​CoronaVirus İLE MÜCADELEMİZ!..

Son günlerde hatta aylarda en önemli Problemimiz ve Gündemimiz doğal olarak tüm Dünyanın da en önemli gündemi olan #CoronaVirus!..

Görünmeyen Amansız Düşman Virüs, Salgın halinde Dünya genelinde İnsanların Canlarını almaya devam ediyor!
Hem Dünya'da hem de Ülkemizde durum henüz kontrol altına alınabilmiş değil!

Hastaneler dolup taşıyor,
Bölgesel veya Bina bazında Karantinalar devam ediyor,
Dışarı Çıkma Yasağı ya da Kısıtlaması devam ediyor,
Ölümler çığ gibi(Artık günlük 120 civarı ölümler kanıksatıldı, herkese normalmiş gibi anlatılıyor!),
İnsanlar tedirgin ve adeta şaşkın ördekler gibi panik halinde ne yapacağını bilmez bir durumda evlerde pinekliyorlar.

Ben ve Ailem de
#EvdeKalTürkiye ve,
#HayatEveSığar gibi çağrılara uyarak evden çıkmıyoruz.
Sadece Ben, Kısıtlama olmadığı günlerde, Zorunlu Alışverişler için kısa süre çıkıyorum ve adeta koşarak alışverişimi yapıp dönüyorum!
Ama bu #EvdeKalTürkiye günlerinde süre uzadıkça insanlar artık gerilmeye, sıkılmaya başladılar ve psikolojileri bozuldu.

Nasıl bozulmasın ki?

Açıyorsun TV'leri,
Salgın, Hastane, Ölümler,
Maske ve Tıbbi Malzeme tartışmaları,
Aç, İşsiz ve Umutsuz kalan bir sürü İnsan feryatları,
Onlara yardım etmek için çalışan, özellikle başta yaşadığım yerdeki Ankara Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, bazı Belediyelere karşı akıl almaz engellemeler, hakaretler, ..vb.

Bunlara insanın canı sıkılmaz mı?
Psikolojisi bozulmaz mı?

Bir de Çocuklarımız var.
Evlere kapattık, sabahın erken saatinde Bilgisayar karşısına oturup "Uzaktan Eğitim" yapmaya çalışıyorlar!..
Onların psikolojileri tamamen kötü bir durumda!

Bunlardan başka canımı en çok sıkan da, Hijyen Kurallarına veya Karantinaya uymayan Cehalet Ürünü İnsan Manzaraları var!

Aslında Cehalet, İnsanoğlu için en tehlikeli Virüstür!
Bunu yenmeden diğer Virüs Salgınlarını yenmek çok da fazla bir işe yaramayacaktır!

İşte durumumuz bu!..

Peki Virüsle mücadele ne durumda?

Devletin yetkililerine ve Bazı Bilim Kurulu Üyelerinin konuşmalarına bakarsan, Süper Mücadele yapıyoruz!
Dünya'da bizim gibi mücadele eden yok!
Her Siyasetçi, Bürokrat, Vali veya Bilim Kurulu Üyesi, konuşmasına,
"Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları ile" diye başlayıp, şunu yaptık, bunu yaptık, şöyle yaptık, ... vb. diye bir sürü övgü gerektiren icraat anlatıyorlar.
Anlatılanlara bakıyorum, her şey tıkırında ve süper gidiyor!
Toplumun büyük bir kesiminin yaşadıklarıma bakıyorum, acınacak durumdalar!
Millet basit bir Maske'yi bulamıyor!
Sağlık Çalışanları, yeterli Maske ve Tıbbi malzeme bulamadıklarını söylüyorlar!
O zaman bu işte bir gariplik yok mu?

Evet, her kanalda Bilim Kurulu Üyeleri, Tıp Uzmanları konuşuyorlar.
Konu onların konusu.
Bir de Siyasetçiler var işin içinde.
Konuşsunlar tabi.
Ama kardeşim, konuşanların da tutarlı olmaları, bilerek konuşmaları gerekir!
Bu, her meslek elemanı için de geçerlidir.
Biliyorsan konuş, bilmiyorsan bilenleri dinle!

İşin en başında, yani bu Virüs Salgını, bana göre Dünya'nın baş belası bir devleti olan Çin'in Wuhan Kentinde 7 Aralık 2019'da ortaya çıkıp canlar almaya başladığında Ülkemizde sorumlu sorumsuz herkes ve hepimiz lay lay lom yaşıyorduk.

(Bir kaç gün önce Cambridge Üniversitesi'nde görevli bilim insanları, şu ana kadar uluslararası kamuoyunun salgın ile ilgili bildiği bütün verilerin ve bilgilerin yanlış olduğunu açıklayarak, "Corona Virüs aslında Wuhan'da çıkmadı. Bunun çok daha öncesi var. Salgının 2019 yılının Eylül ayında Çin'in daha Güneyinde başladığına dair kanıtlarımız var" duyurusunu yaptılar!.)

Neyse, o açıklamayı geçelim, Ben Aralık Ayı'na da razıyım!
O sırada Çin'den gelen haberler kimsenin umurunda olmadı!
Aralık Ayından Ocak, Şubat ve Mart'a kadar hiç bir yaprak kımıldamadı bizde!
"Bizde yok!" dediler.
Keşke Yok deyince yok olsaydı!
Ama varmış!
Bu süreçte Devlet Yetkililerinin herhangi bir girişimi ve duyurusu olmayınca herkes normal hayatına devam etti!
İnsanlar çarşıda pazarda, AVM'de, Sinemada, Kahvehanelerde, Fabrikada, ..vb. toplu halde yaşamaya devam ettiler!
Halbuki, o sırada Turist olarak veya Ülkemizde Fabrikalarda çalışan işçiler olarak Binlerce Çinli, Çin ile Türkiye arasında mekik dokuyordu!..
İtalya'da da aynen böyle olmuş ve Yılbaşı için ülkesine gidip gelen Çinli İşçiler sadece Roma'yı değil, bütün İtalya'yı yakmışlar!
Nitekim Ülkemizdeki ilk ölüm vakası da "Çinli bir Çalışanı ile Temas Sonucu" olarak açıklandı!

Devlet sadece girişimde mi bulunmamış?
Hayır!
Şimdi görüyoruz ki, hiç bir hazırlık da yapmamış!
Maske, Eldiven, Tulum gibi Sağlık çalışanları için elzem olan malzemeler halâ yetersiz!
Millet halâ Maske, Kolonya, Dezenfektan malzemeleri bulamıyor!

Mart Ayının ortalarında işin ciddiyeti kavranınca Okullar tatil edildi!
Bu, yapılan en Doğru İş'ti!
Doğruya doğru!

Ama diğer taraftan da binlerce Umreci getirilip tüm Türkiye'de halkın arasına salındı!
Bu da, yapılan en Yanlış İş'ti!..

Yine Mart Ayında, "Mücbir Sebep" yüzünden bütün ülkede Camilerde Namaz kılmak yasaklanırken,
"Camilerde Namaz Kılınmaması Kararı"nı alanların kendileri, Kamuoyunda VİP Namaz diye adlandırılan, seçilmiş kişilerle Cuma Namazı kıldılar! 

Pozitif İlim-Bilim, Akıl ve Mantık ağladı!
Ben ise sinirimden çatladım! 
Çünkü bu normal bir olay değildi!

Maalesef bu coğrafyada asırlardır Din, Bilime meydan okumuş veya devamlı olarak Pozitif Bilimle çatışma yolunu seçmiş ve bu da çok büyük sıkıntılara yol açmıştır.

Halbuki "İlim Çin'de de olsa gidip alınız" diye Hadis olduğu söylenir durur!
Gerçi Çin'de de İlim filan yok ve Biz Çin'in beş para etmez ürünlerini aldık yıllarca!

Okullar tatil edilince Milletin bir kısmı da durumun ciddiyetini anladı ve Marketlere hücum etti!
Marketlerde yeterli miktarda Kolonya, Makarna, Dezenfektan yoktu!
Olanlar da fahiş fiyatlarla satıldı.
Kolonya halâ çok nadir bulunuyor!

Ve gelelim Bilim Kurulu Üyelerinin, kendi aralarında da çelişkilerle dolu olan açıklamalarına ve #CoronaVirus hakkındaki Bilgi Kirliliği'ne.

Şimdi ben kendi Facebook sayfamda zaman zaman yazdığım ve eleştirdiğim konulardan bazılarını Kronolojik sırasına göre ama tarihleri yazmadan tekrar ve bir Kompozisyon gibi hatırlatmak istiyorum;

Başlangıçta;

- Hasta değilseniz Virüs için Maske takmaya gerek yok, Maske sizi korumaz!
- Ellerinizi 30 Saniye Sabunlu Suyla yıkayın Virüs Ölür!
- Eldiven takmanıza gerek yok, ellerinizi Sabunlu Suyla veya Alkolle temizleyin!
- Birbirinize 1 metre Sosyal mesafe bırakın!
- Virüs Sıcaklara karşı dayanıksız, 38 derece sıcaklığın üstünde dayanamaz, ölür!
- Elbiselerinizi Güneşe koyun, Virüs 8 saatte ölür!(Bunu nasıl tespit ettiler bilmiyorum!)
- Virüs en çok metal üzerinde yaşar, AVM'lerde ellerinizi metal yerlere dokunmayın!
- 2-3 hafta idare edelim, havanın ısınması, Güneşin çıkmasıyla hastalıktan kurtuluruz!(Mart Ayında Profesör Bilim Kurulu Üyesi söyledi)
- Bu işin Pik Noktasına(Peak Point) 2-3 hafta sonra ulaşırız!
- Turizm Bakanı; Ramazan Bayramı'nda en azından İç Turizmin canlanacağını düşünüyorum!
- "İnsanların belli bir sayı üzerinde çoğalmaması için virüsleri Allah yarattı"(Bilim K. Üyesi )
..vb.

İlerleyen Süreçte;

- Mutlaka herkes Maske takmalıdır! Basit Maskeler korumaz, en az N95 Maske olmalıdır!
- Eldiven de takmanız gerekir, Eldiveninizi çıkarınca uluorta atmayın!
- Ellerinizi 20 Saniye Sabunlu Suyla yıkamanız Virüsün Ölmesi için yeterlidir!
- Aranızda en az 1,5 - 2 metre Sosyal Mesafe olmalıdır!
- Dışarıdan gelince Ayakkabılarınızı evin dışında bırakın!
- Virüs sıcaklarda ölüyor demek yanlıştır! Sıcak Ülkelerde de salgın yaygınlaştı!
- Bu işin Pik Noktasına(Peak Point) 2-3 hafta sonra ulaşırız!(Nisanın ortasında söylendi)
- İstanbul'da 45 gün içinde Hastane yapacağız!(45 gün Ramazan Bayramının sonrasına geliyor!)
..vb.

Ama bütün bunlar olup biterken şu anda halâ Bayram Tatili, Yaz Turizmi tartışılıyor, Otelciler hazırlık yaptıklarını söylüyorlar!
Bazı Bilim Kurulu Üyelerinin bile "Yazın sıcakta Virüsün hızı kesilir" söylemlerini de hayretle izliyorum!
Bilime de Doktorlara da saygılıyım ama Dünya ülkelerindeki durumları takip ettiğimden,
Bunları İnanılmaz derecede tutarsız açıklamalar olarak değerlendiriyorum!

Son günlerde Resmi Makamlarca pompalanan iyimser rakamların ve sözlerin, Millette bir rahatlamaya ve tedbirlerin gevşetilmesine, bunun sonucunda da yeni bir salgın dalgasına sebep olmasından endişe duyuyorum!

Sağlık Bakanı'nın her gün çıkıp "Yoğun Bakım" Kapasitemiz halâ %60'larda, Avrupa'dan şöyle iyiyiz, böyle iyiyiz demesine de şaşıyorum!

Çünkü, insanlar virüs dışında hastalıkları dolayısıyla artık hastanelere gitmiyorlar!..
Huzurevlerinden evlerine çıkarılan yaşlıların öldüğünü duyuyorum.
Bunlar Hastanelere bile gitmiyorlar.

Bir an için tamam diyelim, durum çok iyi ve kontrol altında!
Bunu istemeyenin gözü çıksın!
Ama madem durum böyle ise neden 45 günde Şehir Hastanesi yapacağız diye milyarlarca liralık Atatürk Havaalanı'nın Pistleri tarumar edilip 2 günde inşaat başlıyor?
Ne gereği var bu sıkıntılı günde kaynak israfına?

Şimdilik aklıma gelen çelişkili veya sıkıntılı söz ve eylemlerin bazılar bunlar!

Keşke ta işin başında Bilim Kurulu'na da bir Sözcü atansaydı da Medyaya ve Topluma Bilgileri sadece o verseydi!

Haa, bu arada "Virüsü def edecek" diye "Tütsü" yakıp ilçede dolaştıran Belediye Başkanını da unutmayalım!
Bu Zat'a Bilim Kurulunda bir Şans verilebilirdi!

Peki şimdi söyleyin, bütün bu anlattıklarımdan sonra sizin de kafanız karışmadı mı?
Benim çok karıştı!

Benim kafam karışıyorsa, köyünde hiç bir bilgi kaynağına ulaşamayan vatandaş ne yapsın?
Ben de kafam karışınca ta işin başından beri zaten sadece kendi bildiklerimi yaptım!

Ne mi yaptım?
Anlatayım;
Eczaneden Ailemiz için koruma düzeyi yüksek olan 4 adet Maske aldım!
İnternet'ten siparişle;
1 Paket Pudralı Lateks Eldiven,
1 Paket 3 katlı Maske,
1 Adet Dezenfektan
Aldım!

Ve ilk günlerden beri Maskesiz sokağa çıkmadım!
Eldivenimi de taktım, Maskemi de!

Hatta, Facebook sayfamda da yazmıştım, daha o zamanlar kimse maske takmıyordu, bir gün ekmek alırken Kadının birisi, "Siz Maske takmışsınız, o zaman Virüslüsünüz!" diye benimle ağız dalaşına bile girmişti!

Yani toplum başlangıçta bu psikolojiye sokuldu!
Çünkü maalesef Bilim Kurulu Üyeleri TV'lerde "Maske takmanıza gerek yok!" demişlerdi!

Ben şimdi yakın zamanda Marketlerden de;
1 paket Pudrasız Eldiven,
1 paket Basit Şeffaf Eldiven,
Zor bulduğum uyduruk marka bir Kolonya aldım!

Çünkü bu belanın öyle tez zamanda def olacağını düşünmüyorum!
Yukarıda saydığım bütün malzemelere ödediğim para ise tam 600 TL!..

Ve Sağlık Bakanlığından Şifre gelmişti.

"Lütfen Şifrenizi kimseye, Bakanlığımız çalışanlarına bile vermeyiniz!" yazmadığı için, gidip Eczacıma verdim, bana 5 adet Maske verdi!
Fakat maske çok İnce olduğundan hiç kullanamıyorum!

Benim kafamı kurcalayan bir başka konu da, her gün açıklanan Test, Vaka, Yoğun Bakım, Entübe ve Ölüm Sayıları!..

Kimse kusura bakmasın ama ben bunların Sağlıklı Bilgiler olduğunu düşünmüyorum.
Nedense, Bana İnandırıcı gelmiyor!
Sanki TÜİK Verileri gibi aynı Sistematik ve Standart Sapma içerisinde gidiyor!

Özellikle 2 hafta önce, yani "Sokağa Çıkma Yasağı"nın olduğu 12 ve 13 Nisan'da yapılan yaklaşık 70 bin kişi'ye yapılan Testler benim kafamı iyice karıştırdı!

Virüs ile en iyi mücadelenin İnsanlara olabildiğince fazla Test yaparak ve bulunursa ilacı ile tedavi yaparak olacağını düşünüyorum.

Yoksa böyle İnsanları eve kapatarak mücadele filan olmaz!

Bunu söylemek için de illa ki Bilim Kurulu Üyesi olmam gerekmiyor.
Ben de Allah'ın verdiği Aklı ve Beyni iyi kullanmaya çalışan bir Mühendisim!

Ama benim merak ettiğim konu şu;
Ben 4 kişilik Ailemle 1,5 aydır evdeyim.
Evime kimse gelip, "Size Test yapacağız" ya da arayıp "falanca hastaneye gelin, test yapılacak" diyen olmadı!

Peki;
Sokağa Çıkma Yasağı olan iki günde 70 bin kişiyi nereden bulup da bu Testleri yaptılar?
O zaman, ya sadece Hastanelerdeki İnsanlara yapılıyor,
Ya da torpilli kişilere özel gidilip yapılıyor!

Ben böyle düşünüyorum.

Ve ben şu anda Enfekte olup olmadığımı, olmuşsam Antikor oluşup oluşmadığını veya halen enfekte durumda isem sonumun ne olacağını bilmeden evde pinekliyorum!
Kendimiz gidip test yaptırmak istesek yapmıyorlarmış.
#CoronaVirus belirtilerinin olması gerekiyormuş!
Yahu zaten ondan sonra iş işten geçmiş oluyor!
Ben 39 derece ateş ve öksürükle Hastaneye geldiysem, geçmiş olsun!
Ondan sonra Yoğun Bakım, Entübe ve Vefat istatistiklerine girerim zaten!

Böyle Mücadele filan olmaz!

Bence şu anda Benim durumumdaki İnsanların #EvdeKalTürkiye kapsamında Sokağa Çıkmama eylemleri veya sadece hafta sonları yapılan Kısıtlama ya da yasaklar, "Virüsten Kaçmak ve Saklanmak" içindir!

Eğer henüz bulaşmadıysa, Virüsün Bulaşmasını önlemek içindir.

Bizler kendimizi enfekte olmadan koruyabilirsek tesadüfen yaşamaya devam edeceğiz!
Kendi korunma tedbirlerimizden başka bir yerden veya kimseden medet ummak saflık olur!
Acil durumlar olmadıkça Evden çıkmayacağız, Hijyen kurallarına dikkat edeceğiz ve,
Oturup Kaderimize razı olacağız!
O kadar!

Ama bu saklanmanın ne zamana kadar devam edeceğini ve ne kadar başarabileceğimizi de bilmiyorum!
Ve bunu, ne ülkeyi Yönetenlerin ne de Bilim Kurulu Üyelerinin bildiğini de sanmıyorum!

Bu nasıl bir Virüs ki, hafta içi zararsız da hafta sonu veya tatil günlerinde bizi eve kapatıyor?
Çok komik bir durum yaşıyoruz!..

Ne zaman ki bu melanetin Aşısı ve İlacı üretilir, o zaman biz de bu virüsten kurtuluruz!
Gerisi hikayedir!

Yoksa, her gün akşam Camilerden mikrofonu son ayar açıp, Savaşa gider gibi bangır bangır "Tekbir Getirerek" Virüsü öldürmek mümkün olmayacak!

Ben bu tabloyu görünce mecburen Müslümanlardan umudu kesip, muhtemelen bir Hıristiyan'ın Aşı ve İlaç bulacağını tahmin ediyorum!

Her ne kadar Profesör Ercüment Ovalı ve ekibi, Virüs'e karşı etkili olan bir ilaç tespit ettiklerini açıklasa da bu konu hakkındaki tartışmalar devam etmektedir.

Yazımın sonunda,

Başta Sağlık Çalışanları olmak üzere Güvenlik Güçleri ve özellikle her türlü engellere rağmen destan yazan Mansur Yavaş önderliğindeki Ankara Büyükşehir Belediyesi olmak üzere Belediyelere, Marketlerde Çalışan, Çöpümüzü Toplayan, Suyumuzun, Elektriğimizin, İnternetimizin, TV Yayınlarının Sürekliliği için çalışan her bir Emekçi Kardeşimize Teşekkür ediyorum.

Ve bir de son günlerde Virüsle ilgili konuşmalarda en yetkili ağızlarca kullanılan Yabancı Kelimeler konusundaki rahatsızlığımı belirtmek istiyorum!

Evet, bazı kelimeler Tıbbi Terimler olabilir ama bu hassas dönemde Milletin anlayacağı dilden konuşmak, virüsle mücadelede daha anlaşılır olunmak önemlidir!

Kullanılan bazı Yabancı Kelimeler ve Türkçe karşılıkları Şöyledir;

Pandemi= Salgın
Bulaş= Bulaşma
Pnömöni= Zatürre
İmmun= Bağışıklık
Pik Nokta= Zirve Noktası (İngilizce Peak Point)
Entübe Hasta= Solunum Cihazına Bağlı Hasta.
..vb.

Herkese Sağlıklı Günler diliyorum.

Tanrı Yardımcımız olsun!

24.04.2020 - Ramazan Akpınar

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

TAMİRCİ
Kurtuluş Savaşının Dönüm Noktalarından Biri: TBMM ...

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin