ÜLKÜ HİLESİYLE SEÇİM KAZANMAK
"Kimse karşımıza Türklükle de çıkmasın... Biz, her türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına almış bir iktidarız" demişti Baş-ayrıştırıcı ve yandaşları… "Irkıma yok izmihlâl" dediği için Mehmet Âkif'i de sevmezdi bu tayfa. Hatta iktidarlarının başı ve Diyanetlerinin Başkanının hasta ziyaretinde bulunduğu tarih hocaları "pezevenk" demişti Âkif için. Türk'ün İstiklâl mücadelesine katılmış ve Marşı'nı yazmış birine böyle küfürler eden iktidarı hangi Türk milliyetçileri bağrına bastı? Biliyoruz ama gene de söylemekten haya ediyoruz…
Sosyal medyada şöyle bir söz gördüm: Bu seçim de ne ülkücü yaptı be!.. Şahsen Nihal Atsız'ın adlandırıp idealize ettiği "ülkücü" sıfatını hiç kullanmadım. Çünkü o sıfat defo kabul etmeyen büyük sorumluluk yüklüyordu. Onun yerine küçük günahları hoş gören "Türk milliyetçisi" sıfatı daha uygun geldi bana… Ülkücülük; temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulundurmayan, şeyhlerin elini, seyyidlerin eteğini öpmeyen hür irade sahibi Türk gençliğini idealize ediyordu. Böyle fertlerden oluşmuş bir toplum da elbette büyük bir idealdi ve neredeyse bir "ütopya" kabul edildi.
Şimdi sorun daha çetrefilli: İslam'dan önce şerefsizmiş gibi "İslam'la şereflenen Türkler" tarzı tarih yazan, bir şeyhe bağlanmayı en büyük marifet sayan biri, Atsız'ın idealize ettiği "ülkücü" sıfatını kullanabilir mi? Daha dün Türklüğe olmadık küfürler ederken "ilk görüşte aşk" yalanıyla Türk âşığı kesilenlerle dostluk kuran bırakın "ülkücü" olmayı, ortalama bir Türk milliyetçisi sayılabilir mi ki? Efendim neymiş, "Ülkücünün yeri MHP" imiş. Bir partiye mensup olmak ülkücülüğün mütemmim cüzü olsaydı o sıfatı ilk kullanan kişi MHP'li olurdu… Geçmişte, tarihi şartlar "ülkücü"yü bir çatıda toplamaya zorlamış olabilir ama meşhur Ülkücü Yemini'nde "faşizmle ve kapitalizmle mücadele" de var. Komünizmin artık esamisi dahi okunmuyor. Peki faşizmin ve kapitalizmin güncellenmiş örgütleriyle dostluk nasıl oluyor da ülkücü idealiyle örtüşebiliyor?
* * *
Çok yazıldı çizildi ama hatırlatmakta fayda var:
Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde "Ne notası? Müzik notası mı?" diye dalga geçen AKP mensupları hangi milletin milliyetçisiydi? Habur, Oslo, rezaletlerini hangi Türk milliyetçisi tertipledi? Hangi Türk milliyetçisi "Hocaefendi"yi ağzından düşürmeyip şehirleri parsel parsel tezgâhladı? Hangi ülkücü Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına iman etti? Hangi ülkücü "dış mihrak"ların ajanlarını kozmik odaya buyur etti?
Evet, "bu seçim de ne ülkücü yaptı be!.." Onyıllarca Türk devletine düşman olan ve Türk milliyetçiliğini de ayakları altına alanlar, Türk devletini ele geçirmek için işbirliği yaptıkları bölücü ortaklarını kaybedince Türk milliyetçiliğine sarıldılar. Bunların sunduğu "milliyetçilik" yemeğini yiyecek özelde ülkücü, genelde Türk milliyetçisi varsa zehir zıkkımı olsun.
Yanlış hatırlamıyorsam şu söz Ömer Lütfi Mete'ye aitti: Kendi hikâyesini kaybeden, başkalarının hikâyesine sarılır.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.