Küçük Şeyler 9
Dünyaca ünlü filozof sessiz sedasız ülkesini terk etmişti. Giderken yalnızca yakın bir dostuyla vedalaşmış ve çok yorulduğunu söylemişti. Artık susmak istiyordu.
Ülkesinde yaşayan insanların büyük bir kısmı zaten onun varlığından bile haberdar değildi. Devlet kademesi de o ön plana çıkmasın diye büyük çaba sarfetmişti. Tehlikeli fikirleri vardı.
Genç gazeteci uzun zaman onun izini sürmüştü. Şimdi evinin önündeydi. Her ne kadar kabul edilip edilmeyeceğini bilmese de kapıyı çalmıştı.
Karşısında Elsa vardı. Yaşlı Ada'mın bakıcısıydı. Dün telefon ile görüşmüşlerdi.
'Fazla uzun süre kalmamak kaydıyla ve kayıt yapmamak şartıyla görüşmeyi kabul etti.'
Gazeteci çantasını alt kata bırakıp yukarı çıkmıştı. İyi bir haberdi ama kayıt yapamayacaktı.
Karşısına oturduğunda heyecanlıydı. Onunla ilgili birçok araştırmaya imza atmıştı. Huysuz bir yapısı olduğunu biliyordu.
'Evet kızım soluklandıysan hemen başla... Fazla zamanım yok.'
'Aslında en çok merak ettiğim neden ülkemizi terk ettiğiniz. Bu yaştan sonra neden böyle bir değişiklik düşündünüz .'
'Dilimden anlamadılar. Yıllarca onlarla konuştum, hiç biri beni duymadı. Susmam gerekiyordu. Ya da benimle aynı lisanı kullanan insanların arasına gelmeliydim .'
'Kırgın mısınız? '
'Evet... Aslında en büyük kırgınlığım kendime... Bilmiyorum bayan , insanların gözlerinde perde olduğunu biliyordum ama bu kadar kalın bir perde olabileceğini düşünememiştim. Toplumumuz cahiliye döneminde yaşıyor. Ve yeni bir Peygamber gelmeyecek. Onları düzeltebiliriz diye yıllarca düşündüm birçok yol demedim ama olmuyor. Pes ettim artık...'
'Belki de fazla tanımıyordu halkımız sizi yani düşüncelerinizi geniş alanlara yayamadınız.'
'Nasıl yapacaktım? Kitaplarımı yayınlatacak yayınevi bile bulamıyordum.... Bütün televizyonlarda yasaklıydım. Hiç bir gazeteci yanıma yaklaşmadı... Ne yapsaydım? Elime megafon alıp sokaklarda bağırsaydım mı?'
Ses tonunu yükseltmişti.
'Evet bunu zirvedekiler yaptı. Biliyorum ama ya halkımız... Duymak istediklerini duyuyorlardı sadece... Çünkü aldanmış olabileceklerinden korkuyorlardı. Bu yüzden kendilerine masal anlatan insanları büyük bir zevkle dinlediler ve halen daha dinliyorlar.
Siz hiç dünyada okumamış insanların kendilerini okumuş insanlardan daha bilgili kabul ettiği başla bir millet gördünüz mü? Emin olun yoktur...'
'Peki bunu neye bağlıyorsunuz ?'
'Bu hale büyük bir projenin ürünü olarak geldik. Beyniniz yıkandı. Tembellik ruhumuza işledi. Okumuş insanlar hain olarak lanse edildi. Okumamış insanların zenginlikleri gözümüze kadar sokuldu. Bütün kavramların içi boşaltıldı .... Din şekilde vatan dilde kaldı. İnsanlığı öldürdük... Ve nerden geldiğimizi çoktan unuttuk...
Hangisini sayayım ki? Velhasıl kaybettik.... Kaybettiğimiz için alkış tuttuk farkında olmadan... Peki kaybettiğimizi ne Zaman anlayacağız derseniz. Birçoğumuz hiç bir zaman anlamayacak... Bir kısmımızda iş işten geçtikten sonra...
Şimdi kalkmam gerekiyor... Ülkeme selam söyleyin. Taşına toprağına selam söyleyin....Halkıma da tek bir şey söyleyin Mehdi'yi beklemesinler Deccal'i yaratanlar Mehdi'yi çoktan öldürdü. '
A. Demir
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.