NEZAKETİN BOKUNU ÇIKARMAK veya ABUR CUBUR MİLLİYET
Efendim neymiş, çok küfürlü yazıyormuşum, ayıpmış. RTE'nin oğlu Avrupalı metresinin yüzüne yüzüne "ananı ..keyim" derken gıkınız çıkmıyordu ulan! (Sahi Erdoğan'ın çocukları ile ilgili haber gören var mı basında? Buharlaştılar mı? Yoksa gazetecilerin götü mü yemiyor haber yapmaya!)
Evet küfürbazım. Türk milletinin millî mücadelesine ve onun başkomutanına yüzyıl boyunca laf ettiler. O kadar putperest, o kadar şeref yoksunu şahsiyetsizler ki, "İngiliz kalsa da farketmezdi, yine namazımızı kılardık" dediler. "Keşke Yunan galip gelseydi, ne hilafet yıkılırdı, ne şeriat" diyecek kadar cehaletlerini ve ihanetlerini faş ettiler. Ben küfürbaz olduğum için bunlara doğrudan şerefsiz, orospu çocuğunun önde gideni diyorum. Ama sizin nazik davranmanız da caizdir elbette…
* * *
"Lavaboya gideceğim" diyor ve bu durumda sanki ontolojik statüsü farklıymış gibi kendisini öyle hayal edeceğiz ki işemiyor, sıçmıyor, olsa olsa en fazla nezle olmuştur ve sümkürüyordur, o da ses çıkarmadan. Mikinin eylemleri dışında "düşünüyorum öyleyse varım" diyemeyeceklerin, kıçını sallamayacaksa beyni üç gram gelmeyeceklerin "Gusül Abdesti"nin iğne ucu ayrıntısına girmek ayıp değil ama en doğal işeme eylemi çok ayıp, burunlar ise kutsal; çünkü nezle olmuşlar. Dolayısıyla kahraman dediğin tuvalete gitmez, lavaboya işer, labavonun dibine sıçar. Tuvalet, Yüznumara, Ayakyolu çok ayıp kelimeler, en iyisi lavaboya gitmek… "O kadar yakışıklı ki hiç sıçmıyor. O kadar güzel ki, bırak aybaşı olmayı, işemiyor bile"… Siz deyin Türkçesine, ben diyeyim samimiyetlerine sıçtığımın yalancıları…
* * *
Yalan üstüne yalan inşa ederek olağan şüphelilerden böğrünüze böğrünüze sıçan siyasi kahramanlar yarattınız. Ama olsun, ne de olsa ayakyoluna veya tuvalete değil, lavaboya sıçıyorsunuz. Tıpkı şairin dediği gibi:
Şehrin insanı, şehrin insanı, şehrin
Kaypak ilgilerin insanı, zarif ihanetlerin.
* * *
[Bu konuda son defa konuşuyorum, sonra küfredeceğim]
Defalarca söyledik: Türkçede 'bayan' diye bir cinsiyet yoktur. İngilizceden körü körüne çeviridir. Türkçe yapmacık nezaket ve köylü orağı görmemiş burjuva özentisi kadınların ve şehirli kadın görmemiş köylü öküzlerin salgıladığı bir cinsiyet hormonudur 'bayan'… 'Bayan' İngiliz gâvurcasında da bir cinsiyeti ifade etmez, bir hitap biçimidir. Türkçedeki karşılığı, meselâ "Fatma hanımdır". Siz hiç "Sayın Fatma" diye hitap ettiniz mi birine? İngilizce mantığında soyadı ile hitap ediliyor ve "Mises Gökdemir" diyebiliyor. Ama biz soyadıyla değil ismiyle hitap ettiğimiz için "Fatma Hanım" deriz. Soyadıyla hitap edeceksek "Sayın Gökdemir" deriz. "Bayan Gökdemir" diyen kaç öküz veya öküze Türk var? Aynı şey erkek cinsiyeti için de geçerlidir: "Mister Bilal", yani "Sayın Bilal" diyen salak Türk var mı? Zaten İngilizler de "Mister Bilal" demiyorlar, doğru çevirirseniz "Sayın Gökdemir" diyorlar, çünkü onlar eğer aralarında aşırı bir samimiyet yoksa soyadıyla hitap ediyorlar…
Fiil ile faili karıştıranlar da var: Meselâ "adaletli" diye bir kelime, terim, kavram yoktur Türkçede. Doğrusu, "adil"dir. Meselâ "mütevazılık" diye uyduruk bir şey olamaz, doğrusu "tevazu"dur. Tevazu gösterene "mütevazı" denir. Ayrıca "mütevazi" denmez, çünkü "mütevazi", nam-ı diğer "müvazi"dir ve "paralel" demektir. (Ooo 'paralel' derken çok korktum.)
* * *
Fransız spiker dili dönmediği için ancak Cezayir asıllı Fransız futbolcu için "Ziyneddiiin Zeydan" diyebiliyordu ama Türk spiker sağı solu Zeynettin doluyken onun Zinedine Zidan olduğuna emindi. Suudi Arabistanlı forvet şut çektiğinde "Omar çok güzel vurdu" diyen spikeri tastikleyen yanında oturan yorumcu Ömer Üründül'dü. "Yahu saçmalama, İngilizce mantığıyla öyle yazıyorlar ama adamın adı bildiğin Ömer" diyemedi, çünkü ne boklar yendiğinin farkında değil gariban. Kara futbolcunun adı bildiğiniz Ebubekir ama inatla "Abubakar" diyor Tayyip medyası. Sonra neymiş, 'Yeni Osmanlı'ymışız. Osmanlı'yı şeriat devleti zanneden cahiller, yobazlar, sanat düşmanları, meselâ; hayranı oldukları Abdülhamit'in çok güzel piyano ve keman çaldığını, vals yaptığını biliyorlar mı? Opera hayranı olduğunu ve Yıldız Sarayını neredeyse bir opera binası gibi kullandığını?..
Muhafazakârı muhteremi farketmiyor, ne kadar sonradan görme varsa girin lokantalarına bildiğiniz dana döşünü menüsünde "steak" diye satıyor. Sonra neymiş Avrupa Birliği bize "lollo" çekiyormuş. Lollo ne? Valla hatırı sayılır zaman geçti, hayal meyal hatırlıyorum kendisini…
Ben küfürbaz olduğum için söylemekte beis görmüyorum: Okumuşuyla cahiliyle, şehirlisiyle köylüsüyle, gazetecisiyle televizyoncusuyla AKP iktidarı FİTİL gibidir. Götünüze soktunuz mu harika hissedersiniz. Ama uyandığınızda onun bir şemsiye olduğunu farkederseniz, naziksiniz ya, "ama lütfen" der geçersiniz…
* * *
Gazi Paşa yurt gezilerinde kendisini karşılayan müftülere Tin Sûresi'nin ilk ayetlerini okur ve yorum istermiş. Ayetlerdeki "vettiyni vezzeytuni" ifadesini "incir ve zeytin mübarek yiyeceklerdir" diye yorumlayanlara siz kibarlar deyin ki yüzünü çevirir, ben küfürbaz diyeyim ki siktir çekermiş. Bu notu niye buraya düştüğümle ilgili küfrümü de sonra edeceğim…
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.