Ekonomiyi anlamak için anlık bakış asla kafi olmaz. Ekonomi her zaman bir süreçtir. Her ne kadar bir yaşanan kriz için bir tarih vermek mümkün gözükse bile, o tarih ancak o krizi tetikleyen bir olayın gerçekleştiği tarihtir. Oysa o krizin asıl sebebi tetikleyen olaya gelene kadar yaşanan süreç ve olaylardır. Onun için günümüzde geldiğimiz noktayı daha iyi anlayabilmek ve bundan nas...
Bizim köyün muhtarı Cafer bir garip adam vesselam. Köyün bin derdi olur Cafer'in ise bir... O da bizim derdimiz değildir. En yaralı zamanınızda merhem diye gidersiniz yanına, dökersiniz içinizi, size öyle bir cevap verir ki hepten yalnız hissedersiniz kendinizi. Anlatayım size Cafer ile yaşadıklarımızı: Okuyun, düşünün haklı mıyım haksız mıyım siz karar verin! Yaram derindi. Gidenlerin ...
Türkiye darbe girişimi ve OHAL'e kilitlenmişken
- 1-Şehre inen Pkk ne yapıyor?
- 2-Türkiye'deki Işid hücreleri tespiti hangi aşamada?
- 3-Dhkp-c ile mücadele ne durumda?
- 4-Darbe girişimi haftası Çağlayan Adliyesi'nden toplam 37 hakim ve savcının kaçtığından bahsedilmişti. Kaçan bu şahıslar yakalandı mı? Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim KİRAZ'ın şehid edilmesinde bu kaçışa konu kişilerin alakası nedir?
- 5-Darbe girişimi gecesi şehid olan 240 vatandaşımız ile yaralanan 1390 vatandaşımızın isim listesi açıklandı mı? Bu dehşet verici rakamlar doğrulandı mı?
- 6-Darbenin siyasi ayağı neden hala açıklanmıyor?
- 7-İktidar partisi içindeki fetöcüler kimlerdir, tespit edildi mi?
- 8-Fetö ile mücadele hangi aşamada?
Dün gördüğüm bir habere istinaden bu yazımda dilim döndüğünce Nuri Paşa'dan ve Dağıstan'da yaşadığım birkaç anıdan bahsetmeye çalışacağım. Haberin başlığı "Nuri Paşa'nın cenaze namazı 67 yıl sonra kılındı"
Haberi okuduğumda büyük bir şok etkisi yaşamıştım ve aklıma ilk gelenler önce çoğu kişinin Hababam Sınıfı'ndan hatırladığı o meşhur "Laleler" türküsü oldu. Tabi o dönemde ve sonrasında daha nice şiirler ve türküler karşılıklı bir şekilde yazılıp söylenmiştir. Daha sonra Dağıstan'da yaşamış olduğum birkaç anıyı hatırladım. Haberden başımı kaldırıp kendime geldiğimde etrafıma baktım ve sadece boş bakan yüzler ve birkaç gereksiz söz duydum. Peki; nedir bu "Laleler" türküsü kime ve niçin yazılmıştır?
Bundan önceki yazılarımda derecelendirme kuruluşlarını ne olduğunu ve bu kuruluşlar tarafından not düşürülmesinin teorik olarak Türkiye gibi ülkelerin ekonomisine ne tür etkisi olabileceğini yazmıştım. Bu sefer ekonomi teorisi açıdan doğru olan bu etkilerin günümüzde Türk ekonomisine neden yansımayacağına, yada sadece kısmen yansıyacağına inandığımı yazmak istiyorum. Peşinen belirteyim; ...
Lozan Antlaşması (veya yapıldığı dönem Türkçesi ile Lozan Sulh Muahedenamesi), 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık (İngiltere) , Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmış barış ant...
Özrün nedeni olmaz.
Pişmanlık veya bir üzüntü sonucu hissedilen nacizane duygunun neticesinde dudaklardan dökülen iki kelimedir aslında ''Özür Dilerim.''
Neden özür diliyorsun diye sorulmaz...
Ama ben 76 milyondan özür diliyorum.
Çok merak ettiyseniz eğer ; niçin özür dilediğimi söyleyeyim...
Dökülen her yetimin gözyaşında yitip gittiğim için ,
Şu bayrak nazlı nazlı dalgalansın diye bir rüzgar olup esemediğim için ,
Vatan sağolsun derken analar babalar , hergün şehidimin kanı ile sulanan şu toprakların derdine çare bulamadığım için ,
Bazen başlangıç yapmak gerekir.
Aslında doğarken bile bu dünyaya ; bir başlangıç yaparak gelmişizdir.
Hayatımızın dönüm noktaları ya milat olarak geçer ömrümüze ya da bitiş olarak...
Bu yüzden başlangıçlardan asla kaçamayız.
Sonu hüsran olsa bile , vira bismillah deyip başlamalıyız.
Genelde bana derler ; çok pastel yazıyorsun.
Duygu yok yaşam belirtisi yok renk yok kıpırtı yok...
Aslında öyle değilimdir.
Milliyetçiliğin yüksek voltajlı bir fikir olduğu zamanlardı. Sanki hiç yere konmayacak kuşlar gibi uçan gönüller milliyetçilerdeydi. Halbuki, yere sağlam basarlardı. Onlara, bastıkları yeri titreten devler denirdi. Neye el atsalar yücelir, yükselir, ilahi bir duyuşun kanatlarında ötelerden haber taşırdı. Masal tadında konuşur, destan kıvamında yürür, şiirli bir gerçekte ömür sürerlerdi. ...