Firdevs anne inanamıyordu söylenenlere, Saçmalıyorlardı işte! Hiç devlet gencecik evladına kıyar mı? "Her Bir Mayıs şafağında yüreğinizi bir titreme sarıyorsa insansınız demektir." Günler sonra Polat Köyünün dağ eteğinde buldular onu. Hava ayazdı, üstünde yeleği, montu yoktu. Hepsini atmıştı bir yana. - Anne ne yapıyorsun burada. Dedi oğlu Rıza. Etrafına baktı arar gözler...
Tam on dokuz yıl oldu, on dokuz yıl kardeşim
Yanlışsam yanlışsın de, sende otur bir düşün
Yumruğu vura vura yaralandı şu döşüm
Bağırıyorum amma feryadımı takmıyor
Anla işte kardeşim Devlet bize bakmıyor
"Doğru söyleyenin bir ayağı eşikte gerek" derler. Ozan Arif hep eşikte yaşadı. Ne kalabildi, ne gidebildi. Balgat kanadı MHP kongresi yapılamaz Gemerek mahkemesi kararın işleyişini durdurdu diyor. Diğer kanat Gemerek mahkemesine ne oluyor? Yürütmeyi kurultay yapılsın kararını veren mahkeme durdurabilir diyor. Ben mi? Ben çayımı demledim Ozan Arif dinliyorum. Ozan ise "Ülkü adlı bir güzel...
oy kurban olduğum
vur yüreğinin derinine
göğe yükselen feryadın
alnıma çalsın kömürün karasını
koyver gitsin kendini
dik durmasanda olur
yıkıl bugün
Aşk Anadolu'dan öğrenilir demiştim eski bir yazımda.
Hani demişler ya "Birleşirsen vuslat olur, ayrılırsan aşk olur" ve neredeyse bütün ayrılıkların altında yoksulluk yatar.
Yoksullukla yoğrulmuştur Anadolu, çoğu zaman ayrılığı kaderi bilmiştir, aşkın ta kendisidir benim toprağım.
Anadolu kokan bir ayrılık hikayesidir "Sultan'a Mektup" şiiri. Ankara'ya bile gitmişti yarenim iş bulma umuduyla…
Olmadı Sultan'ı verdiler başkasına…
SULTAN'A MEKTUP
hiç ağıt düştü mü senin saçlarına
anamın aklarına özenen
su döktün mü dönmeyeceğini bildiğin yolcunun ardından
veya kan damlattı mı şiirlerin
suali dilsiz, cevabı kör süngülerin ucunda