hırsız ve zalim, en çok mızrağına Kur'an ayeti geçirdiğinde veya gece 2'de ezan okutup milleti meydanlara çağırdığında tehlikelidir. Derdi adalet, yani "hukuk devleti" olan böyle saçmalıklar yapmaz...
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.