SAYGI!
"Saygı" Benim çizgimdeki insanların en çok duyduğu kelime budur sanırım.
İmamoğlu'na verilen hukuksuz cezanın ardından yine birileri "Saygı" demeye başladı. Türkiye hukuk devletiymiş, verilen karara saygı duyulmalıymış! Eleştirilerde ölçülü olunmalıymış!
Bahçeli'yi eleştiririz hemen birisi çıkar "Eleştirilerinde haklısın ama o sonuçta bir genel başkan saygılı olmak gerek" der.
Erdoğan'ı eleştiririz, hemen Cumhurbaşkanlığı kozunu önümüze koyarlar ve makama saygıdan bahsederler.
Ben kendi adıma konuşayım. Bana genelde Bahçeli üzerinden saldırırlar, oysa bir tane yazımda bile küfür yok.
Bir de Bahçeli'nin bizim gibi düşünen insanlara söylediği sözlere bakın: Soysuz, zillet, çamur, şerefsiz, çürümüşler, çukur, terörist destekçisi vs.
Bir de yardımcıları var onlar daha fena, onlar söze 'Nesebi gayrı sahih" diye başlıyor, "Dansöz" diye bitiriyor.
Muhalif Genel Başkanı şehit cenazesinde linç ettirmeye çalışan onlar.
Muhalefetin kadın genel başkanına saldırıldığında "Daha bunlar iyi günleriniz" diyen onların genel başkanı.
Sokak ortasında beyzbol sopalarıyla gazeteci dövdürten onlar.
Düşünüp, sorgulayıp, haksızlığı dile getireni içeri tıktıran onlar.
Her türlü pisliğe bulaşmış mafya liderleriyle poz verip, hoşuna gitmeyen herkesi tehdit ettiren onların genel başkanı.
Ekonomik krizin sebebini önce soğan tüccarlarına, sonra marketlere bağlayarak milleti geri zekâlı yerine koyan onlar.
Milletimize insanca bir yaşamı sağlamak görevleriyken. Milletimizi bir ekmeğe muhtaç eden, muhtaç etmekle kalmayıp, bir de dalga geçer gibi Devlet Bahçeli resmiyle sokağın ortasına ekmek ağacı diken onlar.
Şehit üzerinden bile siyasi rant devşirmeye çalışan, şehit cenazesinde gelecek seçimi düşünen, hiç utanmadan "Şehitlerin hesabını sandıkta sorun" diyen onlar.
Mecliste muhalif vekili yumruklayıp komaya sokan onlar.
İstanbul seçimlerinde dört oydan üçünü geçerli sayıp, sadece muhalefetin kazandığı oyu geçersiz sayan, tüm Türkiye'yi AHMAK yerine koyan onlar.
Ne tuhaf! Karşı taraf bize ağzına geleni söylüyor, biz ise sadece "Ayıp olmuyor mu?" diyoruz ve bütün ahali bize "Saygısız" diyor.
Neymiş efendim direk isim yazılmazmış "Sayın" dememiz gerekmiş! O kişi falanca makamdaymış!
Akıla bakar mısınız? Bize küfür edenlere "Sayın" diyecekmişiz! Var mı başka derdiniz?
Oysa bizim makamımız onlardan daha yüksekte. Biz bu devleti kuran "Halk" makamındayız! Bu devleti, zoru görünce İngilizlerin eteğine saklanan makam sahipleri değil, Atatürk önderliğinde birleşen milletimiz kurdu. En büyük makam "Halk" makamıdır.
İşin ilginç tarafı ne biliyor musunuz? Bizim milletimiz Pir Sultan Abdal'ın, Köroğlu'nun, Dadaloğlu'nun türküleriyle büyümüş bir millet. Yüz yıllardır başkaldırı ozanlarının türküleriyle büyümüş bir millet nasıl böyle düşünür anlamıyorum!
Gerçekten hiç değişmemişiz!
Okuyanlar bilir, Pir Sultan Abdal döneminde de durum farklı değilmiş, üç kesim varmış. Birinci kesim direk Hızır Paşa'yı destekleyip "Ben devletimin yanındayım" diyormuş, ikinci kesim "Pir Sultan haklı ama o da çok sert konuşuyor, sonuçta Hızır Paşa bir vali." diyormuş, üçüncü kesim ise Pir Sultan yanlıları. Onların tavrı netmiş "Böyle vali mi olur! Millete zulmeden padişahta olsa karşısındayız" diyorlarmış.
Ben en çok hangi kesimden korkuyorum biliyor musunuz? Ben ikinci kesimden korkuyorum. Çünkü insanca bir yaşam adına onurlu bir kavga verilememesinin sebebi onlar. Pir Sultan gibi düşünenlerin karşısında bent gibi duruyorlar.
Keşke hiç siyasetle uğraşmasalar. Biz de kendilerine saygı duysak.
Ne yapalım yani, zulmedene "Sayın" diyenlere saygı duyarak, Pir Sultanları mı incitelim?
Hızır Paşa haksız yere Pir Sultan'ı zindana attırmış, Pir Sultan'da "Yürü bre Hızır Paşa, senin de çarkın kırılır." demiş.
Çok mu şey söylemiş yani?
Bu kadarını da söyleyin artık.
Okan Kilit
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.