Yade
sis perdesi aralanmışken
üşümüş ellerimle ben durmuşuz
fersude akşamlarda
bir martının aç kalmış çığlığına saklamışız kimliğimi
çakırkeyf yıllara bakıp unutmuşuz ateşe koşan
boncuk boncuk öpüşleri
düşersin aklıma suç
düşersin aklımdan sızlarım
üzülme uzağımda yüzüme karşı e mi
gözler de yorulur ama ağlarım
suskunluğu seçtiğim gün sürür ayaklarım yeri
kimin umurunda
saatin eli işte gözü oynaşta bak
bahanesi çoktur tepeden inme dertlerin
her veda kendi şefkatini besler aslında
biliyoruz ikimiz de
gitmenin kesif kokusuyla yürünsün yollar
yürürsün ardından yine ayrılık çıkar
oysa yürümek
açmaktır her sabah günderen çiçekleri
haklısın yerden göğe kadar
sırça köşklerin yankısıyla dar zamanlar bana
gülmüşlüğümün yarısı sana kaldı
iyi gelir şu saatten sonra demirden yastık
elimden kayıp giden bir dolu deniz ve tuz şişelerde
yeni bir renk olmuş küllü gözyaşım tablolarda
manzarasız kaldı
.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.