Bende gökyüzüne şiirler yazıyordum
kuşlar ölmeden önce!
mezarı kayıp öyküler iyi bilir
gri değil, beyazdı bulutlar
ulu ozanlara ilham verirdi
göğün mavisi
hala dillerde türküydü
Karacaoğlan'ın, Elif'e sevisi
Ne korkunç bir şeydir, sevenin sevdikleri ile vuslatının ölüme bağlı olması!... "İkisini bir koyun mezara, benim yavrum korkar, korkar benim kuzum..." İşte böyle feryat etmiş annem. Doğru söylemiş! Evet korkar, hatta feryat eden annesi ve şehit babası da korkar.Seven için en korkunç şey değil midir ayrılık?Korku içerisinde dualar salınır gökyüzüne; "Rabbim beni sevdiklerime kavuştu...
Adımlar tutsaklığın, adımlar işkencenin habercisi. Tak tak tak tak tak! Haydar beyler anahtarını nezarethane parmaklıklarına vuruyor. Bu bir komut.Ayağa kalk! Mahkumların gözleri bağlı. Güç bela doğruluyorlar oturdukları yerden.Haydar beyler geriye dönerek tekrar vuruyor anahtarını demir parmaklıklara Tak tak tak tak tak! Bu ikinci komut. Çömel! Çömel – kalk, çömel – kalk...
ve ben her gece
evimin en fakir odasında
adı sanı unutulmuş şairler ile buluşuyorum
saltanata aldırmayan
mazluma saldırmayan şairler
kırık dökük mısraları toparlıyoruz
Dinleyin ey ahali, Erdoğan benim adım
Halim bugün çok yaman kalmadı tuzum tadım
Evvelde "Hocam" derdim, dostluk değilmiş kadim
Taşıdığım odunla yandırıldım efendim
Vallahi ben masumum kandırıldım efendim
yüz kuşak ötesine daldı gözlerim
anadan üryan bir deryada buldum düşlerimi
yıkandıkça zamanın ardına göçtü
ölüme hasret şiirlerim
kalem kırdım kelimelere
urganda can verdi ağıt içre sözlerim