Gözlerimden tütün akıyordu çok fazla sakallıydım,
Yağacak yağmurun çocuklarını bekliyordum,
Deniz dalgalıydı güneş sönmemişti
Sirkeci'de cephanelikleri kolluyorduk,
Süreyya Bey eczanesinde baht-ı millet ağlıyordu,
Umur-ı Şarkıyye'den bir ben bekliyordum,
Gözlerimden tütün akıyordu çok fazla sakallıydım.
Ey! Erişilmez dağların, baharda açan çiçeği,
Ateşle su gibiydik biz, buydu hayatın gerçeği.
Yine de senin peşinden tepeler, ovalar aştım,
Çetin yolların sonunda, hep sensizliğe ulaştım.
Yanında her mevsim bahardır yazdır
Gülüşün rakiptir güle bal gözlüm.
Adın ki dilimden düşmez niyazdır
Kaderim kaderin ile bal gözlüm.
Bizlere terbiyesiz diyen büyük (!) efendi,
Yılan gibi çatallı diliniz terbiyesiz.
Vız gelir tırıs gider size şeytanın fendi,
Fetönün doldurduğu piliniz terbiyesiz.
içtik sonuna kadar
ağlamaklı türkülerin telvesini topladı
ağlamanın yetmeği bir zaman
tahta masan sandalyen çiçeksiz de olsa
saksılar bîhaber bundan
bir de çocuklar giyerler üşüyerek
yalansız eldivenlerin hasını
iyisi mi sen sevgilim
çekme içine kibrin muammasını
Erkeklik taslıyor başta kudümsüz.
Kimlerle geziyor görünüz heri,
Vardığı yetmişli yaşta kudümsüz.
***
Turnam! Yol nereye, yoksa yare mi?
Halimi sorarsa "eksikmiş" dersin.
Anlatma! Bilmesin sakın yaremi,
Sol yanı birazcık çizikmiş dersin.
Tezden beklemesin beni yar emi!
Zaptiyeden yolu kesikmiş dersin.