CONNOR'UN KURTLARI (İrlanda Halk Hikâyesi)
Bugün İrlanda'da hiç kurt yaşamasa da kurt adamlar İrlanda efsanelerinde önemli bir yer tutar. Kurtların başrolde olduğu ilginç ve vahşi hikâyeler yüzyıllardır köylüler tarafından ateş başında anlatılagelmiştir.
Bir zamanlar Connor adındaki genç çiftçi sürüsündeki en güzel iki ineği kaybetti. İneklerini ne kadar ararsa arasın onlardan hiçbir iz yoktu. Connor, eline karaçalıdan yaptığı değneği alarak yola çıktı ve köyden kilometrelerce uzaklaşmasına rağmen onları bulamadı. Hava kararmaya başladığında genç çiftçi kasvetli ormanın derinliklerindeydi, en yakın köyden de oldukça uzaktaydı. Aç ve yorgun hâlde etrafta geceyi geçirebileceği bir yer ararken sık ağaçlar arasından sızan ışığı fark etti. Yaklaşıp baktığında bu ışığın bir kulübenin penceresinden geldiğini gördü. Connor tüm cesaretini toplayarak kapıyı çaldı. Uzun boylu, zayıf, ak saçlı, keskin bakan kara gözlere sahip yaşlı bir adam kapıyı açtı.
İhtiyar adam, Connor'u görünce "Lütfen içeri buyurun, karımla birlikte sizi bekliyorduk," dedi. Çiftçi bu beklenmedik davet üzerine içeri girdi ve kulübenin hanımını başı ile selamladı. Kocası gibi beyaz saçlı, zayıf, ihtiyar kadının gözleri ocaktaki kor kadar canlı parıldıyordu. Connor'a gülümseyerek "Biz de sizi bekliyorduk, lütfen bizimle yemeğe kalın," derken uzun ve sivri dişleri tamamen ortaya çıkmıştı.
Connor cesur bir adamdı, ilk başta bu garip yaratık onu ürpertmiş olsa da yanında getirdiği sopaya güveni tamdı. Açlık ve yorgunluk, korkusunu bastırmıştı. Gecenin bu saatinde karanlık ormanda seyahat etmek yerine orada kalmanın daha iyi olacağına karar verdi.
Genç çiftçi ateşin başına oturup ısınmaya başladı, bu sırada yaşlı kadın ocaktaki tencereyi karıştırıyor fakat bir yandan da keskin gözlerini Connor'un üzerinden ayırmıyordu.
Az sonra kapı çalındı. İhtiyar adam yerinden kalkıp kapıyı açınca içeri zayıf bir bozkurt girdi, doğruca kulübenin küçük bir odasına yöneldi. Kısa süre sonra aynı odadan zayıf ve uzun boylu bir genç adam çıkarak yemek masasındaki yerini aldı ve Connor'a "Hoş geldiniz, gelişinizi bekliyorduk," dedi.
Connor tam cevap verecek iken yeniden kapı çaldı, iri bir bozkurt eve girerek başka bir odaya yöneldi. Biraz sonra uzun boylu ve yapılı bir genç adam odadan çıkarak yemek masasına oturdu. Gözlerini Connor'un gözlerine dikmiş bakıyor ama hiçbir şey söylemiyordu.
"Bunlar bizim oğullarımız," dedi yaşlı adam, "Onlara ne aradığınızı, sizi aramıza neyin getirdiğini söyleyin, çünkü biz yalnız yaşıyoruz ve yabancıların yaşadığımız yere gelmesinden aslında pek hoşlanmıyoruz."
Connor iki ineğini kaybettiğini ve onları aramaya çıktığını, sonunda ormanın içinde kaybolup burayı bulduğunu anlattıktan sonra şöyle dedi: "İneklerimin yerini biliyorsanız lütfen bana yardım edin. Bir daha buraya hiç gelmeyeceğim ve sizden kimseye bahsetmeyeceğim."
Tüm aile Connor'un bu sözlerine gülerken yaşlı cadının keskin dişleri daha da ortaya çıktı. Connor yavaş yavaş öfkelenmeye başlamıştı. Karaçalı sopasını sıkıca kavrayarak "İneklerimin yerini biliyorsanız söyleyin! Eğer benimle alay edecekseniz açın kapıyı gideyim!" dedi.
Gençlerin büyüğü ayağa kalkarak "Bekle," dedi ve anlatmaya başladı: "Bizler acımasız olsak da yapılan iyiliği asla unutmayız. Bir gün vadide ıstırap içinde zavallı küçük bir kurt bulmuştun, ölmek üzereydi çünkü vücuduna sivri bir diken batmıştı, hatırladın mı? Nazikçe dikeni çekip çıkardın, ilaç verdikten sonra onu huzur içinde bırakarak kendi yoluna gittin."
"Evet, iyi hatırlıyorum," dedi Connor, "zavallı küçük canavar minnettarlıkla elimi nasıl yalamıştı."
"Pekâlâ," dedi genç adam "Ben o kurdum. Elimden geldiği kadar sana yardım edeceğim ama bu gece bizimle kal ve korkma."
Böylece akşam yemeğine oturdular ve neşeyle güzel bir ziyafet çektiler. Daha sonra herkes derin bir uykuya daldı, ta ki Connor sabah uyandığında kendisini tarlasının ortasında bulana kadar. Genç çiftçi dün gece yaşadığı maceranın tamamen bir rüyadan ibaret olduğunu düşündü. Belki ne kurt ailesi vardı ne de inekleri için yardım sözü veren genç kurt adam. Belki de eve döndüğünde ineklerinin hiçbir zaman kaybolmamış olduğunu görecekti.
Eve vardığında büyük bir hayal kırıklığına uğradı, inekleri hâlâ yerinde değildi. Tam umudunu yitirmişken tarlasında dolaşan üç güzel ineği fark etti, kaybolan iki ineğinden bile iyi görünüyorlardı. "Komşulardan birinin olmalı, çitleri aşıp tarlama girmiş olabilirler," diye düşündü ve ineklerin yanına giderek sopasıyla onları tarladan çıkarmak istedi. İnekler çitlerin diğer tarafına geçer geçmez korkuyla yeniden tarlaya koştular. Connor neler olduğunu görmek için ilerlediğinde genç bir bozkurdun inekleri tarlasına doğru sürmekte olduğunu gördü.
Genç çiftçi o anda kurt arkadaşının sözünü tuttuğunu, dün geceki olayların gerçek olduğunu anladı. Böylece ineklerin tarlaya girmesine izin verdi. İnekler Connor'un ahırında kaldılar ve tüm ülkenin en iyileri oldular. Onlardan gelen soy sayesinde Connor zenginleşti.
Eski bir İrlanda atasözünün dediği gibi; yapılan iyilik, yapan kişiye sonsuza dek şans getirir ve iyilikler asla kaybolmaz: "Nimetler kazanılır, yapılan bir iyilikle."
Connor uzun yıllar boyunca ormanda dolaştı, kendisine yardım eden kurt dostlarını aradı fakat onlardan en küçük bir iz bile bulamadı. Ne zaman köye ödül için öldürülmüş bir kurt getirilse Connor onun dostlarından biri olabileceğinden korktu.
O zamanlar bitmek bilmeyen savaşlar yüzünden ıssız kalan İrlanda'da kurtlar öylesine artmıştı ki yetkililere getirilen her kurt derisi için avcılara yüksek bedeller ödeniyordu. Kraliçe Elizabeth döneminde, İngiliz birliklerinin İrlanda halkı ile savaştığı ve İrlanda'da erkeklerden daha fazla kurt kaldığı zamanlarda, ölüler ana yollarda gömülmemiş hâlde yatıyordu, çünkü onlara mezar kazacak erkekler artık yaşamıyordu.
Hikâyeyi Youtube'da dinlemek için aşağıdaki videoyu kullanabilirsiniz...
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.