Dünyanın Hayran Kaldığı Şaheserler: Giza Piramitleri ve Büyük Sfenks
Mısır denilince Dünyada herkesin aklına gelen ilk yer Giza piramitleridir. Günümüzden 4.500 yıl önce yapılan Giza piramitleri Nil nehrinin 7 km batısında Giza platosunda yer almaktadır. Yani zannedildiği gibi şehir merkezinden uzak değil tam tersine Giza'nın merkezindedir. Kahire'ye giden biri şehri gezerken piramitleri uzaktan rahatlıkla görebilir.
Piramitlerin Nil nehrinin batısında olmasının nedeni Antik Mısır'daki doğu-batı inancından kaynaklanmaktadır. Antik Mısır'ın en büyük Tanrısı Güneş Tanrısıdır. Güneş doğudan doğup batıdan battığı için Antik Mısırlılar Nil Nehrinin doğusunu yaşam, batısını ölüm olarak sembolleştirmişlerdir. Bu yüzden Nil'in doğusuna yaşayacakları evleri, Nilin batısına ise mezarlarını inşa etmişlerdir.
Günümüzde herkesi kendine hayran bırakan Giza piramitleri ilk yapıldığında çok daha muhteşemdi. Çünkü dış kısımları bembeyaz Tura kireç taşlarıyla kaplıydı ve Güneş ışığını yansıtarak göz kamaştırıcı şekilde parıldıyorlardı. Binlerce yıl içinde depremler ve başka nedenlerden dolayı kireç taşları düştü ve günümüzdeki görüntüsünü yaptı.
Piramitlerin dünyada en popüler tarihi miras olmasının nedeni günümüzden 4.500 sene öncesinin teknolojisiyle bu kadar muazzam binaların yapılmasıdır. Çünkü günümüz teknolojisiyle bile piramitleri inşa etmek mümkün değildir. Neden imkânsız olduğunu anlamanız için bir örnek vereyim. Khufu piramidinin en küçük taşı 2,5 ton ağırlığındadır ve 2.3 milyon taş vardır. Yanlış okumadınız 2.3 milyon taş
Eğer Kefren piramidine bakarsak durum daha inanılmaz bir hal almaktadır. Çünkü Kefren'de Khufu piramidinden farklı olarak 30-35 ton ağırlığında taş bloklar vardır. 4500 sene önce 35 tonluk taş blokların Nil nehri aracılığıyla getirilip piramide yerleştirilmesi imkânsızlıktır.
Giza piramitlerinin akıl almaz muazzamlığı ''Piramitleri uzaylılar yaptı'' komplo teorisinin çıkmasına neden olmuştur. İnsan doğası gereği mantıkla açıklayamadığı konu hakkında işin kolayına kaçırıp efsane uydurur. Piramitleri uzaylılar yaptı düşüncesinin altında yatan neden de budur.
Piramitlerle ilgi yanlış bir bilgi ise piramit işçilerinin köle sanılmasıdır. Yıllardır filmlerde piramit işçileri kırbaçlanarak çalıştırılan köleler olarak gösterildiler. Bu doğru değildir. Piramit işçileri bu işi gönüllü yapmıştır. Çünkü firavunlarına hizmet ederlerse Tanrının kendilerini de ödüllendireceğine inanmışlardır. Ayrıca piramitleri 365 gün boyunca durmadan çalışarak değil Nil nehrinin taştığı Mayıs-Ekim ayları arasında yapmıştır. Nil nehrinin çekildiği zamanlarda ise tarım yapmışlardır. Diğer bir bilgi ise çok iyi beslenmişlerdir. Piramitlerde çalışırlarken her gün kırmızı et ve birayla besleniyorlardı.
Şimdi dünyada herkesi hayran bırakan Giza piramitlerini ve büyük sfenks hakkında bilinmeyenleri detaylı olarak anlatmaya çalışacağım.
Keops Piramidi
Antik dünyanın 7 harikasından günümüze ulaşan tek yapı olan Keops M.Ö. 2589-2566 yılları arasında hüküm süren 4. Hanedan firavunlarından Khufu tarafından yaptırılmıştır. Mimarı Firavunun yeğeni ve veziri olan Hemiunu'dur
Yapımı yaklaşık 20 yıl sürmüştür ve 200 bine yakın işçi çalışmıştır. Bu 200 bin işçi 20 bin kişilik gruplara bölünmüştür. Grupların her birine phyle deniyordu. .
Keops yapıldığında yüksekliği 146 metreydi ve 1889 yılında Eyfel kulesi yapılana kadar Dünyanın en yüksek yapısıydı. Günümüzdeki yüksekliği 138 metredir.
Piramidin toplam ağırlığı 5,7 milyon tondur ve yaklaşık 2,3 milyon taş kullanılmıştır. Tabanlarından her biri 230 metredir ve hata payı sadece 58 mm dir. Piramidin dış sınırları kuzeyden güneye 52,4 m, doğudan batıya ise 40 m genişliğindedir. Ayrıca taban açısı 51 derecedir. Hacmi 2,5 milyon metre küptür.
Piramidin dışı tura kireç taşıyla yapılmıştır ve bu taşlar civardaki taş ocaklarından çıkarılıp nehrinden taşınmıştır. Kral odası ise granitten yapılmış olup 500 mil uzaklıktaki Aswan'dan getirilmiştir. Ağırlıkları 25 ile 85 ton arasında değişmektedir.
Piramidin girişi kuzey cephesinde Abbasi halifesi Memun tarafından açtırılan ve El-Memun geçidi olarak bilinen açıklığın altındadır.
Piramidin dış kısmı beyaz kireç kaplama taşlarıyla kaplıydı ancak bu taşlar depremler ve çeşitli nedenlerden dolayı düştü ve kalelerin ve tapınakların yapımında kullanıldı. Bugün piramidin tabanında kaplama taşları görülebilmektedir.
Piramidin kuzey cephesi ise coğrafik kuzeyden sadece 0,062 derece yani 3,7 dakika sapma göstermektedir. Kuzey cephesinden yer altı odasına inen dehliz ise 79 metredir ve bu dik dehliz kutup yıldızını göstermektedir.
Keops piramidindeki ilk kazı çalışmalarını 1880 yılında İngiliz arkeolog Sir William Matthew Flinders Petrie başlatmıştır.
Keops, firavun Khufu'nun mezarı olarak yapılmış olup bölümleri şunlardır: Giriş, iniş, çıkış dehlizleri, Kral odası, Kraliçe odası ve büyük galeri
Keopsun en ilginç özelliklerinden biri taban çevresinin, yüksekliğin iki katına bölümünün pi sayısını vermesidir.
230,37×4=921,48
921,48/2×146,6= 3,1428
Bu durum antik Mısırlıların pi sayısını bildiğinin ispatıdır. Ayrıca Khufu piramidi içinde bir klima sistemi vardır. Piramidin içinin sıcaklığı yıl boyunca 20 dereceyi geçmemektedir.
Kefren Piramidi
Keops piramidinin güney batısında bulunan Kefren Piramidini Keops piramidini yaptıran Khufu'nun oğlu Kefren yaptırmıştır Mısır dilindeki ismi Khafre'dir.
24 yıl ya da daha uzun süre tahtta kaldığı tahmin edilen Kefren'in piramidi tahmini olarak M.Ö. 2520-30 yılları arasında tamamlanmıştır.
İnşa edildiğinde yüksekliği 143,5 metre olan piramidin yapılan son ölçümlerde 140 metre olduğu saptanmıştır ve Keops piramidini geçmiştir. Bir taban kenarı 210 metredir. Başlangıçta 215 m di ve kenarlar arasındaki hata payı sadece 8 cmdir.
Toplam ağırlığı 4,8 milyon ton olan Kefren, Keops piramidine göre daha yüksek bir zemine inşa edilmiştir ve eğimi 53,5 derece olduğu için daha diktir. Keopsun açısı 51,8 dir. Bu yüzden Kefren Piramidi mühendislik açısından Keops'tan bir tık ileridedir. Kaplama taşına sahip tek piramittir.
Kefren'in inşa edildiği platonun eğimi nedeniyle kuzey batı köşesi kayalık zeminden 10 metre uzakta kesilip güney doğu köşesi yapılmıştır
Kefren'in Keops'tan diğer bir farkı kaplama taşlarının zemin kısmı granittir. Ancak granit, inşaatı uzattığı için geriye kalanı Tura kireç taşıdır.
Kefren'in diğer özelliği taşların düzensizliğidir. Keops gibi düzenli kesilmiş taşlardan değil sanki rastgele yapılmış gibidir. Bu yüzden Keops'tan daha kısa sürede tamamlanmıştır
Piramide giren ilk kişi Giovanni Belzoni'dir. 1818 yılında mezara giren Belzoni boş bir lahit dışında bir şey bulamamıştır. Piramidin üst girişinde Belzoni'nin adı ve piramide girdiği tarih yazılıdır. ( Scoperia da G.Belzoni 2 Mar 1818)
Kefren Piramidinin biri yerden 11 5 diğeri 15 m olmak üzere iki girişi vardır. Mimarı açıdan Keops'tan daha basittir
Kefren Piramidinin dışında ayrıca vadi tapınağı vardır. Vadi tapınağı mumyalama işlemi için yapılmıştır. Tapınakta Tanrı Horus'un şahini ve bir aslan tahtına oturan Kefren heykeli başta olmak üzere Firavunun çeşitli heykelleri vardır.
Kefren Piramidinin önünde büyük Sfenks heykeli vardır. Sfenks'in yüzü bazı arkeologlara göre Khufu'ya bazı arkeologlara göre ise Kefren'e aittir.
Bu tartışmanın ana nedeni piramidin konumudur. Kuzey yönünden bakıldığında arka tarafta Kefren piramidi kalırken doğu yönünden bakıldığında arkada Khufu piramidi kalmaktadır. Günümüzde Sfenks'e kuzeyden baktığımız için Kefren'e ait olduğunu düşünüyoruz ama antik Mısır'da şehrin girişi doğu tarafındaydı ve şehre girenler Sfenks'in arkasında Khufu piramidini görüyordu.
Mikerinos Piramidi
Giza piramitlerinin en küçüğü olan Mikerinos, Keops ve Kefren'in güneybatısında M.Ö. 2500 civarında firavun Menkaure tarafından yaptırılmıştır. Turin papirüsüne göre 18-28 yıl arası hüküm sürmüştür.
Piramit yapıldığında yüksekliği 65 m di. Günümüzde ise 62 m dir. Taban genişliği 108,5 m, eğim açısı 51 derecedir. Kenarları iç bükeydir.
Piramidin ilk 16 sırası pembe granittir. Geriye kalanı tura kireç taşıdır. Menkaure'nin ani ölümü sonrası piramit ve morg tapınağı halefi Shepseskaf tarafından tamamlanmıştır. Eğer Menkaure ölmeseydi piramidin tamamı granitten yapılacaktı
1196 yılında Selahaddin Eyyubi'nin oğlu Melik Osman, piramidi yıkmak istemiştir. 8 ay süren çalışmada başarılı olamayacağını anlayınca vazgeçmiştir. Bu yüzden piramidin kuzey cephesinde dikey bir yarık vardır.
13. yüzyılda yaşayan İslam âlimlerinden Abdüllatif El Bağdadi '' , el-İfâde ve'l- İʿtibâr'' adlı eserinde Mikerinos piramidinin nasıl yıkılmaya çalışıldığını şöyle anlatmıştır:
''Melikü'l Aziz Osman b. Yusuf (ö. 595/1198), babasından sonra devlet yönetimine geldiğinde yanında bulunan arkadaşlarından bazı cahiller piramitleri yıkmak için onun aklını çeldiler ve 3 piramitten küçük olanının yıkımına başlandı. Yıkım işini gerçekleştirmek için emir veren Melikü'l Aziz, bazı taş işçilerini, oymacıları, devlet emirlerinden ve devlet ileri gelenlerinden bazılarını yıkım için görevlendirdi. Piramidin bulunduğu yere çadırlar kuruldu ve yıkım işinde çalışacak olanlara ücret tahsis edildi. 8 ay civarında burada kalındı. Bütün çabalara rağmen günde ancak bir ya da iki taş yıkılabiliyordu. Bir grup üst taraftan balyoz ve takozlarla vuruyor bir grup da alt taraftan sağlam halatlarla molozları çekiyordu. Piramitten düşen her bir taş büyük bir gürültü ile düşüyor ve yeri sarsıyordu. Yere düşen taşlar ağır oluşlarından dolayı kuma gömülüyor ve bu kez de kumdan çıkarmak için ayrı bir çaba sarf ediliyordu. Bu taşlar yerinde kırılır ve yakında bulunan dağın eteklerine taşınırdı. Taşları kırma işlemi uzadıkça yorgunluğun artması, zayıflık ve bitkinliğin başlaması sonucu işçiler amaçlarına ulaşamadan hayretler içinde ve söylenerek yıkım işlemine son verdiler. Aciz ve başarısız bir şekilde geri döndüler. Bununla birlikte piramitlerin taşlarını gören kimse piramidin kökünün kazıldığı zannına kapılırdı. Ancak piramidi gördüğünde ise sanki piramide hiç bir şey olmadığını sadece kenarlarının çizildiğini zannederdi.'' (El-İfâde ve'l- İʿtibâr s.94-95)
Piramidin kuzey tarafındaki girişteki koridor pembe granitle kaplı, duvarları nişli panelli bir odaya çıkmaktadır, Zoser piramidi sonrası duvarları dekoratif işlemeli olan ikinci piramittir.
Piramidin girişi yerin 4 m altındadır ve mezar odasını korumak için 3 taş bloktan tuzak vardır. Piramitte iki mezar odası vardır. Bunun nedeni hakkında 2 teori vardır. Biri mezar odası hakkında fikir değiştirilmiş olabilir. İkincisi mezar hırsızlarını aldatmak için yapılmış olabilir. Firavunun mezar odası alttaki ikinci mezar odasıdır
Piramidin girişinde 2. Ramses'in oğlu Khaemwaset'e ait yazıtta Menkaure'nin Shemu yani hasat döneminin 3. Ayının 23. Gününde öldüğü ve piramidi yaptıran Firavun olduğu yazılıdır.
Mikerinos un küçük olması hakkında iki düşünce vardır. Birincisi Giza platosunda büyük piramit yapacak yer kalmamıştır. İkincisi ekonomik durum izin vermemiştir. Her iki teori de doğru olabilir.
Mikerinos'un mezar odasına giren ilk kişi İngiliz Arkeolog Howard Wyse'dir. 28 Temmuz 1837 tarihinde Menkaure'nin granit lahdini bulan Vyse 13 Ekim 1838 tarihinde Beatrice isimli gemiyle lahdi İngiltere'ye götürmek istemiş, ancak gemi Malta açıklarında batmıştır. Günümüzde Menkaure'nin ne mumyası ne de lahdi yoktur.
Mikerinos'un vadi tapınağı ise 1908 yılında Amerikalı Arkeolog George Reisner tarafından kazılmıştır. Vadi tapınağında Menkaure, eşi-kız kardeşi 2.Khamerernebti'nin yan yana heykeli ve Tanrıça Hathor'un heykeli bulunmuştur.
Büyük Sfenks
Giza piramitlerinde Kefren Piramidinin önünde yer alan Sfenksin uzunluğu 73 metre, genişliği 6 metre, yüksekliği 20 metredir.
Sfenks Yunancada sıkmak, bükmek anlamına gelen "Sphingen" kelimesinden gelmektedir. Ayrıca Yunan mitolojisine göre Sfenks Typhon veya Ekhidna'nın kızıdır ve kadın yüzlü, aslan gövdeli ve kuşkanatlı olarak tasvir edilmektedir.
Efsaneye göre Sfenks Thebes şehrinde bir taş üzerine oturup yoldan geçenlere 2 bilmece sorardı. Bilemeyenleri öldürüyordu. Sfenks'in sorduğu bilmeceler şunlardır:
1-''Kimi zaman dört, kimi zaman iki, kimi zaman üç ayak üzerinde yürüyen ve doğal yasalara karşıt olarak, en çok ayağı olduğu zaman en güçsüz olan yaratık hangisidir?
2-İki kız kardeştirler, biri ötekisini doğurur ve ikincisi birinciden doğmadır.
İlk bilmecenin cevabı insandı. (Bebekken 4 ay, yetişkinlikte 2 ayak, yaşlılıkta ise 3 ayak)
İkinci bilmecenin cevabı ise gece ve gündüzdür.
Efsaneye göre Sfenks'in 2 bilmecesini de bilen tek kişi Oidipus'tur. Oidipus 2 bilmeceyi de bilince Sfenks kendini parçalayarak intihar etmiştir.
Sfenksin Mısır dilindeki ismi "Sezp anhe"dir. Anlamı yaşayan görüntü demektir. Yani Firavunun görüntüsü
Sfenks Mısırda tek değildir. Mısır mimarisinde 3 tür sfenks vardır:
Androsfenks: İnsan yüzlü, aslan gövdeli
Kriossfenks: Koç yüzlü, aslan gövdeli
Hierokosfenks: Şahin kafalı, aslan gövdeli
Büyük Sfenks'in bir Androsfenks olup Mısırdaki en büyük sfenks'tir.
İnsan başlı bir aslan formunda tasvir edilen Sfenks'in yüzünün Kefren'e ait olduğu düşünülmektedir. Bu düşüncenin en önemli nedeni Sfenksin Kefren Piramidinin önünde yer almasıdır. Aslan, Firavunun gücünü temsil etmektedir
Sfenks, taş ocağında büyük bir taş bloğun işlenmesiyle 3 yılda yapılmıştır. Piramidin yapımından sonra taş ocağında bulunan ve çıkarılamayacak kadar büyük bir taş, Sfenksin yapımı için değerlendirilmiştir
Sfenks aslında 50 metre civarında yapılacaktı. Ancak taştaki bir çatlaktan dolayı boyu olması gerekenden daha uzun yapılmıştır.
Doğu- batı ekseninde eski krallık döneminde yapılan Sfenks daha sonra kumlar altında kalmıştır. Sfenks'i kumdan çıkaran 4. Thutmose'dir.
Hikâyeye göre bir gün ava çıkan Prens Thutmose Sfenks'e yaslanarak uyumuştur. Rüyasında Sfenks kendisiyle konuşmuş ve Thutmose den kendisini kumdan çıkarmasını istemiş ve eğer çıkarırsa kendisini Firavun yapacağını söylemiştir
Thutmose bu rüyadan sonra Sfenks'i kumdan çıkarmış ve Sfenks'in ayaklarının arasına bir rüya steli dikmiştir
Sfenks 4. Thutmose dışında 2. Ramses, Septimus Severius, Giovanni Battista Caviglia, Eugene Grebaut ve Emile Barazie tarafından kumlardan temizlenmiştir.
Sfenksin burnuna ne olduğu konusunda çeşitli iddialar vardır. Bir görüşe göre 10. Yüzyılda heykellere düşman bir grup Arap tarafından tahrip edilmiştir. Diğer görüşe göre Memluklar zamanında ordunun atış talimi sırasında hasar görmüştür.
Sfenks yapıldığında yüzü kırmızı boyalıydı. Başlığı sarı, sakalı ise maviydi. Vücudu ise beyazdı. Zamanla boyalar aşındı ve günümüzdeki görüntüye kavuştu. Ayrıca önünde stel ve tapınak vardı.
Nil nehrine bakan ve Giza'ya gelen turistleri piramitlerin koruyucusu olarak karşılayan büyük Sfenks, erozyondan dolayı birçok kez restorasyon geçirmiştir ve korunmaya devam etmektedir.
Son olarak tur boyunca bilgisinden çok faydalandığım rehberimiz Namık Doğan Tosun beye çok teşekkür ederim.
BARIŞ ATAGÜN
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.