DÜNYA AKILLANACAK MI?
Korona sonrası dünya çok yönden değişecek.
İnsanın doğrudan doğruya kendisini ve hayatı düşündüğü bir süreç yaşıyoruz.
Ben herşeyi yapabilirim kibri, henüz ne olduğunu anlayamadığımız bir virüs tarafından yerle bir edildi.
Bunun yaratacağı güvensizlik travmasının içindeyiz.
Demek ki herşeye gücümüz yetemez ve yapamazmışız.
Üstelik yaptıklarımız da, çoğunluğu itibariyle insanlığın yararına şeyler değilmiş.
Havayı bozmuşuz.
Suyu bozmuşuz.
Toprağı bozmuşuz.
Tabiatı bozmuşuz.
Tabiat karşısındaki zaferlerimizin bize bir de yenilgi bedeli getireceğini belki şöyle böyle farkediyorduk.
Şimdi tam yaşıyoruz.
Bu farkediş bize bir geri dönüş yaşatacak mı?
Böyle bir beklenti hayaldir.
Korona sarstı fakat bizi bu köklü dönüşüme yöneltecek kadar değil.
Kökten değişmeyi sağlayacak olan belki kıyamet gibi tam bir felakettir.
Korona, ürküttü, korkuttu.
Yarattığı travma hemen geçmeyecek.
Ve mutlaka bir şeyler değişecek.
Toprağa, suya, bütünüyle tabiata ve eşyaya bakışımız değişecek.
Beslenme rejimleri değişecek.
İnsanın insana ve kendisine bakışı da değişecek.
Psikoloji zaten parlayan bir bilimdi; daha öne çıkacak.
Belki, insanı kendi içinde anlayan ve anlatan bir anlayış gelişecek.
Bunların her birini ayrı ayrı konuşacağız.
Politikalar ve politikacılar da değişecek.
Ahmakça direnenlere bakmayınız.
Bu tür bir mağlubiyet de kesindir.
Hiç olmazsa ileri memleketlerde kesindir.
3. dünya (Ortadoğu dahil) ve son yıllarda bazı bakımlardan 3. dünyaya yaklaşan Türkiye için kesin bir yorumda bulunmak zor görünüyor.
Bununla beraber değişecektir.
Gerginleşen bir dünyadayız.
Bu tansiyon uzun süremez.
Eski tip bir savaş söz konusu olmayacağına göre, devletlerin benimseyeceği yeni tip gerilla taktikleri ve beşinci kol faaliyetleri hızlanacak gibi görünüyor.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı sistemi gibi sistemsiz bir sistemi taşıyamıyor.
Anayasada başka, uygulamada başka bir gidiş uzun süre devam ettirilemezdi, ettirilemiyor.
Cumhurbaşkanı "tarafsız" ama partili.
Olacak iş mi?Ya o ya olur, ya bu.İkisi birden olacak denirse böyle olur.
Ortaya yalan yanlış bir şey çıkar.
Türkiye gibi büyük bir devlet bu ve benzeri düzen dışı keyfî uygulama görüntülerinin ağırlığını uzun süre götüremez.
Çünkü, en azından tarih bırakmaz.
Türk Tarihi, adalet üzerinde yükselen bir yönetme anlayışının zirvesini temsil eder.
Genlerimizde bölünme ve kamplaşma da var.
O körüklenmişti.
Bu, yerini düzen arayışına bırakacak.
Kamplaşmayı körükleyenler kaybedecek.
Çünkü bu kaos yaratır; ölçü ve adalet arayışını unutturacak bir hipnoz yaratır.
Bizde olan budur..
Yavaş da olsa bu yoldan döneceğiz.
Biz de değişeceğiz.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.