İsrail'de Bir Osmanlı Liman Şehri: Yafa
Yafa Saat Kulesi
Yafa Saat Kulesi, Sultan 2. Abdülhamid'in tahta çıkışının 25. yıl dönümü şerefine İsrail'de yapılan 7 saat kulesinden biridir. Diğerleri Safed, Akka, Nasıra (Nazareth), Hayfa ve Nablus'tadır. Kudüs'te olan saat kulesi İngilizler tarafından yıkılmıştır.
Saat kuleleri Osmanlı'da 16. yüzyılda başlamış, 19. yüzyılda devletin hakimiyetinin sembolü olmuştur. İmparatorluğun birçok önemli şehrinde saat kuleleri vardır. En meşhuru Sarkis Balyan'ın yaptığı Dolmabahçe saat kulesidir.
Yafa saat kulesinin inşasına Eylül 1900 yılında başlanmış, 1903 yılında 3 kat olarak tamamlanmıştır. Kulenin yapılmasına öncü olan kişi Yahudi iş adamı ve saat ustası olan Moritz Schoenberg'tir. Mimarı Yusuf bey Moyaldir.
Yapımında Arap ve Yahudi işçiler çalışmıştır. Yüksekliği 18 metredir. Zeminden yaklaşık bir metre kadar yükseklikte doğu,batı, kuzey cephelerinde yuvarlak kemerli birer pencere mevcuttur. İkinci katın alt kısmında kulenin 4 cephesinde de yer alan birer küçük, yuvarlak pencereler vardır. Bu pencerelerin üstüne de Sultan 2. Abdülhamid'in tuğrası işlenmiştir.Üçüncü katta kulenin 4 cephesinde de dikdörtgen şekilli nişler içerisinde birer yuvarlak kemerli pencereler vardır. Kare gövdenin üstünde çatı, dört yöne üçgen şeklinde yapılmıştır. Kuzey ve güney cephelerinde 2 saat vardır.
Yafa saat kulesi ilk yapıldığında saat, Arap rakamlarıyla yapılmıştır. Sonra roma rakamlarıyla değiştirilmiştir.
Yafa kulesi 1966 yılında restore edilip saatler değiştirilmiştir ve Arie Kohen tarafından renkli mozaik pencereler eklenmiştir Bu renkli camlar günümüze ulaşmamıştır.Pencerelerin dışında ise yarı saydam bir görünümde araba süren,balık tutan, ,tarımla uğraşan insan betimlemeleriyle, bitki, hayvan ve makine figürleri vardır.Kulenin
Tel Aviv'e bakan cephesinde ise 1948 Arap-İsrail savaşında şehri savunurken ölen İsraillileri anmak için yazılan İbranice bir kitabe vardır.
Mahmudiye Külliyesi
Yafa'nın kuzeydoğusunda bulunan Ulu camii, Sultan 2. Mahmud döneminde yaptırıldığı için ''Mahmudiye külliyesi'' olarak da bilinir.
1812 yılında Sultan 2. Mahmud'un saltanatı zamanında, Akka Valisi Süleyman Paşa 'nın emriyle Cezzar Ahmed Paşa'nın memluklarından Gazze ve Yafa Valisi Emir Muhammed Ebu Nabbut tarafından yaptırılmıştır.
Bir rivayete göre Mahmudiye külliyesinin olduğu yerde 18. yüzyılda Bibi ailesine ait küçük bir camii vardır. Diğer bir rivayete göre ise Şeyh Muhammed el-Halili tarafından 1730'da inşa edilen bir cami bulunmaktaydı.
Ulu camii, Yafa'da bulunan 11 camii arasında en büyüğüdür. 2 si büyük, 1" i küçük 3 avlusu vardır. Camiinin yan tarafında ise 1809 yılında yaptırılan Mehmet Paşa çeşmesi vardır.
Ulu camii, Sultan 1. Abdülmecid zamanında Hasan el-Dicani tarafından 1855-1856 yılları arasında tamir edilmiştir. Tamirle ilgili kitabe son cemaat yerinde bulunmaktadır.
Camiinin ana avlusu batı tarafındadır. Avlunun güney kısmında paralel olarak yapılan , yuvarlak kemerli ve çapraz tonozlarla örtülü altı gözlü son cemaat yeri vardır.Camiinin batı kapısında 19. yüxyılda yapılan eski hükümet binası vardır.
20. yüzyılın bşında camiinin doğu kısmına yeni hükümet binası yapılınca batı kapısının karşısına doğu kapısı açılmıştır. Hükümet binasına ithafen ''Vali kapısı'' da denir.Caminin güney duvarında, kubbelerin bulunduğu yerde iki çift dikdörtgen pencere vardır. Caminin iç kısmında batı,doğu, kuzey sütunları üzerinde ahşap korkuluğa sahip ve genişliği fazla olmayan bir mahfil vardır. Mihrap sivri kemerli bir nişten yapılmıştır ve iç kısmının orijinal dokusu değiştirilmiş durumdadır. Minber ise ahşaptır.
Ulu camiinin giriş kapısından çıkıp sola döndüğünüzde karşınızda saat kulesini görürsünüz. Camiinin bulunduğu bölge Sekinetü'd-Devle olarak geçmektedir.
Lut Gölü
Müslümanların Hz. Lut'a ithafen ''Lut gölü'', Batılıların ise hiçbir canlının yaşamadığı için ''Dead Sea'' yani '' ölü deniz'' ismini verdiği Lut gölü, doğuda Ürdün, batıda İsrail ve Batı Şeria ile sınırlanmış bir tuz gölüdür.
Lut gölü Ürdün'ün Rift Vadisi'nde yer almaktadır ve ana kolu Ürdün Nehri'dir.Yeryüzü'nün en düşük rakımlı deniz seviyesinden 430.5 metre daha altındadır. Derinliği 304 metredir.
Lut gölü Ürdün'ün Rift Vadisi'nde yer almaktadır ve ana kolu Ürdün Nehri'dir.Yeryüzü'nün en düşük rakımlı deniz seviyesinden 430.5 metre daha altındadır. Derinliği 304 metredir.
Lut gölü %28-33 arasında değişen tuzluluk oranıyla Antarktika'daki Don Juan Gölü (%40'ın üzerinde) ve Asal Gölü'nden (%35) sonra dünyadaki en tuzlu üçüncü göldür.
Yüksek tuzluluk oranı yüzünden lut gölünde yaşayan canlı yoktur. Bu yüzden diğer adı ölü denizdir. Yüksek tuzluluk oranından dolayı yüzme bilmeseniz bile lut gölünde boğulmazsınız. Çünkü tuz oranının yüksekliği yüzünden batmazsınız.
Hiçbir canlının yaşamasına elverişli olmadığı için İbn Battûta, Nâsır-ı Hüsrev, Yâkūt el-Hamevi, Mes'ûdî, Makdisî ve İstahrî gibi İslâm coğrafyacıları, Lut gölünden "el-Buhayretü'l-müntine" yani ''fena kokulu göl'' ve "el-Buhayretü'l-maklûbe" yani ''altüst olmuş göl'' olarak bahsetmiştir.
Lut gölü ayrıca ayrıca yüksek oranlarda magnezyum klorür (‰ 102), sodyum klorür (‰ 79), kalsiyum (‰ 37) ve potasyum (‰ 15) klorürleriyle sodyum bromür (‰ 5) içermektedir.
Antik Yunan kaynaklarında Lut gölünden ''Lacus Asphaltitis'' ya da ''Thálassa Nekrá'' olarak bahsedilmektedir. Anlamı ölü denizdir.
Dönemin ünlü coğrafyacıları ve tarihçilerinden Iosephus, Pausanias, Strabon, Plinius ve Secundus eserlerinde Lut gölünden bahsetmektedir.
Lut gölüyle alakalı diğer bir tarihi kayıt ise Semitik kavimlerden biri olan Nabatiler döneminde gölün dibindeki ziftin Mısırlılara satıldığı bilinmektedir İslam inancına göre ise zalimliğe ve sapkınlığa bulaştığı için Allah tarafından helak edilen Lut kavminin yaşadığı Sodom ve Gomore şehirleri Lut gölünün altındadır.
Nebi Musa Makamı
Kudüs- Eriha yolu üzerinde bulunan Nebi Musa makamı Kudüs'ün 20 km dışında, Eriha'ya ise 8 km yakınlıkta, çölün ortasında bulunan bir külliyedir.
Îslam inancına göre Hz. Musa'nın mezarı buradadır. Bu inancın kaynağı da Hz. Muhammed'in bir hadisidir. Miraç sonrası Hz. Muhammed sahabelere "Kardeşim Musa ile Kudüs'e yakın bir dağda görüştüm. Bugün gitsem yerini gösterebilirim." Demiştir.
Hz. Musa Kur',anda ismi en çok geçen peygamberdir. Kur'anda 34 surede ve 530 ayette Musa'nın hikâyesi anlatılır. İsmi ise 136 yerde geçmektedir. Ayrıca Hz. Musa, Allah ile konuşan tek peygamber olduğu icin "Kelimullah" sıfatına da sahiptir.
Nebi Musa makamı Selahaddin Eyyubi tarafından inşa edilmiştir. Rivayete göre Hz. Musa'nın mezarını rüyasında gören Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü fethettikten sonra Hz. Musa adına türbe yaptırır.
1268- 1269 yılları arasında Memlük Sultanı Baybars tarafından türbe genişletilir. Türbenin girişindeki yazıtta şöyle yazmaktadır:
"Musa peygamberin mezarı üzerinde bu makamın inşası Sultan Ebu el-Fetih Baybars tarafından hicri 668 yılında emredilmiştir."
Kudüs 1517 yılında Osmanlı hakimiyetine geçince Nebi Musa makamı hac yolu üzerinde hacıların önemli duraklarıdan biri olmuştur ve yüzyıllar içinde ilaveler yapılmıştır.
Külliye son halini 1885 yılında almıştır.Selahaddin Eyyubi döneminden beri Filistinliler, Ortodoksların paskalya gününde "Nebi Musa şenlikleri" düzenlemeye başladılar.
Bunun nedeni Paskalya gününde Kudüs'e çok Hristiyan gelmesine karşı şehrin güvenliğini sağlamaktır.
Sultan Baybars dòneminde Nebi Musa makamınin yönetimini Huseyni ailesine verildiği için şenliklere Huseyni ailesi liderlik ederdi ve masrafları Hüseyniler karşılardı.Nebi Musa şenlikleri, Nebi Musa makamından Kudüs'e kadar yapılan bir yürüyüştür.
Nisan ayının 3. Haftası "çağrı Cumasî" adı verilen bir çağrıyla başlayan ve 1 hafta süren Nebi Musa şenlikleri, Filistinli Müslümanların Kudüs'teki varlıklarının bir ifadesidir.
1920 yılındaki şenliklerde Araplarla, siyonistler arasında yaşanan çatışmalar, şenlikleri bir halk ayaklanmasına dönüştürdü. O günden beri Nebi Musa makamı Filistinliler için isyanın ve direnişin sembolüdür.
BARIŞ ATAGÜN
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.