Biz Ne Zaman Böyle Bir Millet Olduk?
Başımıza ne zaman kötü bir şey gelse hemen ''Biz ne zaman böyle bir Millet olduk?'' sorusunu sorarız.
'Biz ne zaman böyle bir Millet olduk?
Biz 1 günde, 1 ayda ya da 1 yılda böyle bir millet olmadık. Biz yıllarca yavaş yavaş bu hale geldik. Bizi kurbağa gibi yavaş yavaş kaynatarak bu hale getirdiler.
Ha önceden çok mükemmel bir millet miydik? Hayır, ama böyle de değildik.
Bizim kardeşliği, komşuluğu, birlik olmayı anlatan çok güzel atasözlerimiz vardı.
Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.
Ev alma, komşu al.
Birlikten kuvvet doğar
Bir elin nesi var iki eli elin sesi var.
Bizim dinimizin kardeşliği öğütleyen çok güzel hadisleri ve ayetleri var.
Komşusu açken tok yatan bizden değildir.
Tebessüm sadakadır
Müslüman, Müslümanın kardeşidir
Hem dini hem milli açıdan bu kadar fazla kardeşliği öğütleyen söz varken biz ne oldu da birbirinin gözünü oyan, birbirinin malını çalmak için fırsat kollayan, birbirinin namusuna göz diken bir millet olduk?
Bizim önce 12 Eylül ile düşüncelerimizi öldürdüler. 12 Eylül' de idam edilen sadece sağcı ve solcu gençler değildi. 12 Eylül'de bu milletin düşünceleri öldürüldü. Hakkını arama gücü öldürüldü
12 Eylül Milleti öyle bir korkuttu ki insanlar çocuklarına siyaset konuşmayı hatta siyasi bir düşünce ifade etmesini bile yasakladı ve düşünmeyen, sorgulamayan, sadece işinde gücünde yaşayan içine kapanık bir toplum olduk.
Düşüncelerimi öldürdükten sonra yoğun bir Amerikan ve batı kültürü etkisi altında bırakılarak ahlakımızı öldürdüler. Filmlerle, dizilerle batının iyi yönleri değil en berbat yönleri empoze edildi ve gevşek, düşünmeyen sadece tüketen bir toplum olduk.
Düşüncelerimiz ve ahlakımız öldürüldükten sonra komşuluk ilişkilerimiz öldürüldü. Gerçi bu biraz kendiliğinden oldu. Teknoloji hayatımıza girdikçe birbirimizden uzaklaştık. Selamlaşmak yerine mesajlaşan bir toplum olduk. Sanal bir hayata kendimizi hapsettik.
Şimdi bu yazdıklarımın hepsini bir araya getirin…
Düşünmeyen, sorgulamayan, ürettiğinden fazlasını tüketen, sabahtan akşama kadar yarış atı gibi koşturan ve tamamen sanal dünyaya hapsolmuş bir toplum…
Bu yazdıklarımın üstüne 2002 yılında AKP nin iktidara gelmesinden sonra sırf iktidarı sağlama almak için eskiden beri var olan ama daha çok körüklenen Laik- dindar, Kürt- Türk, Alevi – Sünni, sağ-sol bölünmelerini ve yüzyıllardır süren kadın hakları sorununu ekleyin
İşte size günümüzdeki Türk toplumunun özeti… 40 yılda yavaş yavaş bu hale geldik.
Bu yüzden bir kadın kocası tarafından boğazı kesilerek öldürülürken kadını kurtarmak yerine kameraya çekip sosyal medyada paylaşıyoruz.
Bu yüzden toplu taşıma araçlarında bile siyasi meseleler yüzünden kavga ediyoruz.
Bu yüzden en küçük tartışmalar yüzünden birbirimizi öldürüyoruz.
Bu yüzden çocuklarımız artık sokaklarda rahat rahat oynayamıyor.
Ekonomik krizmiş, siyasi sorunlarmış bunların hepsi çözülür ama ahlakını, şerefini kaybetmiş bir toplum nasıl düzelir?
Halk yalakalığı yapmadan cesurca konuşalım…
Biz ahlakımızı, düşüncelerimizi, kardeşliğimizi, namusumuzu, şerefimizi kaybettik. Uçurumdan düşüyoruz haberimiz yok.
Türkiye artık 50 yıl önceki Türkiye değil… İstanbul artık eski İstanbul değil… Şehirlerimiz artık eskisi gibi değil…
Siyah beyaz Yeşilçam filmlerde izlediğimiz Türkiye çok geride kaldı. Artık filmlerimizde bile şiddet, cinayet, tecavüz, ahlaksızlık var ve böyle yapımlar toplumda karşılık bulduğu için yapılıyor.
Sadece 25 sene önce izlenilen dizilerle bugünkü dizileri kıyaslasanız bile toplumun nereden nereye geldiğini görürsünüz…
25 sene önce Süper Baba izleniyordu. Bugün Kurtlar vadisi… 25 sene insani ilişkiler ilgimizi çekiyordu. Bugün kan ve şiddet.
O halde iğneyi önce kendimize batırmanın zamanı gelmedi mi?
Artık bu milleti kurtarmak için sosyal ve ahlaki çözümler üretmenin zamanı gelmedi mi?
BARIŞ ATAGÜN
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.