KASİYERİN SUÇU NE? (MARKET POŞETLERİ)

Bugünlerde bir poşet tartışmasıdır sürüp gidiyor.

Türkiye'de terör, Ekonomik dar boğaz, Doğu Türkistan, Güney Azerbaycan, Kerkük, Musul, Karabağ, Türk Dünyası ve sair… Her şey bitti, kala kala poşet tartışmasına kaldık. Çünkü, vatandaş diğer önemli konuların önüne bu tartışmayı getirip dayadı. Madem öyle, ben de bu konuda öz fikirlerimi size aktarmış olayım.

Esasında bu da önemsiz bir mesele değil, ben önemsiyorum. Çevre kirliliğinin en önemli sebeplerinden birisi de hunharca kullanılan poşetlerin sağa sola pervasızca saçılması. İnsanların kendi evinde görmek istemeyeceği kötü manzarayı, bütün insanlara dışarıda seyrettirmesi. Türkiye'de dağ, taş, tepe, ova, sokak, cadde, mahalle her yerde poşet, ambalaj… Ve ciddi bir çevre kirliliği.

Poşetlerin 1 Ocak 2019 itibariyle marketlerde para karşılığı satışı ne kadar öncelikli meselelerden birisi olmasa da, önemsiz bir mesele olarak görülemez. Bunda hemfikiriz. Çünkü Türkiye'de, az evvel belirttiğim gibi ciddi bir çevre kirliliği var ve bu kirliliğin belki de %50'sinden fazlasını poşet, ambalaj artıkları oluşturuyor.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yöneten mevcut hükümetin aldığı bir çok kararın karşısında olan ben dahi, poşetlerin paralı olması konusunda hükümetin kararını destekliyorum. Zira soğan artıklarını fileleriyle beraber sağa sola atan bir çok esnafı devletin ilgili birimlerine defalarca şikâyet etmiş de bir kimseyim. Paralı poşet işi bir çözüm mü? Bence değil. Ama hiçbir şey mi? Değil. Bu da bir adım.

Belki bu vesile ile çevreye daha az poşet saçılır ve daha az kirlilik olur. Kesin çözüm mü? Elbette değil. Evvela insanların kafasında bir hassasiyet oluşturabilmek lazım. Bu ise, ancak eğitimle olabilecek bir şey. Muhtarından Cumhurbaşkanına kadar hemen hemen her yetki sahibinin her fırsatta dile getirmesi gereken bir mesele çevre kirliliği!..

Bazı videolar görüyoruz. Elin adamı, hatta bizim Anadolu tabiriyle "elin gâvuru" elinde bir çöp poşeti kamera kaydına giriyor ve "utanmıyor musunuz, ben sizin adınıza utandım" diyor, bizim yurdumuzda bizim çöplerimizi erinmeden tek tek topluyor. Halbukî, hele hele Türk Milliyetçisiyim diyen kimselerin yurdumuz topraklarının (her manada) temizliği noktasında daha hassasiyet sahibi olması gerekmez mi?

Maalesef bu konuda henüz sınıfı geçebilmiş değiliz. Yere tükürenimizden, sokağın ortasında burnunu sümkürenine kadar her çeşit tipi halâ aramızda eritebilmiş değiliz.

Poşet tartışmalarının yanı sıra bazı sosyal medya kullanıcılarında gördüğüm bir duyuru veya protesto yazısı var. Bu duyuruda özetle; "alışverişinizi yapın, getirip kasaya koyun, kasiyer bay/bayan arkadaş barkodları okuttuktan sonra sizden poşet parası talep ederse (ki 0,25 TL) aldığınız bütün ürünleri kasada bırakın ve çıkın" deniliyor.

Tepki kime? Hükümetin aldığı poşet konusundaki karara.

Peki kasiyerin konuyla ne alakası var? Hiç ama hiç alakası yok.

O muhtemelen ay sonunu zor getiren herhangi birimizin evladı, kardeşi, abisi, ablası, yeğeni…

Poşet konusunda hükümetin kararını doğru bulmayabilirsiniz, bu saygıyla karşılanacak bir şey.

Aşık Veysel bile "koyun kurt ile gezerdi, fikir başka başk olmasa" demiş. Fakat, hükümetin aldığı kararın faturasını ayın sonunu zar zor getiren kasiyer arkadaşa keserseniz iyi bir iş yapmış olmazsınız. Kasiyerin suçu ne? Tepkinin muhatabı kasiyer arkadaşlar değildir.

Evet, çevre kirliliğinden ciddi rahatsızlık duyan şahsıma göre; poşetlerin para karşılığı verilmesi kesin bir çözüm olmasa da bir başlangıç olması açısından iyi bir adım. Belki ilerleyen zamanda eskiden olduğu gibi fileye, hasır çantaya tekrar dönülür. Böylece doğaya zararı olan ve ciddi bir görüntü kirliliğine de sebep olan şu poşet, ambalaj işlerinden biraz olsun kurtuluruz.

Poşetlerin paralı oluşu konusunda ve kasiyer arkadaşların mağdur edilmemesi konusundaki yazımın doğru anlaşılmasını temenni ederim. Bizi araştıranlar, 3 Kasım 2002'den bu yana mevcutların (hükümetin) aldığı bir çok kararı şiddetle eleştirdiğimize ve karşısında olduğumuz bilgisine derhal ulaşırlar. "Türkiyeli değil, Türk'üz lan" dediğimiz için kolumuza giren hükümet yanlısı emniyet mensuplarını unutmadık.

Doğru tektir! Tek Tanrı'ya imân etmiş bir kimse, düşmanı "Tanrı tektir" dedi diye, "Tanrı"sından caymaz. Doğru kimin elinde ve dilinde olursa olsun desteklenmelidir. Bize de; Türk'ün yararına olacak her kararı desteklemek, Türk'ün aleyhine alınmış/alınacak her karara da karşı çıkmak düşer. Çevre kirliliği, Türk yurdunda olmaması gereken çirkin bir manzaradır. Çevre kirliliğini önlemeye yönelik her hamlenin yanında olmak bu yüzden elzemdir.

Daha temiz (her manada)bir Türkiye dileğiyle.

Tanrı, Türk'ü korusun.

Serhat KAHRAMAN / 10.12.2018

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

Biraz Bizi Örnek Al Macron!
MEMLEKETİN DURUMU

İlgili İletiler

 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin