GEÇİCİ AHMAKLAŞMA HALLERİMİZ
"Ahmak Davası"nın adını ahmaklığı anmadan edemeyiz
Akıl işi gibi görünmüyor.
İstanbul seçimlerini iptal eden aklın aklını nasıl anlamıyorsak bu aklı da anlayamıyoruz.
Bu yol aynı yoldur.
Çıkmaz yoldur.
Doğru değildir ve iyiye götürmez.
Bu mahkeme kararına, siyaset karıştığına inanılıyor.
Yani siyasi dava ise namus gözetilmez mi?
Bu, gücü yetenin mahkemeyi kullanması ise biz neye güveneceğiz?
Hak hukuk nerede kalır?
"Ahmak Davası" tepkilere yol açtı ve iyi bir etki bıraktı.
Bu sefer başka akıl işi denemeyecek iddialarla yeni soruşturmalara girişildi.
Belli ki kurt kuzuyu yemek istiyor.
Yalnız bu da doğru bir teşhise benzemiyor.
Hak hukuk bir kenara bırakılsa bile kuzu sanılanın kuzu olmadığı nedense hesaba katılmıyor.
Bu da akıl körlüğü halinde önümüzde.
Zavallı memleket ne hale düşürüldü demez misiniz?
Belki sorulacak soru şudur:
Peki, öyleyse, hakikaten siyaset karıştıysa, siyasetin ahlakı yok mu?
Pazusuna güvenen önüne çıkanı dövmeye kalkacaksa hukuk devletinden bahsedebilir miyiz?
Peki bu çeşit çeşitkrize düştüğümüz günlerde gündem bunlar mı olmalıydı?
Herşeye rağmen karamsar olmaya gerek yoktur.
"Türkiye'de hakimler var".
Biliyoruz ki var.
Onları oraya buraya sürmezlerse namuslarıyla karar vereceklerini biliyoruz.
Türkiye'nin düzgün insanları her meslekte var.
Onları kenara atan olumsuzu seçme (negatif selection) anlayışını bertaraf edebilirsek iyiler öne çıkar.
Bunun için de sesimizi duyuracağız.
Yanlışa yanlış diyeceğiz.
Gücü elindebulunduranları ikaz edeceğiz.
Âkif'in dediği gibi "Hakkı tutup kaldıracağız".
İstanbul seçimlerine verilen halk tepkisi böyleydi.
Şahane bir örnekti.
Muazzam bir farkla Ekrem İmamoğlu'nu seçen, halkımızın vicdanıdır.
Bu vicdan varken kimse pazusuna güvenerek ortalığı dağıtmaya kalkmamalıdır.
Aklı olana akıl bunu söylüyor.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.