Yemyeşil yaprakların bir bir kurumaya yüz tuttuğu bir sonbahar akşamında yazmaya başladım seni. İlk başlarda birkaç satırla anlatabiliyordum. Sonrasında dörtlüklere sığdırmaya çalıştım seni. Yetmedi tabii. Sayfalar doldu taştı seni yazarken. Bu kaçıncı mektup oldu sayamadım. Kaç kutu mürekkep bitirdim bilmiyorum. Sana verdiğim o defterler var ya, çocukluğum saklıydı onlarda. Çöpe a...
Eski defterlerin eski sayfalarında buldum kendimi bu gece. Sararmış defter yaprakları arasından keşkelerim döküldü ayak uçlarıma birer ikişer. Çocukluğum, nadir de olsa gülümsemelerim canlandı gözlerimde. Pişmanlıklarımın, keşkelerimin arasında sürüklene sürüklene büyüdüm. Eski sayfalarda kaldı çocukluğum. Fakat bu büyümenin sonucu olgunluk değil YORGUNLUK... Tozpembe yaşamadım diye siya...
Takvimlerden yılları indirmek mümkün olsa,
Yine coşkun sel gibi köpürür taşar mıydın?
Hasretin acısını dindirmek mümkün olsa,
Seneler sonra gelen vuslata şaşar mıydın?
Telif Hakkı
© Mustafa Erkenekli @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Sahip ol gönlüne, ele uymasın,
Âleme küsünce konuş benimle.
Beni sevdiğini kimse duymasın,
Sesini kısınca konuş benimle.
Önce hesaplaşma sonra helalleşme. Hesaplaşma olmadan helallik istemenin hiçbir mantığı yok. Olsa olsa bu sadece dostlar helâlleşmede görsün demek olur. Ne oldu da helalleşme istediniz? Sizin bize yaptıklarınızın gün gelip size yapılmasından mı korktunuz yoksa? Korkmayın ülkücüler sizin gibi olmaz olamaz. Bi dünyada kimse yaptığı ile göçmez inanın. Yaptığınız her şey bum...
kendi derinliğine yürürkeneskiyen dudağındakesilmiş hesaplar dururdizlerin bağı çözülür ansızınkime varırsa varsıngöz bebeğinuzaktaki umut artıkküçük bir karartı adım sürgün olur bütün türkülerkadının duası böler geceyibitmeyen rüyası adamınkenar süsü yıldızlarve uçurumlarsancısı sonradan duyulurkopan gönül bağınınhayli zamanunutmuştur gelmeyi zatenserin uykular nasıl oldu anlamadımgit...
Kırk yıllık program, kırk yıllık plan,
Türkler'e hançerin saplıyor çaşıt.
Maziyi yıkıyor, atiyi çalan,
Sevinçten dört köşe zıplıyor çaşıt.
Zaman tatlı düşleri uçurumdan atınca
Aklımda zehir gibi kalır gider seneler.
Bakındığım boşluğu fırtınalar yutunca
Başımdaki semayı alır gider seneler.