DEVE
Sanırım bilmeyen yoktur...
Muaviye yandaşlarının Hz. Ali'ye, "Ya Ali sen haklısın, sen doğrusun fakat ekmeğimizi Muaviye veriyor" dediği yıllar…
***
Hz. Ali Halifedir, Muaviye ise Şam valisi…
Muaviye, Ali'nin halifeliğini kabul etmemektedir. Ve ikisinin arasında büyük bir anlaşmazlık vardır. Bu anlaşmazlıkta halk da kutuplaşmış olup kavga, kıyamet kopmak üzeredir ki, aslında Şamlılar da Ali'nin haklı olduğunu bilmektedir. Lâkin Muaviye halkına yiyecek, giyecek ve yakacak dağıttığı için susmaktadırlar…
***
Bir gün Kufe'li bir vatandaş, devesine yüklediği mallarla ticaret yapmak için Şam'a gelir.
Uyanık bir Şamlı, deveye sahip çıkarak, "Bu dişi deve benim" der. Kufeli şaşkın fakat kendinden emindir.
"Hayır!" der. "Bu deve benim ve dişi değil erkektir!"
Fakat Şamlı ısrarcı ve baskındır…
Ayrıca hemen yanlarına toplanan diğer Şamlılar da devenin dişi olduğunu söyleyip Şamlıya ait olduğunu iddia ederler.
Olay büyür ve Muaviye'ye kadar yansır.
***
Muaviye, meydanda toplanan Şamlıların huzurunda iddia sahibi Şamlıya sorar: "Bu dişi deve kimindir?"
Şamlı cevap verir: "Bu dişi deve benimdir!"
Muaviye, kalabalığa seslenir: "Evet bu dişi deve Şamlınındır!"
Sonra halka sorar: "Ey cemaat bu dişi deve kimindir?"
Meydana toplanmış olan Şamlılardan, "Bu dişi deve Şamlınındır!" sesi yükselir.
Kufeli şaşkın ve çaresizdir...
Göz göre göre haksızlığa uğramış ve koskoca valinin onayıyla hem de cinsiyeti "erkek" olan devesi, "dişi" denilerek gasp edilmiştir…
***
Muaviye Şamlıya seslenir: "Ey Kufeli! İkimizde biliyoruz ki, aslında bu deve erkektir ve senindir. Kufe'ye dönüşünde Ali'ye de ki, Ey Ali, Muaviye'nin dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen on bin adamı var! Ayağını denk al!"
***
O eski dönemlerde herkes hükümdarın ak dediğine ak, kara dediğine kara derdi. Öyle demek zorundaydı.Çünkü baskı, zulüm, tehdit ve rüşvet had safhadaydı…
Allah'tan bizim gibi modern, çağdaş, akılcı ve demokrasinin kurumlaştığı toplumlarda böyle şeyler olmuyor…
***
Meselâ bizim ülkemizde gerçek iman sahibi bir kimse, bir vatandaşın elinde rakı bardağı ile çektirmiş olduğu fotoğrafın üzerine, Saadet partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun yüzünü montajlayıp hem de şu mübarek Ramazan gününde sosyal medyada paylaşarak altına bin bir türlü hakaret ve iftira yazmaz.
Yazamaz...
Bu kadar bayağılaşamaz...
Bu kadar alçaklaşamaz...
**
Meselâ Cumhurbaşkanımız çıkıp, "Ay'a dört şeritli yol yapacağım" dese hiç bir akıl sahibi seçmeni ciddiye alıp inanmaz.
Latife olarak görür.
Güler geçer…
Cumhurbaşkanı, yemin billâh edip ille de ay'a yol yapacağını iddia edecek olsa, gerçekten inanıp çılgınca alkışlamaz.
Uygun bir dille cevabını verir…
Zaten Cumhurbaşkanı da böyle saçma bir vaatte bulunmaz...
Çünkü bizim ülkemizde Muaviye ve Muaviye döneminin Şamlı insan sürümünden yoktur, olmaz, olamaz…
Çünkü bizim insanımız, dünyanın neresinde olursa olsun Muaviye'lerin değil Ali'lerin yanında saf tutar.
Ve Hak'kı tutar, yükseltir…
Çünkü bizim insanımızın "Fikri hür, vicanı hür, irfanı hür"dür...
01.06.2018
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.