YALANA-YANLIŞA BOĞULDUK

1974'de Kıbrıs Harekâtı'nı yaptık.
Amerika ambargo koydu.
Kaldır dedik, Amerika ambargoyu kaldırmadı.
1975 Türkiyesi bağırıp çağırmadan ambargoya karşı bütün Amerikan üslerine el koyarak cevap verdi.
1975 Türkiyesi...
2018'de, 2019'da, 2020'de biz bunu yapamadık.
Üstelik 1975'de Amerika Amerika'ydı. Şimdiki gibi güç kaybetmiş ve önüne gelen tarafından kestanesi çizilmiş bir ülke değildi.
Televizyonlarda, yüz kere, bin kere "Eskiden Türkiye'ye her dediklerini kabul ettirirlerdi. Şimdi mümkün mü?" diyen sahte yüzleri bu akşam, hatta şu saatte de dinleyeceksiniz .
Bu duruma düştük.

Yeni nesiller bunu bilmez.
Tarih doğru öğretilirse kimse Eski Türkiye Yeni Türkiye cakaları satamaz.
Bu cakaların ne manası, ne de doğruluğu vardır.
O tarihte Türkiye 1980'e, 1990'a, 2000'e, 2010'a ve 2020'ye göre kat be kat yoksuldu.
Fakat akılla, kendine inançla, yüksek diplomasisiyle bu kararı aldı.
Akılla, kendine inançla ve tek yumruk olarak bunu yaptı.
Son kertede gerçek güç budur.
Zerrece şüphe etmeyiniz, o gün bugünkünden kat be kat güçlüydük.
Bir daha söylüyorum, 1975 Türkiyesi bugünkünden siyaset, diplomasi ve dünyada itibar edilir bir ülke olarak bugünkünden güçlüydü.
Millî meselelerde küçük bir Marksist sol ve güya İslamcı kesim hariç %95'imiz tek ses verirdi.

Aklımızı başımıza devşirelim.
Tarihi değiştirmek isteyen, anlamayan, bilmeyen,
bildiği halde bildiğini değiştiren sahteliklerle bir yere varamayız.
Lozan'ı, Ayasofya'yı böyle tartıştırmak ülkeye iyilik değildir.
Diyanet Reisimiz de o sahtelikler kervanına katıldıysa iyice düşünmek zorundayız.

Bu yalan-yanlışları konuşmayan, ilim adamı, aydın cinsinden dostlara selamlarımı sunuyorum.