FEYZİOĞLU'NUN DÜŞÜŞÜ
Beş yıl önce başka bir insandı.
Beş yıl sonra dediklerinin tersini savunmaya geçti.
Hipnoz altında telkine uğramış gibiydi.
İnanarak böyle davranmayacağını düşünerek böyle diyorum.
Her ne hale uğradıysa başka bir profil ortaya çıktı.
Şaşırdık.
Anlaşılacak bir meseledir.
Konuşulacak bir meseledir.
Çünkü hukukun hukuksuzluğa itilişinin savunma tarafında da "sahibinin sesi" tavrı felaketti.
O hali son yıllarda en acı şekliyle yaşadık.
Aslında yoruma değmez bir açık durumdan bahsediyoruz.
Feyzioğlu'nun aydın ve hukukçu namusuna kılıç sallayan bir görüntü verdiğini gördük.
Bu devrin egemenlerinin istediği insan tipine örnek gösterileceklerdendir.
Kendisini harcamasına bir şey diyemem de hakikati harcadı.
Ve hazırladığı uçurumdan kendisi yuvarlandı.
Bu tatsız konuda yazmayacaktım.
Barolar Birliği'nin seçiminden sonra bu notu düşmek istedim.
Düşmeden önce bir kaç sefer karşılaştık.
Yan yana gelmemeye çalıştım.
Ola ki el sıkışmak gerekir endişesiyle mesafeli durdum.
Bir yakın arkadaşımın nikâhında ikimiz de şahittikik.
İmzalar atıldıktan sonra tebrikleşmek gerekti.
Diyeceğim açıktır:
Bu memleket Feyzioğlu örneğini unutmamalıdır.
Türk çocukları, bir yere gelmek için ne yapılmaması gerektiğini bu kötülüğü afişe edilen örneklerden öğrenecektir.
Yeni Barolar Birliği Başkanı'nın hukuksuzluk ve kötülük izlerini temizlemesini bekliyor ve istiyoruz.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.