Ümmetçilik ve Çöküşü!
Ümmetçilik veya diğer bir adı panislamizm, İslam dinine mensup bireylerin tek bir çatı altından toplanmasını öngören düşünce sistemidir.
Ümmetçilik kavramı İslami teolojinin; yani imanın bir meselesi değildir. Turancılık gibi bir siyasal ülküdür.
Din gibi görenler var. Burası tamamsa geçelim konuya.
Geçen gün "Büyük Türkiye ülküsü" başlıklı bir yazı yazmış Türklerin kurtuluşunun Turancılık, Pantürkizm, Ülkücülük ve toplamında "Türk Birliği" reçetesini yazmış, reçetenin "dozunu" belirtmiştim.
Bir vatandaş özelden mesaj yollamış;
"Ağabey okudum yazını yalnız bir eksik var, ümmetçiliği yazmamışsın!"
Sonra Osmanlıdan örnekler vermiş.
Cevap verdim, anlattım!
…
Osmanlı'yı dağılmaktan kurtarmak için ortaya atılan Osmanlıcılık, batıcılık, milliyetçilik, turancılık, adem-i merkeziyetçilik gibi fikir akımları tartışılırken ümmetçilikte gündeme gelmiş.
Hatta bir dönem II. Abdülhamid tarafından savunulmuştur.
Yıkılma devresindeki Osmanlıcılık siyaseti, devletin dağılmasına mani olmak gibi pratik bir hedefe sahip değildi.
Osmanlıdaki "modernite" sevdası ümmetçiliği yok sayarak geleneksel Osmanlı mefkûresinden köktenci bir kopuş çabası sarf ederek yıkılmıştır.
Bunda Tanzimat ve Islahat fermanları, kapitülasyonların etkisi ve batıcılık etkili olmuştur. Maalesef tüm bu akımlar İslami devlet modelinin de terk edilmesi anlamına geliyordu.
Ümmetçilikten nasıl bahsedilebilir, bu durumda!
Adaletin ve hukukun tedrici bir şekilde yok edilmesi, "Kânun-u Esasi'nin" ilanı da üstüne tuz biber olmuş.
Osmanlı son dönemde sıkıca sarılmış "ümmetçilik" ipine lakin İslamın içi boşaltıldığı için işe yaramamış.
Daha sonra Türklük siyasetine ağırlık vermiş, tabiri caizse "tarafını belli etmiştir."
Hatta bir dönem Türklük siyaseti bir "zaruret" olarak telakki edilmiştir.
Osmanlı sonuçta;
Aynı trende bulunup farklı vagonlarda seyahat eden yolcular gibi her unsur kendi iç homojenliğini muhafaza edememiş, müşterek bir tarih şuurunun teşekkülüne sahip olsada "ortak geçmiş" algısına sahip olmamanın tabii bir uzantısı olarak yok olmuştur.
Burada "ümmet" ülküsünden uzaklaşmanın da etkisi vardır.
…
Cumhuriyet hükümetler ise zaman zaman "ümmetçilik" ipine sarılmıştır.
Bu hükümet döneminde ise tavan yapmıştır.
"Osmanlıcılık" veya "yeni Osmanlıcılık" ideolojisi, İslam toplumunu birleştirmekten ziyade ayrılıkçı faaliyetlerin kuvvetlenmesine yol açmıştır. Böylece "ümmetçilik" suni ve sübjektif bir hüviyet altında bütün unsurları ile beraber alemi tek millet haline getirme çalışmaları da akamete uğramıştır. İzlenilen "liberal ümmetçi" politikalar, ekonomi başta olmak üzere kültür ve değer bakımından geleneksel yeni bir orta sınıfın doğmasına yol açmıştır.
Oda "ümmet dini!"
Yaratılan bu orta sınıf "ümmetçiliği" din olarak gördü. Hatta bir dönem ll. Abdülhamid'in politikası olan "İttihâd-ı İslâm" dediler.
Demem o ki;
Din ile siyaset yapanlarda müşahede edilen temel fikirler incelendiğinde karşımıza ilk olarak, hristiyan Avrupa Ortaçağı karanlığına gömülmüş; ilmi, tekniği, edebiyatı, ahlakı ve aklı kaybetmiş bir medeniyet görüyoruz.
Meşveret ve şûrâyı ideal İslami idarenin üstüne oturtan İslamcılar, Hristiyan Ortaçağ kiliselerin sistemi ile aynı.
Toparlayacak olursak; tarih boyunca ümmetçilik, yaygın olduğu toplumların felaketi olmuştur.
Bakın İslam ülkelerine görürsünüz.
Neoliberal İslâmcılar yıllardır içi boş bir ümmetçilik kavramı içinde çırpındılar durdular. Halkta uydu, felaketi yaşıyorlar farkında değiller!
…
Dünyada dengeler değişiyor. Bu yüzyıl, İslam yüzyılı olabilir. Büyük bir fırsat bizi bekliyor ama
Müslüman kardeşler arasındaki uçurum her geçen gün büyüyor.
Emevi ve Abbasi İslamını 762 yıldır din diye anlatıyorlar.
"Ümmeti bölemeyecekler" sloganı ile "İttihad-ı İslâm" gerçekleşmez.
Konu dışı ama küçük bir örnek;
"63 İslam ülkesinde, 1 milyar 700 milyona yakın nüfusun toplam üretimi, 80 milyonluk nüfusa sahip
Almanya'nın üretimine bile yetişmiyor."
Bırakın bu "ümmetçilik" tarikat, cemaatçılık işlerini. Müslüman olun yeter!
İslam'ın tekrar ayağa kalkması, kendi medeniyetimizin köklerine inerek yeni bir "İslam rönesansı" geçirmesiyle mümkün olacaktır.
Yaşar Kiraz
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.