Tortusu temizlenir, boşalırdı kuyular
Suların avuç avuç durulduğu zamanlar.
Nehirler başka akar, nazlanırdı kıyılar
Yosunların taşlara sarıldığı zamanlar.
Telif Hakkı
© Nazmi Sancar Yıldırım
Güleriz dalların arasında
ama olamayız ilkbahar
çıtlık ağacına sor
saçaklarından düşen çocukluğum
toy sevinçler sağıyor
Bir gün ormanda nasıl olmuşsa bir bozkurt düşmüş yaralı inliyor. O sırada kaplumbağanın biri yanına gelmiş;"Ne oldu bozkurt kardeş niçin inliyorsun?" demiş . Bozkurt "Yaralandım da" cevabını verince. Bay kaplumbağa ne dese beğenirsiniz "vah vah çok üzüldüm geçmiş olsun. Acaba kimin marifeti yoksa sabahleyin bizim çocuklar avlanmaya çıkmışlardı sakın onlar yapmış olmasın söyle bana cezala...
Bazı nesneler, eşyalar vardır. Özellikle fotoğraflar, hani geçmişi, insana çocukluğunu hatırlatır ya. Benimde geçenlerde aklıma tütün kolonyası geldi. "Aklına başka bir şey gelemedi mi gele gele bu mu geldi?" demeyin. "İnsanlık hali işte", gittim bir tütün kolonyası aldım. Öyle her yerde de bulunmuyor meret, mesela koskoca kozmetikçilerde bile bulamadım. Limon kolonyası veya traş k...
Eski zamanların birinde bir adam hayatın anlamının ne olduğuna takmış kafayı...Bulduğu hiçbir yanıt ona yeterli gelmemiş ve başkalarına sormaya karar vermiş.. Ama aldığı yanıtlar da ona yetmemiş. Fakat mutlaka bir yanıtı olmalı diyormuş.. Ve dolaşıp herkese bunu sormaya karar vermiş.. Köy, kasaba, ülke dolaşmış, bu arada zaman da durmuyor tabii ki ...Tam umudunu yitirmişken bir köyde kon...
Gittin; Şimdi bir koca boşluk arkanda... Daha gidilecek sahiller, fethedilecek kaleler, keşfedilecek körfezler vardı halbuki... Bilinmeyen bir ülkenin, hiç tanınmamış bir şehrinin saçma sapan bir çıkmaz sokağı kadar ıssızım şimdi. Sokakta top oynuyor kıvırbaşlı, sarı saçlı çocuklar. Her birinin gözlerinde, gözlerinin muzip gülümsemesi... ve en az seninkiler kadar sevimli elleri... Hızla...
NE GÜNLERDİ Ne güzel geleneklerimiz vardı. Simitçi eskici yoğurtçu bağırırdı sokak sokak. Çocuktuk. Dışarıdan gelen ses ne diyor diye anlamaya çabalarken anam nasıl anlarsa anlar " hah işte eskici " geldi diye koşardı doğal olarak ben de peşinden… Bir de pazarcılar gelirdi köye. Öyle para geçmezdi sanki. Bir kilo buğday götürürdük bir kilo portakal veya elma alırdık. Ne günlerdi o günler...
GERÇEK ÜLKÜDAŞLIK"Bir gün sormuşlar ermişlerden birine: "Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?" Bakın göstereyim demiş, ermiş. Önce sevgiyi dilden gönlüne indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıkl...
Telif Hakkı
© Nazmi Sancar Yıldırım