Ozanca anmalı, Ozan'ı...
Yürüyüp toprağımın bağrına,
Mûkaddes düşü, var kıl Ozanım…
Devâ olsun da gönül ağrına,
Cennet ırmağına dal Ozanım…
Telif Hakkı
© Nazmi Sancar Yıldırım
Ozanca anmalı, Ozan'ı...
Yürüyüp toprağımın bağrına,
Mûkaddes düşü, var kıl Ozanım…
Devâ olsun da gönül ağrına,
Cennet ırmağına dal Ozanım…
© Nazmi Sancar Yıldırım
Sabah ezanı kulaklarımda Güneş birazdan doğdu doğacak Gözlerimde canlanıyor anıların, terminalde ki o son bakışın Bir gün 'Geri Geleceğim' sözüyle yola koyulmuştun Bir gün iki satır yazarsın belki diye razı olmuştum Ey sevgili Ey en güzel sevgili Sıladan, sıladan hiç dönmemek üzere mi gittin Özlemediğim doğru değil Kan kustuğum yalan değil Yoksun ya yoksulun tekiyim Ne yapacağını şaşırmı...
Geride bıraktım seni,
Bak yine gidiyorum...
Mecburen, mecburiyetten.
Ayaklarım yorgun bedenimi,
ruhum ise seni taşıyor
giderken, beni götürdüğün kadar uzaklara.
Bir omuzumda yokluğun,
Diğerinde hasret,
Yine en ağır yükle yola çıktım,
gidiyorum.
Geride bıraktım seni,
Bak yine gidiyorum.
Bir yanım hep seninle,
Bir yanım hep şimdi, burada,
Gönlümde sıcaklığın, gülüşün, dokunuşun,
Sım-sıkı saran kollarında, mazide diğer bir yanım…
Paramparçayım, kırıldım,
Sensiz yarınlara kırgın gidiyorum.
Unutmak kolay mı deme...
Gel diye geceye sarıldığım
Sonra yokluğuna kırıldığım
Bir tek gülüşüne yanıldığım
Unuttuysan, unuturum...
© Nazmi Sancar Yıldırım
Öyle bir hâldir ki durur bedenimde
Ne yana yönelsem elimde kalır
Kahreyler her bir cümleyi dilimde
Senden geçer ve beni benden alır
© Nazmi Sancar Yıldırım
Kelimelerin boğulduğu tütsüde sevmiştim seni,
Titrek ihtirasların ölümcül virüsü sararken düşlerimi,
Kanserojen geceler lime lime sinerken uykularıma,
bir yarısı çatlak beyin içgüdüsü,
düşünce zelzelesi
ve dağlar kadar enkazı yüklenip götürürken guruba ellerim,
yine de heceledim kızılını güneşin..
Siner karanlığa yorgun dizlerim
Yudumlar geceyi, içer Aslıhan.
Gelirsin diyerek yaşlı gözlerim
Kapatır kapıyı, açar Aslıhan.