LAHANA DOLMASI

28 Şubat 1997 Post modern darbesinden sonra baş döndürücü olaylar yaşanır siyasette...

Adalet, hukuk ve demokrasi ayaklar altındadır…

***

Milli Görüş geleneğinin siyasi temsilcisi ve 28 Şubat döneminin iktidar ortağı olan Refah Partisi 16 Ocak 1998'de kapatılır. Karizmatik lider Erbakan başta olmak üzere Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Şevki Yılmaz, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik 5 yıl siyaset yasağı alırlar. Refah'ın 150'ye yakın milletvekili REFAH'ın kapatılma ihtimalini düşünüp 17 Aralık 1997 tarihinde İsmail Alptekin'in Genel Başkanlığında kurdukları Fazilet Partisi'ne geçer.

***

Yıkılmış olan REFAH-YOL hükümeti yerine Ecevit'in başbakanlığında kurulan seçim hükümeti erken seçim kararı alır.

18 Nisan 1999 tarihinde yapılan erken Genel Seçim sonunda DSP, MHP, ANAP, DYP ve FAZİLET TBMM'ye girme hakkı elde eder…

***

2 Mayıs 1999'de Merve Kavakçı'nın TBMM'deki yemin törenine başörtüsü ile girme ısrarı ve bir takım odakların şiddetli itirazı gerilimi tırmandırır.

7 Mayıs 1999'da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Fazilet Partisi için kapatma davası açar…

Sular yine bulanmış veya geleceğe yönelik projesi olan birileri tarafından özellikle bulandırılmaktadır…

***

Fazilet'in 14 Mayıs 2000 yılında yapılan 1. kongresinde Recai Kutan Genel Başkanlığa getirilir. Ki bu kongre Milli Görüş içinde bir kırılmadır aynı zamanda. "Gelenekçiler" olarak isimlendirilenlerin desteklediği Recai Kutan'ın karşısına, "Yenilikçiler" diye bilinen Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, Tayyip Erdoğan'ın desteklediği Abdullah Gül çıkarılmış ama kaybedilmiştir…

Mili Görüş kendi içinde çatışma yaşamaya başlar ve bu arada kapatma davası 22 Haziran 2001'de sonuçlanır.

Fazilet Partisi kapatılır ve Nazlı Ilıcak, Merve Kavakçı, Bekir Sobacı, Ramazan Yenidede ve Mehmet Sılay 5 yıl siyaset yasağı alır…

***

Milli Görüşçüler, 20 Temmuz 2001'de Saadet Partisi adıyla yeni parti kurup Genel başkanlığa Recai Kutan'ı getirirler. Kapatılmış olan Fazilet Partisi'nden kalan 105 milletvekilinin yarıya yakını SAADET PARTİSİ'ne geçer…

Ya diğer yarısı?

***

Aldığı siyasi yasak sebebiyle artık muhtar bile olamayacağı söylenen Recep Tayyip Erdoğan, defalarca ABD başta olmak üzere yurt dışı temaslarda bulunur. İlginçtir"mazlum" olmanın dışında siyasi hiç bir sıfatı olmayan ve her gittiği ülkede üst düzey karşılanan Erdoğan, 14 Ağustos 2001 tarihinde AKP'yi kurar…

İşte o Fazilet'in saadet Partisine geçmeyen vekilleri Milli Görüş gömleğini çıkardığını ilan eden Erdoğan'ın AKP'sine koşarlar.

Fazilet Partisi çatısında meclise girenler, onun devamı olan SAADET'e geçmek yerine AKP'ye giderek ayıp etmemişlerdir…

Bu yaptıkları asla şerefsizlik değildir…

Bu demokrasidir ve önü hep kesilen mazlumların zafere giden yolda çok önemli bir adımıdır!

***

Şartlar olgunlaşmış, mazlum sever halkımız kıvamını bulmuştur…

Ve ANASOL- M hükümetinin ortağı Devlet Bahçeli ansızın erken seçim ister.

Bayram filan değildir ama ister işte…

3 Kasım 2002 tarihinde yapılan erken genel seçimler sonucunda TBMM'de resmen temizlik olmuş ve yeni birilerine oldukça geniş bir yer açılmıştır. Üçlü koalisyonun büyük ortağı DSP ve erken seçimin mucidi MHP başta olmak üzere ANAP, FAZİLET ve DYP, proje olduğu su götürmeyen GENÇ PARTİ'nin de çelmesiyle baraj altında kalırlar…

***

Mecliste AKP ve CHP vardır artık…

İki parti, iki kutup...

Başkanlık sistemine geçmek için olması istenen meclis yapısı…

***

Fakat küçük bir pürüz vardır…

Partisi % 34 oy alıp elde ettiği 365 milletvekili ile tek başına hükümet kuracak olan Tayyip Erdoğan'ın, seçilme yasağı devam ettiği için meclise dışarıdan bakabilmektedir ancak.

Devreye birileri girer ve Deniz Baykal'ın Genel Başkanlığında %19 oy alarak 177 vekil çıkartmış olan CHP, Erdoğan'ın siyasi yasağının kaldırılmasını sağlar. Ardından Siirt seçimlerinin yenilenmesine karar verilir ve "Milli Jet'imiz" milletvekili adaylığından istifa ettirilip yerine Erdoğan seçime sokulur.

Siirtliler de mazlumun, ezilenin yanındadır nihayetinde...

***

Milletvekili sıfatı kazanan Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül'ü Dış İşleri Bakanlığı'na çekip Başbakan koltuğuna kendisi geçer…

Deniz Baykal ve CHP'sinin Erdoğan'ın siyasi yasağını kaldırması alçaklık, hainlik, namussuzluk değildir. Hele o Siirt seçimlerinin zorlama usullerle tekrarlanıp Erdoğan'ın TBMM'ye sokulması ahlaksızlık değildir…

Demokrasini önünü açmaktır…

Ülkeyi normalleştirme çabasıdır…

***

Zaman su gibi akmaktadır, Fethullah Gülen henüz "Fetö" olmamış ve AKP ile Cemaat ülkenin her yerini dağıtmaktadır.

Bu gidişe dur diyen MHP, 12 Haziran 2011 seçimleri için güçlü görünmektedir ki, 16 Nisan 2011 günü kaset skandalı patlak verir.

Bahçeli'nin A takımı resmen garsoniyer kurmuştur ve bütün görüntüler AKP-Cemaat yapımı bir organizasyon ile kayıt altına alınıp piyasaya sürülmüştür. CHP'de ise Deniz Baykal takılmıştır bu kirli ağa…

Tayyip Erdoğan meydanlarda hep bu konuyu işler, "Genel- genel!" diye bağırır.

Halk sokakta yakalasa linç edecektir kasetçileri…

***

Yaşanan rezalet ve yoğun baskılar sonucu Baykal istifa etmiştir ama zaten belli bir oy kitlesi olduğu için CHP'nin baraj sorunu yoktur…

MHP ise baraj seviyesinin bir parmak altında olup devamlı su yutmaktadır; boğulmak üzeredir…

Ve 12 Haziran günü CHP yetişir imdada…

Çok kişiden şahidim, aşırı ve etnikçi kafada olmayan, yani "Milli Solcu" olan CHP'li evler oylarını ikiye böldü, bizimle paylaştı…

Bir yudum suyu, bir tek dal sigarayı paylaşır gibi; bir parça ekmeği bölüşür gibi…

MHP barajı bu sayede aşıp meclise girdi…

O CHP'lilerin verdiği oylar hileli değildi, yürektendi…

Mazluma sahip çıkma, düşeni kaldırma kadirşinaslığıydı…

***

Köprünün altından çok sular aktı…

Eski dostlar düşman, düşmanlar dost oldular…

MHP eski MHP değildi ve Ülkücüler gidişattan şikâyetçi olup kurultay istediler. Fakat AKP-Bahçeli yapımı planlarla engellendiler, dövüldüler, sövüldüler, ihraç edildiler…

Başka seçenek kalmamıştı, Ülkücükler ve her fikirden "vatan haini olmayan", yoğurt yiyişleri farklı olsa da ortak kaygısı "vatan" olan insanlar, kıt imkânlarla bir araya gelip Türklük güneşini tekrar yükseltmek için İYİ PARTİ'yi kurdular.

Hakarete, iftiraya uğradılar, taciz edildiler…

Tehdit edildiler…

Gittikleri şehirlerde otel bulamadılar, salon bulamadılar, meydan bulamadılar…

Radyo, TV ve gazetelerde yer bulamadılar…

***

Bir sabah baktık Devlet Bahçeli yine, "Erken Genel Seçim" istemiş…

Körün istediği bir gözdü, Erdoğan anında kabul etti…

Seçimin tarihi, şekli-şemaili üzerinde oynayıp durdular, İYİ PARTİ'yi sokmamak için bu yarışa…

Umutlar tükeniyordu…

***

Ve eksiği, gediği, günahları, zaman zaman ülkeye verdiği hasarlar ayrıca konuşulup eleştirilebilecek olan CHP, demokrasinin selameti açısından bir kere daha girdi devreye. Büyük bir fedakarlık yapıp 15 vekilini İYİ PARTİ'ye göndererek seçime girebilme hakkı kazanmasını sağladı…

Ama bu yavşaklıktır, alçaklıktır, şerefsizliktir…

Siyasi ahlaksızlığın en yeni ve en son örneğidir…

Çatırdama ve siyasi çürüme halidir…

Siyasi onursuzluktur…

Kendilerine oy verenlerin iradesini ucuza satmaktır, Güneş Motel olayından daha beterdir…

***

Anlatmaya gerek yok, bağırtıları duyuyorsunuz…

***

Şimdi diyeceksiniz, başlıkla konu ne âlâka?

Lahanadan "dolma" olmaz, adından da anlaşılacağı gibi "sarma" olur efendim...

Dolma ise, dolmalık biber, kabak, patlıcan gibi zerzevatın içi oyulup damak tadımıza göre istediğimiz karşımın doldurulmasıyla yapılır.

Bir de Türkiye siyasetinde olur. Birileri dolmaya uygun kişileri, uygun şartlarda hazırlayıp iç malzemesini ihtiyaca uygun şekilde özenle doldurarak önünüze servis eder…

Sizler de yersiniz…

Birkaç istisna hariç etrafınızda lider, önder, reis filan diye dolaşanların alayı dolmadır…

Doldurmadır…

Birilerinin doldurmasıdır…

Yersen…

Afiyet olsun…

30.4.2018

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Yetti Gayrı
Bir Martı Uçuyor Göklerde

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin