İNSAN KÜLTÜRÜNÜN YOZLAŞMASI

İHTİYAÇ ARAYIŞ: BULUŞ

Bu çağın insanı budur işte; İhtiyaçlarını bir anda gideren sonra başka bir şeye koşan, sıkıntıdan kendine sahte ihtiyaçlardan yaratan ve o sahteliğin içinde boğulan bir sufli...

  İnsanlık tarihi bu formül üzerine kuruludur.Sümerler yazıyı en etkin kullanan medeniyetlerin başında gelir.Bunun sebebi Sümer kaynaklarını iyi bir şekilde dağıtma ve alınan toplumsal  kararların kayıt altına alınarak düzenin daha iyi korunma ihtiyaçlarıydı.Mısırlılar Geometri konusunda çoğu şeyi ilk bulanlardı.Bunun sebebi coğrafi koşullara göre hayatlarını düzenleme ihtiyacıydı.(Aynı  ihtiyaca sahip olan Hint ve Çin medeniyetleri de hesaplama konusunda  öncü medeniyetlerdir.)

 İhtiyactan doğan her gelişim  başka bir ihtiyacı ve gelişmeyi doğurur.Buhar ve motorun icadı beraberinde bireyselliği,elektriği ve arabayı getirdi.Çağlar geçtikçe ihtiyaçlar giderildi,yeni ihtyaçlar doğdu.Hitler denilen bir onbaşının etrafındaki kızgın Almanlar denizde İngiliz gemisi patlatmaca oynuyorlardı.Bunu yaparken Enigma diye bir ağ kullanıyorlardı.Büyük burun İngilizler bu ağı çözmek için her yolu denediler ve sonunda Alan Turing denilen bir adam bir odayı dolduran  ''COMPUTER'' i buldu.Böylece Enigma'yı kırdılar.(Bu konu hakkında canım ciğerim Benedict Cumberbatch'in oynadığı Enigma filmini öneririm.)Yıllar geçti kızgın Alman onbaşı yok oldu ama ''COMPUTER'' yaşıyordu.Ama biraz küçülmeli ve hızlanmalıydı.Zira düşmanlar ve ihtiyaçlar değişmişti.Stanford Üniversitesinde  akademisyenler bilgisayarları arasında ''ağ(yani internet) '' kurarlarken 50'li yıllar yeni bitmişti.Zaman geçtikçe ikisinin de görünümü ve kullanış biçimi değişti.Şu an ki durumda hayatın önemli  bölümünü kapsıyorlar.

  İnsanlık tarihine haddim olmadan birkaç şey üzerinden bakmaya çalıştım.Şimdi sıra şu anki insanın neden deli danalar gibi bir o yana koşturup huzur bulamadığını anlatmaktadır.Öncelikte şu bilinmelidir ki insan hiçbir vakit huzur bulamamıştır.Ancak 60'lı yıllardan sonra Dünya'yı bir huzursuzluk balonu kaplamıştır.Bu huzursuzluk eski çağ insanın  huzursuzluğuna benzemez.Nedeni yazdığım formülde saklıdır.Eski çağlarda ihtiyacın çözümünü aramak meşakatli ve uzun süreliydi.İnsan,ihtiyacının çözümünü ararken başka ihtiyaçlara çözümler buluyordu.Daha da önemlisi ne bulursa bulsun içinde bir huzur ve sevinç vardı.Bir ihtiyaç çözümsüz kalırsa bunun sıkıntısını çekerdi.

Oysa bu çağın insanı bulamamanın değil bulmanın sıkıntısı içindedir.Artık arayış daha kısa sürmektedir.Örneğin bir liseli kurgulayalım; Bir kıza aşık olmuş veya herhangi bir kızla birlikte olmak istemektedir.Dedesinin binlerce lafına karşılık liseli,kızın telefonunu alsa ve kız hakkında instagram üzerinden kısa bir araştırma yapsa flört etmeye 1-0 önden başlar.Şanszı yaver gider ve sevgili olur.Sevgilisiyle öpüşür,dolaşır ve keyifli anlar biriktirir.Ancak bizim liselinin canı sıkılmıştır.Çünkü dışarda onlarca alternatif kız vardır.Elindekiyle kavga eder.Kavgalardan zevk almaya başlar.İlişkisi artık bir boks müsabakasından farklı değildir.Alkole alışır,sosyal medyada atarlı gönderiler atar ve tabiki de sigarayla yakın bir ahbablık kurar.Artık kavganın da tad vermediği seviyede kızı bırakır.Liseli kendini mekanik bir acıya verir.Evet bu çağda acılar mekanik ve kısa sürelidir.Sonra başka bir kız bulur.Aynı döngü gerçekleşir.Liseli zamanla daha da yozlaşır ve bir kusmuğa dönüşür.

 Bu çağın insanı budur işte; İhtiyaçlarını bir anda gideren sonra başka bir şeye koşan,sıkıntıdan kendine sahte ihtiyaçlardan yaratan ve o sahteliğin içinde boğulan bir sufli...

 Çözümü ne ?Bilmiyorum.Yani gerçekten bunu bildiğimi sanmıyorum.Ben sadece bir fotoğraf çektim sayın okuyucu,geri kalan herşey senin iradende biter.

Telif Hakkı

© Berat Şendil @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Bir geziden sonra
​YUNANİSTAN'IN İSTANBUL'U İŞGÂL GİRİŞİMİ

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin