​FİNANS PİYASALARININ REFERANDUM SONUCUNA TEPKİSİ NE OLUR?


Bugünlerde aralarında çok değerli ekonomistlerin de katkı sağladığı bir tartışma yaşanıyor: "Piyasalar, referandumda hangi kararı satın alacak evet mi, hayır mı?"

Atilla Yesilada, Hasan Basri Akşener gibi düşünenler piyasaların evet kararı çıkmasıyla birlikte kısa bir süre ralli yapacağı görüşündeler. Evet çıkmasını finans kesimi özellikle istikrar algısı olarak satın alıyor diyorlar.

Arda Tunca gibi düşünenler boş verin finans piyasalarını reel sektör resesyondan başını kaldıramıyor diyor ve ekliyor Türkiye, ekonominin funtemantellerini inkar ediyor.

Yukarıda kısmen görüşlerini paylaştığım değerli dostlarıma katılıyorum. Farklı perspektiflerden mümkün senaryoları arz ediyorlar. Fakat bendeniz daha farklı bir analiz yapmak istiyorum:

Malumunuz finans piyasaları heterojen oyuncu grubunun olduğu herkesin parasını riske ederek pozisyon aldığı, temennilerle değil realiteyle para kazanılan veya kaybedilen bir alan. Hatalı kararınızın kısa vadede hemen belki bir kaç saat içinde yüzünüze çarpılacağı bir yer. Dolayısıyla bu oyuncular rasyoneldir, objektiftir, hedef / kâr odaklıdır.

Şimdi referandumla ilgili çok temel bir analiz yapalım:

Öncelikle Hayır kararı çıkarsa 15 Nisan'la 17 Nisan arasında iktisadi açıdan hiçbir değişiklik olmaz, yönetim ve karar alıcılar değişmiş değiller. Hayır kararı çıkarsa iktidara alternatif doğar, siyasi muhalefet güçlenir ve benzeri uzun vadeli temenni cümlelerini piyasalar satın almazlar.

Evet veya Hayır çıkmasının fiili duruma bir etkisi var mı?
Evet veya Hayır çıksa iktisadi kararlara ne etkisi olabilir?
Mesela yabancılar, evet çıkarsa Türkiye'de yatırım kararı alırlar mı?
Evet çıkarsa borsaya kote şirketler satış rekorları mı kıracaklar?

Yukarıdaki soruların hepsine objektif bir analist olumsuz cevap bildirecektir.

Peki 16 Nisan referandumunda evet çıkmasının Türkiye'de oynayan bir finans piyasası oyuncusu için anlamı nedir?

Diktatöryal yönetimin anayasal olarak kabul edildiği bir ülkeye batılı büyük kurumsal oyuncular girmezler. Özellikle Avrupalılar...

Geriye oyuncu olarak kumarbaz ve risk iştahı yüksek ama buna mukabil yüksek getiri (faiz) arzulayan zevat diyelim.

Zaten zor bulunan finansman iyice zor bulunur hale gelir. Bir şey kıtlaşırsa maliyeti yükselir, paranın maliyeti faizdir, reel faizler enflasyonla birlikte kademeli olarak yükselecek demektir.

Hem para hem sermaye piyasalarında işlem hacmi şiddetli bir daralma yönüne gider. Hükümetin sermaye hareketlerine engel olabileceği bir noktaya doğru savrulma tehlikesi vardır. Zira Merkez Bankası dahil hiç bir kamu idaresi krizi yönetebilecek veya ılımlaştırabilecek yönetim becerisi göstermiyorlar. (Mesela bugün TCMB'nin 2016 ödemeler dengesi raporunu okudum, keşke okumaz olaydım.... )

Dış konjonktürün de Türkiye'nin hayrına çalışmadığını, güney sınırımızın az ötesinde Tomahawk füzelerinin uçuştuğunu da düşünürsek. Böylesi bir ülkede finans piyasası oyuncusu olursanız ne yaparsınız?

1) Kısa vadeye dönersiniz
2) Yüksek risk primi (reel faiz) istersiniz
3) Olgunlaşmış assetlerinizi (kârına zararına bakmadan) realize eder ve sakin limanlara doğru gidersiniz.

Merkez bankasından veya büyük kurumsal bankalardan tanıdıkları olanlar varsa sorsunlar bakalım FON çıkışları ne alemde bu aralar.

Halil Ibrahim Bayrakçı

×
Yayınımıza abone olun

Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.

BIR TORPİL HİKAYESİ
Neden
 

 Galeri

 Blog Takvimi

Lütfen takvim görünümü hazırlanırken bekleyin