'' Yaşanmışlığın derin düşlemi içindeyiz. Ne var ki geri dönemiyor insan." diyor. Dünün havasında soluklanıp taze bir nefesle doğrulamıyorum yerimden. Doğrulurum sanıyor, yanılıyorum. Zincirlenip sabit korkularımın bugününe, geleceğin bilinmezine sırrımı verdikçe açığa çıkıyorum! '' Satın alamayacağım o şey geliyor aklıma: gençliğim.'' diyor. Gençliğimle yan yana gelip kol kola gid...
Babamız gidince düşündüm şöyle;
Her türlü darımda hatırası var.
Apansız gidişler yakıyor böyle,
Şuurda, arımda hatırası var.
sis perdesi aralanmışken
üşümüş ellerimle ben durmuşuz
fersude akşamlarda
bir martının aç kalmış çığlığına saklamışız kimliğimi
çakırkeyf yıllara bakıp unutmuşuz ateşe koşan
boncuk boncuk öpüşleri
bir sonbahar akşamı gelmiştin, aylardan kasım, unutmadım
gelişinle birlikte güneş doğmuştu zifiri karanlık gecelerime, unutmadım
Güzelim merhaba;
Gözlerimi kısıp dudaklarına bakmama aldırma
Elbette biraz yaşadık ve bizatihi yaşlandık görüşmeyeli
Ancak hasretim bulur gitmesi gereken yolu,
Sabah ezanı kulaklarımda Güneş birazdan doğdu doğacak Gözlerimde canlanıyor anıların, terminalde ki o son bakışın Bir gün 'Geri Geleceğim' sözüyle yola koyulmuştun Bir gün iki satır yazarsın belki diye razı olmuştum Ey sevgili Ey en güzel sevgili Sıladan, sıladan hiç dönmemek üzere mi gittin Özlemediğim doğru değil Kan kustuğum yalan değil Yoksun ya yoksulun tekiyim Ne yapacağını şaşırmı...
Eski defterlerin eski sayfalarında buldum kendimi bu gece. Sararmış defter yaprakları arasından keşkelerim döküldü ayak uçlarıma birer ikişer. Çocukluğum, nadir de olsa gülümsemelerim canlandı gözlerimde. Pişmanlıklarımın, keşkelerimin arasında sürüklene sürüklene büyüdüm. Eski sayfalarda kaldı çocukluğum. Fakat bu büyümenin sonucu olgunluk değil YORGUNLUK... Tozpembe yaşamadım diye siya...