‘’KIRIM TATAR MİLLİ MECLİSİ’’ SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ MÜDÜR?
''Kırım Tatar Milli Meclisi, Kırım Tatar halkının doğrudan ve demokratik seçimlerle oluşturduğu 'Kırım Tatar Milli Kurultayı' tarafından seçilmiş, Kırım Tatar halkının en yüksek temsil ve karar organıdır.''
26 Kasım 1917 de Bahçesaray'da toplanan ilk Kurultay sonrasında kurulan, Milli Meclis'in başkanlığını Şehit Numan Çelebi Cihan yapmıştır. Milli Meclis, Kırım'ın Sovyetler Birliğince işgal edilmesiyle kapatılmıştır.
18 Mayıs 1944 gecesi Stalin'in emri ile Kırım'dan Sürgün edilen ve 'Soykırıma' tabi tutulan yüz binlerce Kırım Tatarı, 23-27 Temmuz 1987 yılında Moskova'da Kızıl Meydan'da yaptıkları tarihi protestoların sonucunda büyük mücadelelerle, hayatları pahasına vatanlarına dönmeye başladılar.
Çadırlarda yaşamayı göze alarak vatan toprağına dönen Kırım Tatarlarının ilk işi, 26 Haziran 1991 tarihinde Akmescit'te 2. Kırım Tatar Milli Kurultayı'nı toplamak oldu. Kurultay kararı uyarınca Kırım Tatar Milli Meclisi yeniden kurularak Kırım Tatarlarının varlık mücadelesinin sembolü olarak çalışmaya başladı. Meclis Başkanı olarak yine hayatını Kırım Türklüğü davasına adamış bir mücadele adamı seçildi; Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu…
Kurulduğu günden bu yana mücadelesini demokratik hukuk düzeni içinde yürüten, tek bir şiddet eyleminde bile adı geçmeyen, Kırım Tatar Milli Meclisi, bugün yeniden Rus işgali yaşayan Kırım'ın en önemli mücadele merkezidir.
Anacak ne yazık ki Milli Meclis, sözde Kırım savcısı Natalya Poklonskaya'nın Kırım Tatar Milli Meclisi'nin 'aşırıcı (radikal) örgüt' kabul edilmesi ve faaliyetlerinin yasaklanması talebi ile sözde bir davaya muhatap oluyor. Ve Rusya Federasyonu Adalet Bakanlığı bu davanın sonuçlanmasını bile beklemeden 18 Nisan tarihinde, resmi internet sitesinde; Aşırıcı (radikal) faaliyetler gerçekleştirmesi nedeniyle faaliyetleri askıya alınan dini ve sivil toplum kuruluşları listesine "Kırım Tatar Milli Meclisi" ni de sivil toplum kuruluşu olarak ekleyiveriyor…
"Aşırıcı (radikal) Faaliyetlere Karşı Mücadele İlgili" Federal Kanununun 9. ve 10. maddelerine atıfta bulunan belgeye göre "Hakları askıya alınan 'SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜNÜN' devlet veya belediye tarafından sağlanan hakları iptal ediliyor, toplu iletişim araçlarını kullanması, toplu etkinlik düzenlemesi, banka mevduatları kullanması ve herhangi bir faaliyette bulunması yasaklanıyor. Kuruluşun herhangi bir yolla propagandasının yapılması da yasak..."
Kırım Tatarlarının 'ÖZYÖNETİM' merkezi olan Kırım Tatar Milli Meclisi bu resmi açıklamayla "Sivil Toplum Kuruluşu" gibi gösterilmeye çalışılarak, Tatarlar siyasi temsilden mahrum hale getiriliyor.
Bu yaşanan süreç bize gösteriyor ki kendi Milli Meclislerinden yoksun Kırım Tatarları için işgal edilmiş Kırım'da haklarını koruyabilmek artık eskisinden daha zor olacak.
İnsan kaçırma, faili meçhul cinayetler, toplu arama ve gözaltına alma olayları, farklı görüşe sahip kişilere karşı takibat, bağımsız Kırım Tatar basın araçlarının yasaklanması, sivil toplumun liderleri ve aktivistlerinin sürgün edilmesi, onların Kırım'da ikamet etmelerinin yasaklanması gibi hukuk dışı olaylara, gün geçtikçe yeni baskılar da ekleniyor.
Ukrayna Parlamentosu Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov'un Kırım'a girişleri yasak. Bunun dışında Kırım Tatar Milli Meclisi'nin binlerce üyesi ve aile mensupları da takibata uğruyor ve pek çoğunun işgal edilen yarımadaya girişine izin verilmiyor.
İşgal edilen topraklarını geri isteyen Kırım Tatarlarına 'Dağların tepelerinde boş yerler var gidin oralara yerleşin!'' cevabı veren işgalci Rus yönetiminin Kırım'daki politikalarının Stalin dönemini aratmayacağı artık aşikâr.
Öyle ki, Kırım Tatar Milli Kurultayı Merkez Seçim Komitesi Başkanı Zair Smedlâyev, Tatar gençlerin spor karşılaşmasına elinde Kırım bayrağı olduğu için alınmıyor.
Kırım Tatarlarının gün geçtikçe ağırlaşan şartlara rağmen, vatanlarında verdikleri yaşam mücadelesi insanlığa örnek olacak bir mücadele. Masum canların üzerine bir hayat kurmayı kendisine yakıştıramayan Kırım Türkleri, demokratik ve etik tüm yolları deneyerek Kırım'ın hukuk dışı işgalini durdurmaya çalışıyorlar.
Meclisin faaliyetlerinin durdurulması üzerine, Ukrayna Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maryana Betsa, "Kırım Tatar Milli Meclisi faaliyetlerinin askıya alınması, Kırım'ın köklü halkına karşı Stalin baskılarının devamıdır. İnsan haklarının ağır şekilde ihlalidir.'' diyerek yaşanan süreci özetliyor.
Tüm bu gelişmelere bir de Rusya tarafından işgal edilen Kırım'da Rusya Silahlı Kuvvetlerinin füze atışları ve kıyı hedeflerine açılan topçu ateşi koordinasyonuna yönelik yeni bir tatbikat yaptığını eklemek gerekir.
Kırım Tatar Milli Meclisi'ni ''aşırıcı (radikal) örgüt'' olarak kabul ederek dünya kamuoyuna lanse etmeye çalışan Rusya, tüm dünyada oluşan terör karşıtı havadan yararlanarak Kırım Tatarlarını ''terörist'' kategorisine sokmayı böylece uygulayacağı askeri yöntemleri makul göstermeyi hedefliyor. Ancak tüm vatana dönüş ve yerleşme mücadeleleri boyunca barışçı yöntemlerin dışına çıkmayarak dünyanın hayranlığını kazanmış Kırım Tatarları elbette ki böyle bir oyunun parçası olmayacaklardır.
Kırım Türklüğünün sürgün sonrası kazanılmış en önemli hakkı olan ''Milli Meclis'' in korunması da artık yalnızca Kırım Tatarlarının değil, tüm Türk Dünyasının 'Namus' meselesidir…
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.