İÇİNDE BULUNDUĞUN DURUMA ŞÜKRET

Pazarlamacı, şef sekreter ve personel müdürü bir öğlen paydosunda lokantaya doğru yürümektedirler. Parktaki banklardan birinin üzerinde sihirli bir lamba bulurlar. Lambayı ovarlar ve gerçekten de lambadan cin çıkar.

"Aslında kişiye 3 dilek hakkı veriyorum ama sizler üç kişi olduğunuz için hepinizin birer dileğini gerçek yapacağım" der cin. 

Şef sekreter arsızca atılarak "önce ben" diyerek sıranın önüne yerleşir.
"Bahamalarda, muhteşem bir sahilde tatil yapmak istiyorum. Tatilim hiç bitmesin ve hiçbir dert hayatıma girmesin" diye dileğini ifade eder. Ve hoop, ortadan kaybolur. 

Şimdi de pazarlamacı atılır ve "şimdi sıra bende" der.
"Hayallerimdeki kadınla Tahiti sahillerinde Pina Colada içmek istiyorum" der ve hoop, o da ortadan kaybolur. 

"Şimdi sıra sende" der cin Personel Müdürüne. "bu ik salağı öğleden sonra işlerinin başında görmek istiyorum" der personel müdürü.

İnsanlar hep uçuk hayaller peşinde koşar nedense. Anlamak mümkün değil. Oysa hayatta olduğunuz yere şükretmeyi de bilmeliyiz.

Hayallerimiz gerçekçi olursa o hayallerin peşinden gitmek de hoş olur. Eğer hayallerimiz gerçeklerden uzaksa o hayallere ulaşmak o kadar yorucudur bizim için.

Bunu ister günlük hayatta ister bulunduğunuz makamda ister siyaset sahnesinde unutmamak gerek.

Hop ben uçtum demeyle uçmaz insan. Gayret çaba mücadele ile bir noktaya ulaşmak amacımız olsun.

Unutmayalım ki kuş da tepeye çıkar yılan da biri uçarak diğeri sürünerek. İşte hayat denilen gerçek bu.

Hiç bir çaba göstermeden elde edilen başarılar geçicidir. Nihayetine elinizden çabuk uçar gider.

Bizler bu gerçeği idrak ettiğiniz gün kalıcı başarılara imza atarız. Aksi durumda ise sadece kendimizi avutur anlık olarak mutlu olduğumuzu varsayarız. Halbuki durum hiç de beklediğimiz gibi değildir oysa. İçinde bulunduğumuz konumu ve duruşu nasıl elde ettiğimizi düşünüp ona göre hareket etmeliyiz.

Tepeye çıkmak kolay orada kalmak zor. Bir küçük hareketle tuzla buz olacak geçici heveslerden uzak kalmak dileğiyle…