TÜRK MİLLİYETÇİSİYİM AMİRALİMİN YANINDAYIM
Görüyorum ki Türk milliyetçileri siyaset kurumunun ne düşündüğünü takmadı; 104 generalin "Dikkat çekme" metninin arkasında olduklarını gösterdiler.
Yahu bu ülkede; Seçim günü gün ortasında mühürsüz zarflardan çıkan oylar geçerli sayılmış. YSK'nın öğleden sonra "HUKUKİ" bulduğu bu uygulamayı (Çelişkiye bakın) seçim sonrası "HUKUKSUZ" bulunup mecliste kanun teklifi ile yasallaştırılması... Cumhur ittifakının kaybettiği İstanbul seçimlerinin "Hayır biz kazanmalıydık" diyerek iptal ettirilmesi... Muhalefet oyları ile daha geçen hafta güvenlik soruşturmasına ilişkin "Ret edilen kanun teklifinin'' reddinin iptal edilmesi... TBMM'nin yaptığı, kadınlar adına bir hak kazanımı olan İstanbul sözleşmesinin bir gece yarısı tek adam iradesi ile yerle yeksan edilmesi... Hukuk devletinin teminatı olan Anayasa Mahkemesi'nin kapatılmasını talep etme cüretini gösterme... İşte asıl bunlar göz göre göre yaşanmış darbe ve darbe girişimleridir. Üstelik de bu darbeleri yapanlar devletin her türlü imkanlarına sahip olma ve kullanma hem yetkisine hem de imkanına sahipler. Eğer bir darbe riski varsa ki; o da sizden olabileceği gerçeğidir. Sanırım bu üstün yetenekli iyi yetişmiş 104 amiral, seriler halinde yaptığınız darbelerin şuurlu takipçileri oldukları için Türk milletinin dikkatini çekmek için "Dikkat çekme metni"ni kaleme almışlardır. Sizi endişelendiren aslında 104 emekli generalin ne yapıp yapmayacaklarından ziyade; Siyasal İslam adına T.C Devleti'nin cumhuriyet değer ve kazanımlarına karşı seriler halinde yaptığınız darbelerin Türk milletine bu generaller örneğinde olduğu gibi yüreklice seriler halinde anlatılacağından korkmanızdır. Dolaysıyla, Bizler, yani iradesi kendisinin kontrolünde olan, özgüven sahibi, biat'ı tekmelemiş özgür beyinlere, 104 amiralin darbe yapmak istediği şeklinde bir algıyı zerk edemezsiniz. Bunu azatlık kabul etmez iflah olamayan biatcı kölelerinize yutturabilirsiniz. Bizim için darbenin alası yukarıda sıraladığım bir kaç örmektir. Yazı uzamasın diye uzatmadım.
Cumhur ittifakının algı operasyonlarının şerrinden korunmak için 103 generalin "Dikkat çekme metni"nin yanında olmamak gibi gaflet veya korkaklıktan mütevellit duruş ortaya koyamamak; cumhuriyet, onun yüzyıla yakın değer ve kazanımlarına karşı yürütülen "Siyasal İslamcı darbe" sürecine hizmet olacaktır, bunun farkında olmamız lazım. Bu bildiride tek hata "Gece yarısı" internet ortamında yayınlanmış olması dır(!)Bu metnin içeriğine vakıf olan, doğal refleksini her daim gösterme bilincine sahip iyi yetişmiş 103 generalin, metni gece yarısı internet ortamında yayınlamak gibi bir ahmaklığı düşünmüş olmaları mümkün değil. Zamanlamanın cumhur ittifakının trol ordusunca ne denli suiistimal edilebileceğini düşünemeyecek kadar zeka fakiri olsalardı, her halde Türk ordusunda amiral olma düzeyine ulaşmaları da mümkün olamazdı. Metnin gece yarısı yayınlanması belli ki; "Eniştemden öğrendim" senaryosu devreye sokularak, mandallama yöntemi ile metnin ilan edilmesi sürecine müdahale edilmiş. Sürecin generallerin inisiyatifinden alınarak cumhur ittifakının kontrolüne geçirildiğini tahmin ediyorum. Nitekim 103 amiralden sadece 10 tanesi gözetim altında tutulup sorgulanıyorsa ve ne tesadüf ki; bunlardan kaç tanesinin kendisi ve aile fertlerinin CHP veya İYİ PARTİ ile ilişkili ve iltisaklı oldukları tespit edilip bir ertesi gün yandaş gazetede manşetten veriliyorsa; iç işleri bakanı "Takipteydik" diyorsa burada "Eniştemden duydum" senaryosunun devrede olduğu aşikar değil mi. Dolaysıyla, eğer bir "Zevzeklik" söz konusu ise bunun muhatabı generaller değil cumhur ittifakının "Eniştemden öğrendim" senaryosunun yazarlarıdır ki anlaşılamayacağını düşünmek; işte asıl zevzeklik budur. Niçin böyle düşünüyorum; bu ülkede on dokuz senedir fetö ve AKP'nin beraber geliştirdikleri kumpas geleneğine alıştık da ondan. Mesela Gezi eylemleri son derece masumane ve demokratik niyetlerle başlayıp devam ederken, güçlü bir muhalif gençlik hareketi görüntüsüne dönüşünce o bilinçli ve yürekli gençliği itibarsızlaştırıp teröristler olarak göstermek için "Kabataş yalanı" senaryosu devreye sokulmuştu. Çevre ve doğaya sahip çıkmaya matuf düzenlenen "Gezi eylemleri" sabote edilerek millete terörist eylemler olarak gösterilmesi senaryosunda ne murad edilmişse, 103 generalin "Dikkat çekme" bildirgesi üzerine de aynı şey murat edilmiştir. Eğer biz muhalifler kem küm etmeden bu 103 generalin ve metnin arkasında ısrarla duramazsak, ahan da buraya yazıyorum; gün gelecek, hala kesitler halinde devam eden "Siyasal İslamcı Darbe" süreci tamamlanmış olduğunda; bizler ne zaman Atatürk, cumhuriyet değer ve kazanımlarına dair ifadeler kullandığımızda "Atatürk ve Cumhuriyet'e özlem duyma" suçundan sorgulanabileceğimiz günler de gelecektir. Böyle bir tehdit algısının olduğunu hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamanız gerektiğini düşünüyorum.
Kavramların içi o kadar boşaltıldı ki; yerinde kullanıldığı zaman gerçek anlamlarını yitirmiş olacaklarından ne demek istendiği de artık anlaşılmayacaktır. Mesela din veya İslam denince hele ki "Z Kuşağı" için akıllara gelen; içi boşaltılıp, mutasyona uğratılarak anlamları başkalaştırılan, AKP'nin siyasal gücü ile bütünleşmiş bir takım ritüeller akla geliyor. Bu algı zihnimde öyle bir yer etmiş olmalı ki; her camiye gittiğimde Allah'ın mabedinde miyim yoksa AKP'nin mekanında mı; tereddüt yaşıyorum. Şimdi de neredeyse üç emekli asker bir mekanda sohbet ederken görülecek olsalar AKP'nin içselleştirdiği, belki de beslendiği darbe tedirginliği yüzünden, Allah muhafaza bir gün bunun gerçeği ile karşılaşacak olsak bu millet 15 Temmuz'da ortaya koyduğu doğal refleksini göstermeyecek "Gene AKP'nin uydurma senaryolarından birisidir" deyip umursamayacak ama o arada olan da olmuş olacaktır. Ne bu yahu; neredeyse çobanlara talimat geçilecek "Koyunları toplu otlatmayın, iktidarı devirmek için ortak hareket etmeye ilham oluyorlar" diyerek.
Bile bile yapılan Lebalep kongrelerle masum insanlar için ölümü çağırmışlardır
Günde, Corona denen illetten ortalama 250 insanımızı kaybederken, 50 bin vaka tespit edilirken...Ve siz cumhur ittifakı; Lebalep kongreleriniz için ülkenin her bir köşesinden Ankara'ya insan taşıyacaksınız sonra yine bu insanlardan içlerinde Corona'lı olan yüzlercesini serseri mayın gibi hangi ocağa ateş düşüreceklerinin hesabını yapmadan geldikleri yerlere geze eğlene göndereceksiniz... Ve sonra; Türk milletine yapılan kötülüğü bu aymazlık ve sorumsuzlukta aramayıp, 103 amiralin yine kendi yetiştirilme ve sorumluk bilincinden mütevellit, anayasamızda da "Toplu halde düşünce açıklama" hakkına binaen göstermiş oldukları doğal reflekslerinde arayacaksınız öyle mi. Bunca yaş ve tecrübeye dayanarak diyorum ki; 103 amiralin şahsında yapılmak istenen, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının bir başka versiyonu devreye sokulmuş oluyor ki; onun da anlamı; ABD başkanı Biden ile başlatılmak istenen yeni bir sürece, BOP'un güncellenmesine direnecek olan emekli, sivil, asker gibi milli unsurlara 103 amiral üzerinden göz dağı vermektir. Yani bizlerin şöyle düşünmemizi istiyorlar "Neme lazım, sesimizi çıkarmayalım. Baksanıza bu kadar iyi niyetli ve masumane düşünce beyanında bulunanlar bile hainlikle itham edilip, tutuklanıyorlarsa; sesimizi çıkarmayalım, başımızı belaya sokmayalım" Kendi adıma söylüyorum; benim en büyük zenginliğim karakterimdir. Hiç bir güç bana lebalep yapılan kongrelerden mütevellit velev ki bir kişi dahi vefat etmişse; ölümün benim nezdimde bilerek ve istenerek işlenmiş cinayet olduğunu söylememe mani olamaz. Dolaysıyla, tanık olduğumuz Corona cinayetlerinin müsebbibi olanlara karşı şahitlik yapmaya yüreği yetmeyenler, 103 şerefli Türk amiraline birilerinin paşa gönlü istiyor diye suç isnat edemezler. "Mavi Vatan" tezini devletin dış politikasında ana eksen kabul edeceksiniz, sonra da bu tezin banisi olan insana darbe yapma niyetinde olan bir hain olarak ithamında bulunacaksınız öyle mi. Bu vicdansızlık bana Ergenekon ve Balyoz süreçlerini hatırlattı. Ama bir şeyi unutuyorsunuz; o kadar musibetin müsebbibi oldunuz ve millete o kadar bedel ödettiniz ki; sizi artık yeterince tanıyoruz ve belki de o nedenledir ki; milletin ezici bir çoğunluğu 103 emekli generalin arkasında dim dik duruyor, onlara sahip çıkıyor.
128 milyar dolar nerede
-Abuzittin, olum biriktirdiğimiz para yerinde yok, ne yaptın.
-Baba ihtiyacıma göre uygun yerlere harcadım.
-Olum o kadar parayı bu kadar günde nasıl harcarsın, ne demek uygun yerlere harcadım
-Mesela arkadaşım Şemsettin'e verdim; arabasını yenileyecekmiş. Hüsamettin'e verdim; borca sıkışmış. Selahattin'e verdim; inşaatını tamamlayacakmış.
-Olum sen kafayı mı yedin, kimin parasını kime dağıttın. O para bizim ailemizin birikimi, yarınlarımızın teminatıydı, bunu bize nasıl yaparsın. ..
Merkez Bankası Başkanı da 128 milyar doların akıbetine dair açıklama yapmış, özet olarak; "Sağlıksız fiyat oluşumunun engellenmesine, döviz piyasalarındaki arz-talep dengesine ve likidite tesisine katkıda bulunuldu. Söz konusu döviz işlemleri, işlem platformları üzerinden o günkü piyasa koşulları ve fiyatları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir" ifadelerini kullandı. Merkez Bankasının bir anlamda görev tanımını yapılmış, başka da bir bilgi yok. Bizim Abuzitttin de parayı "Uygun yerlere harcadım" diyor ama en azından detaylandırıyor. Merkez Bankası Başkanı bir anlamda bizim Abuzitttin'in dediğini diyor "Uygun yerlere harcanmıştır". Mesela bir örnek; en azından büyük hacimli toplu döviz işlemleri sayesinde kur farkından dolayı hangi kişi veya kurumlar lehine kazanç oluşmuştur.
Mehmet Soral
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.