PALTODAN ÇIKANLAR
İşte bu yüzden bizim ilmihal bilen, arapça okuyabilen, her ramazan mutlaka iftar veren hırsızlarımız, cumaları kaçırmayan ama işçisinin hakkını yiyen işverenlerimiz, teravih namazında en ön safta olup da oğluna torpil yaptırmayı normal sayan tanıdıklarımız var.
1) 2016 verilerine göre yolsuzlukta dünya ikincisiyiz.
2) İnsanlar bir dinleri olduğu için ahlaka ihtiyaçları kalmamış gibi davranıyorlar.
Amin Maalouf
Hepimiz Gogol'ün Palto'sundan çıktık der Dostoyevski. Olumlu anlamda söyler bunu. Dostoyevski'nin bu dediğini anlamak için Gogol'ün Palto isimli romanının Rus edebiyatındaki önemini bilmek gerekir, bu da başka bir yazının konusu olsun, ben terim üretmek için kullanacağım Raskolnikov'a hayat veren adamın sözünü.
Biz, son nesil, son yirmi yıldakiler yani, "hepimiz İslamcıların paltosundan" çıktık.
Dindar nesil yetiştireceğiz derken dinden ve ahlaktan uzaklaşan bir nesil çıkarttık ortaya. Çünkü hep aynı hatayı yaptık/ yapıyoruz: Ahlak/ vicdan öğretmiyoruz çocuklara, sadece dini bilgiler veriyoruz.
Zina günahtır diyoruz mesela ama kadına tecavüz etmeyeceksin demiyoruz. Aksine, tecavüze uğrayan kadını suçlamak için bir sürü argüman geliştirip bunu enjekte ediyoruz çocukların zihinlerine.
"Dağlara buğday serpin, Ömer'in ülkesinde kuşlar aç kalmasın" diyen Halife'yi, onun kuşları bile düşünen adaletini anlatıyoruz ama işe alım yapılırken liyakat sahibi olanın değil kendi cemaatinden / partisinden olanın alınmasının ahlaksızlık olduğunu anlatmıyoruz.
Uhud'da, ganimet için yerlerini terk eden okçuları anlatıyoruz çocuklara ama ihale almak için bin türlü takla atmanın ahlak yoksunluğu olduğunu anlatmıyoruz.
Muaviye'nin karşısında tek başına dikilen Ebu Zerr hakkında bilgi veriyoruz ama yükselmek için "yukarılardan birinin önünde el pençe divan durmamamız gerektiğini" anlatmıyorız. Halbuki ne diyordu son peygamberin Kur'anın önsözü diye nitelendirdiği Fatiha suresinde: Biz yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım dileriz.
Ve daha bir sürü şey.
İşte bu yüzden bizim ilmihal bilen, arapça okuyabilen, her ramazan mutlaka iftar veren hırsızlarımız, cumaları kaçırmayan ama işçisinin hakkını yiyen işverenlerimiz, teravih namazında en ön safta olup da oğluna torpil yaptırmayı normal sayan tanıdıklarımız var.
Dini bilgiler, dualar konusunda mangalda kül bırakmayan, cahilliğimizi alan (!), hangi duanın evden çıkarken kaç kere okunacağına kadar bilen büyüklerimiz, hak yeme konusunda o kadar rahatlar ki, din ve dünya işlerini birbirinden ayırmış durumda olmalarına rağmen farkında değiller.
Yani adamlar bildiğin laik yaşamı benimsemişler haberleri yok.
Bir de kalkıp laiklik kalksın diyorlar. Halbuki laiklik kalksa ilk kendileri zarar görecek, bilmiyorlar.
Neyse, laik kalın efendim.
Telif Hakkı
© Yalçın Selim Pusat @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.