İlyas Öztürk ağabey'e...
Bir türkü söylesek, bir türkü söylesek...
Kim bilirmiş ki kısmetini önceden,
Bir türlü söylesek, bir türlü söylesek...
Telif Hakkı
© Nazmi Sancar Yıldırım
İlyas Öztürk ağabey'e...
Bir türkü söylesek, bir türkü söylesek...
Kim bilirmiş ki kısmetini önceden,
Bir türlü söylesek, bir türlü söylesek...
© Nazmi Sancar Yıldırım
perdesini açarken ellerin sesitoplayıp bütün geçmişi gidiyor sabahsaymadımkaç zerrem ziyanbu duygularla şimdi sanaşarkı söylemek isterdim inan aynı matemi dinlesarıyor başa yine alı yeşiliolsaydın ya ağlasaydık demekincitiyormuş zamanı belli dağ ova demeden hiçatmışken umutları bizömür sancısının eksilmiş kapısındanne kolaydı gülmek oysayetişmedi yarına yarım kalan duvardan düştüğ...
kendi derinliğine yürürkeneskiyen dudağındakesilmiş hesaplar dururdizlerin bağı çözülür ansızınkime varırsa varsıngöz bebeğinuzaktaki umut artıkküçük bir karartı adım sürgün olur bütün türkülerkadının duası böler geceyibitmeyen rüyası adamınkenar süsü yıldızlarve uçurumlarsancısı sonradan duyulurkopan gönül bağınınhayli zamanunutmuştur gelmeyi zatenserin uykular nasıl oldu anlamadımgit...
Olayları masaya birer birer yatırıp,
Uzun uzun düşündüm yine gece oturup.
Kendimi de payladım, çuvaldızı batırıp...
Zemheriler geçince çıkacağız bak düze.
Üzülmeyin be gardaş, doğacaktır gün bize!
Dün Türk siyasi hayatına yeni bir parti katıldı. Hayırlı olsun... Partinin ismi Kayı boyunun tamgasından esinlenmiş ve sembol olarak güneş seçilmiş. Çizim oldukça basit, kolay, akılda kalıcı, sıcak... Zeminde kullanılan mavi veya lacivert ise kozmik bir renktir… Güneşin yaydığı ışıklar ise sekiz köşeli Selçuklu yıldızını simgeliyormuş… Böylece geçmişe, ecdada güzel bir vurgu yapılmı...
© Nazmi Sancar Yıldırım
Bu gece yoksun Şehrazat...
Duman grisi bir hüzün çöktü içime.
Yas ilan ettim, kederdeyim bu gece...
Bu gece yoksun Şehrazat...
Duman grisi bir hüzün çöktü içime.
Ruhum sinsi duvarların arasına sıkıştı, çırpınıyor...
Yas ilan ettim,
Kederdeyim bu gece...
Şehrini ateşe verdim bugün,
Türküler azmettirdi…
Yine de gözlerim seni arıyor.
Çehrende göremiyorum dokuz urganın onurlu kavgasını.
Ufuklara mıhlanıyor bakışlarım,
Müebbete hüküm giymiş şafakta,
Prangalı sevdasını arıyor.
daha ne diyeyim oy nazlım
Fırat yamacında dere boyu ölüler
gönül gözünü yum da öyle bak zulme
gözyaşın bu çıkmaz sokakta vurulur
düşersin dayanamam
Eşiğinden döndüm diye darılma
Kapına yepyeni türküler astım
Dinlemekten asla, bıkma, yorulma
Kapına yepyeni türküler astım