FESLİ ve CÜCÜKLERİ
"Kendi gitti cücükleri kaldı yadigar."
Gaziantep'te bir imamın söylediklerini hatta daha ağır ifadeleri çok duyduk. Belli ki o zamanlar işin ciddiyetini ve boyutlarını tahmin edemedik.
Peki bu mesele bugünün meselesi mi? Türklük ve Atatürk düşmanlığı bu insanların dna'larına işlemiş. Aslında varlıkları da bu düşmanlığı körüklemeye bağlı.
Peki bu insanlar bugünlere nasıl geldi?
Bu insanlar bilerek veya bilmeyerek bir projenin ürünleri olarak piyasaya sürülmeleri çok yeni değil aslında.
O zaman bu cenahın serüvenine kısaca bakmak gerek bu günü anlamak ve doğru yorumlamak için.
Türkiye'de belli bir dönem ülkücülere komünizm devrimcilere faşizm geliyor diyerek kavganın çatışmanın ortamını hazırlayan güç el altından bu grubu desteklemiş ve bu grubu çatışmaların dışında tutmuştur. Bu grup ülkücülerin yoğun olduğu yerde ülkücülerin kanatları altına sığınırken işlerine geldiği yerlerde de devrimcilerle birlik olmaktan çekinmemişlerdir. Yani ülkücüler ve devrimciler birbiri ile mücadele ederken tatlisu mücahitleri okumuşlar iş güç sahibi olmuşlardır. Bugün ekonomik olarak inanılmaz bir güce sahip olan cemaat tarikat vakıflar temellerini o günlerden atmışlardır. Gerçekten de iyice bakılırsa bugün bu cenah inanılmaz bir ekonomik gücü ellerinde bulundurmaktadır. Bu gücün kaynağı olarak sadece 17 yıllık akp iktidarı ile açıklamak pek mümkün değildir. Bu dönemde sadece güçlerine güç katmışlardır. Oysa bu gücün temelleri çok önceden ( ülkücüler ve devrimciler cezaevlerinde işkence görürken) atılmıştı.
Siyasal islamcı anlayış en karışık ortamlarda bile kendini olayların dışında tutmayı başardığı gibi üstüne bir de güç merkezi olmuşlardır.
12 Eylül cuntasının yönetime el koyma gerekçelerinden biri olarak Konya'da bir miting ve bu mitingde İstiklal Marşı okunurken oturma eylemi gösterilmiş olmasına rağmen şeyhler tarikat ve cemaatler göstermelik kontrol altında tutulmuş faaliyetlerine dokunulmamıştır. (Tutuklanan parti genel başkanlarından ise içeriden en son Başbuğ Alparslan Türkeş bırakılmıştır.)
Fesli ve cücükleri o zamanda işlerini yürütmeyi başarmıştı sizin anlayacağınız.
Bugün inanılmaz ekonomik güç ile Türklük ve Atatürk düşmanlığı yapılıyor.
Ülkücüler ile devrimciler karşılıklı mücadele ederken bunlar annelerinin etekleri altında ülkeyi dar'ul harp ilan edip keyf çatıyordu. Aslında değişen pek bir şey de yok. Yine onlar bir şekilde bu sefer daha güçlü ve daha organize olmuş olarak hücuma devam diyorlar ve bütün değerleri kullanmaktan çekinmiyorlar.
Devamı gelecek konu uzun .
Doğan Ay
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.