Suriye Türkmen Dağı´nda yaşayan Bayırbucak Türkmenleri
Suriye Türkleri ya da Suriye Türkmenleri, Suriye´de yaşayan Türk azınlıktır. Suriye Türkleri, Selçuklu Sultanı Alparslan´ın Malazgirt Savaşı´ndan önce belirli oranlarda Rakka ve Halep bölgesine yerleşmeye başlayan ardından Anadolu´nun fethiyle bölgeye genel anlamda yerleşmeye başlayan Haçlı Seferlerine karşı önemle yerleştirilmiş Oğuz boylarıdır. Oğuz boyları akıncıları Suriye'de 7. yüzyıldan itibaren görünmeye başlamış, 10.ve 11. yüzyıllarda bu bölgeye yoğun göçler gerçekleşmiştir. Tolunoğulları ile başlayan Türklerin yerleşimi 11. yüzyılda Selçukluların bölgeye gelmesi ile devam etti. 1078 yılında Suriye Selçuklu Devleti kuruldu. Suriye'deki Türk boyları, 1096 yılında Haçlı seferleri başladığında Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek Haçlılara karşı bölgeyi savundular.
1243 yılında Kösedağ Savaşı'nda Moğollara yenilen Türk boyları da Halep bölgesine yerleştiler. 1260'tan itibaren Suriye'ye idari ve askeri gücü Türkler'den oluşan Memluk Devleti hakim oldu. Yavuz Sultan Selim, 1516 yılında Mercidabık'ta Memluklular'ı yenmesi ile Suriye topraklarında Osmanlı yönetimi başladı. Bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kaldı. Suriyeli Türkmenler Osmanlı kayıtlarında "Halep Türkmenleri" ve Lazkiye Bayır-Bucak Türkmenleri olarak yer aldı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun 400 yıl boyunca adaletle hükmettiği Suriye topraklarında günümüzde 3 milyonu aşkın Müslüman Türkmen yaşıyor. Suriye yönetiminin asilimilasyon politikası ile karşı karşıya bulunan Müslüman Türkmenler, tüm olumsuzluklara rağmen milli benliklerini korumaya ve 'Türkmenlük'lerini unutmamaya çalışıyorlar. Tek dayandıkları güç ise, uluslararası alanda yıllardır Suriye Türkmenleri'ne desteğini esirgemeyen Türkiye Cumhuriyeti ve Türkmenistan.
Selçukluların izinde
İslam tarihçilerine göre, Türk (Oğuz) boylarının (bunlara Türkmenler deniyordu) Ortadoğu'ya gelişi, 7. ve 8. yüzyıllarda, Emevi ve Abbasi ordularında paralı asker olarak yer almalarıyla olmuştu. Asıl Türkmen akını, 1055'te Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey'in, Bağdat'ı Büveyhoğullarından almasından itibaren oldu. Selçuklular, 1079'a kadar, bir yandan yerel beylerin ve Fatımilerin elindeki Suriye ve Filistin'e, bir yandan Bizans ülkesi olan Anadolu'ya doğru yayıldı. Onlarla birlikte veya onların açtığı yollardan gelen Türkmen boyları da bu bölgelere yerleşti. Suriye'deki Türkmen yerleşimleri Halep, Lazkiye, Trablus, Hama, Humus ve Şam bölgeleriydi. Bu göçmenlerin sayısının 14 bin civarında olduğunu tahmin edenler var. Ama bu konuda güvenilir araştırmalar yok.
1157 yılında Büyük Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından sonra Anadolu'da Rum Selçuklu Devleti kurulurken, Suriye ve Irak'ta da pek çok Türkmen beyliği kurulmuştu. 1243 yılında, Rum Selçuklu Devleti'nin Baycu Noyan komutasındaki Moğol ordularına Kösedağ'da yenilmesi üzerine, Kayseri ve Sivas Türkmenleri Suriye'ye (ve Irak'a) sığındı.
Suriye Lazkiye Bayır Bucak Türkmenlerinin Mevcut Durumlari yaklasik bin yildan beri kuzey suriyeye yerlesen turkmenlerin torunlari olan Bayir Bucak turkmenleri, ozellikle hatay´a komsu topraklarda, lazkiye´de ve cevresinde yasarlar. Suriye Lazkiye Türkmenlerine Bayır Bucak Türkmenleri demektir. Resmi rakamlara göre Suriye´nin nüfusu yaklaşık 23 milyondur. Buradaki Türkmen sayısı hakkında farklı rakamlar öne sürülse de Suriye´de Türkçe konuşan Türkmen sayısının yaklaşık olarak bir buçuk milyon olduğu kabul edilmektedir. Bunun yanında Türkçeyi unutmuş Türkmenler ile birlikte bu sayı 3 – 3.5 milyona kadar çıkmaktadır, ayrica halep, hama, humus, tartus, sam ve kuneytra´ya dagilmis ulke genelindeki bir turk nufusunun oldugu soylenmektedir. Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya Culap Türkmeni,Lazkiye Türkmenlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir. Ülkenin diğer toplulukları tarafından "Türkmenler" olarak adlandırılmaktadır.
Yıllardır suregelen baas diktasi altınde en temel insani haklarindan mahrum yasamakta olan Suriye Türkmenleri,Türkçe öğrenmesini bırakın konuşması engellenmekte, Türkiye´ye yakın arazileri ellerinden alınarak Nusayri Araplarına dagitilmakta, cogunlugu ormancilik ve balikcilikla ugrasan nufusa buyuk guclukler cikartilmakta, arap adlari almaya zorlanmaktadir, koylerinin hemen hemen hepsinin turkce olan isimleri degistirilmistir. asimilasyon veya turkiyeye goc ikilemi altinda kalan Suriye Türkmenleri, son yetmis yilda kitleler halinde turkiye´ye, ozellikle antakya, reyhanli, kirikhan bolgelerine göçmüşler.
Bayır Bucak Türkmenleri Hatay´ın Yayladağı ilçesi dahil olmak üzere Lazkiye´ye kadar uzanan bölgede yaşamaktadırlar.
Yayladağı ile Lazkiye arasında olan bölgelerde 36 köy 2 nahiye olarak Türk köyleri bulunmaktadır. Türkmenlerin yerleşim yerleri genellikle köy olduğu için halk çiftçilik, elma üretimi ve tarımla uğraşmaktadır. Suriye Türkmenlerinin tamamı Sünni Müslüman´dır. Konuştukları diller ise Arapça ve Türkçedir. Kullandıkları Türkçe, Türkiye Türkçesine çok yakındır. Suriye Türkmenleri, şiveleri ve edebiyatları bakımından Türkiye´nin bir uzantısı gibidirler. Suriye´de konuşulan ağız da, Hatay bölgesinde konuşulan Türkmen ağızlarının bir devamı niteliğindedir. Hama ve Humus Türkmenlerinin şivesi Osmanlı Türkçesine diline daha yakındır. Türkler Suriye´de azınlık olarak kabul edilmemekte ve kayıtlarda Arap Müslüman olarak geçmektedirler. Halk arasında ise Türkmenler olarak adlandırılmaktadırlar. Bayır Bucak Türkmenleri kimliklerinin bilincinde olmakla beraber yaşadıkları çevre ile kaynaşarak biraz olsun erimişlerdir. Ama kendilerini Türkmen olarak tanımlamaya devam etmektedirler.
Savaşın başladığı günden itibaren yalnız bırakılan Suriye Türkmen köyleri önce rejim'in tehdidiyle karşı karşıya kaldı.Rusya ve Hizbullah ile birlikte Türkmen Dağı'na saldıran rejim güçleri bölgenin kontrolünü büyük ölçüde ele geçirdi. IŞİD'e karşı operasyon başlatacağını duyuran Rusya ise ilk günden itibaren Esad'a karşı savaşan muhalifleri hedef aldı. Bölgeyi havadan bombalayan Rus uçakları, böylece rejim askerlerinin geçişini kontrol altına aldı.5 yıldan bu yana iç savaşın devam ettiği Suriye´de Esed güçleri Türkmenlere saldırmaya başladı. Suriye´nin iç karışıklığından kaçmayı başaramayan Türkmenlere hem Esed güçleri hemde Rusya saldırıyor. Türkmen dağı bölgesinde yaşayan Türkmenler oldukça zor durumdalar.
Türkmen Dağı´nın büyük kısmının rejimin eline geçmesiyle birlikte bölgede yaşayan sivilleri katliam korkusu sardı. Yaşadıkları köy ve kasabaları boşaltan 20 bini aşkın kişi, Türkiye sınırına akın etti. Şimdi Suriye Bayır Bucak Türkmenleri Türkiye desteği ve kendi imkanlarıyla ellerinde kalan toprakları savunmaya çalışıyor.Hatay´ın güneyindeki Bayır Bucak bölgesine 4 koldan saldıran rejim güçleri, köyleri bombalamaya devam ediyor. Ancak buralarda Türkmen birliklerin direnişi sürüyor. Esad Ordusunun, çatışmaların devam ettiği Kızıldağ´ın tepesine zırhlı araçlar çıkartmaya çalıştığı öğrenildi. Türkiye´ye 5 kilometre mesafedeki Kızıldağ, bölgedeki en yüksek dağ olması nedeniyle stratejik önem taşıyor. bölgenin en doğu ucu olan Yamadı´ya kadar atış üstünlüğü sağlıyor. Rejim güçleri bu tepeyi tam olarak ele geçirirse Kızıldağ´dan Yamadı´ya kadar on Türkmen köyünü topçu atışıyla vurabilir.
Tarihte Suriye Bayır-Bucak Türkmenleri.
Suriye Ortadoğu'da pek çok din, mezhep, ırk ve dilin bir arada yaşadığı demografik yapıya sahip bir ülke. Bugünkü Türkiye-Suriye ilişkilerine ve Suriye'de yaşayan Türkmen azınlığın sorunlarına geçmeden önce Suriye'nin tarihini ve Türkmenlerin Suriye topraklarına ilk adım atışını incelemekte yarar var.
Fransa ile Ankara arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Antlaşmasına göre Suriye sınırı çizilmiş, Hatay gibi Bayır Bucak bölgeleri Suriye tarafında kalmıştı.
1939 yılında Hatay'ın anavatana katılması sırasında Bayır Bucak bölgesi Suriye'de kaldı. Suriye Türkleri ya da Suriye Türkmenleri, Suriye'de yaşayan Türk azınlıktır. Günümüzde ağırlıklı olarak Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadırlar. Şam bölgesinde yaşayanlara Şam Türkmeni denirken, Halep ve Rakka bölgesindekilere Halep veya Culap Türkmeni, Lazkiye Türkmenlerine Bayır-Bucak Türkmeni denmektedir. Suriye yönetimi tarafından azınlık olarak kabul edilmezler ve gündelik hayatta Türkmen olarak anılsalar da kayıtlarda "Müslüman" olarak geçmektedirler.[8]Nüfus sayımlarında milliyetleri ile sayılmadıklarından sayıları hakkında kesin bilgi yoktur. Çeşitli kaynaklarda 200.000 ilâ 3.500.000 arasında farklı tahminler verilmektedir. 10.ve 11. yüzyıllarda bu bölgeye yoğun Türk göçlerin gerçekleştiği Suriye'nin yönetimi, 1516'dan sonra Osmanlı Devleti'ne geçmiş ve bölge 1918 yılına kadar kesintisiz olarak 402 yıl boyunca Türklerin hakimiyeti altında kalmıştır. Bu dönemde Suriye'de Türkmen yerleşimi artarak devam etmiş ve bölgede önemli bir Türk nüfusu oluşmuştur. Konuştukları diller Arapça ve Türkiye Türkçesine çok yakın bir Türkçe'dir. Anadolu'daki uzantıları olan Türk boyları arasında inanç, gelenek ve folklorik pratikler bakımından çok önemli benzerlikler bulunmaktadır.
Günümüz Suriyesi'nde Arap sosyalizmi asimilasyon programları çerçevesinde, dil öğrenimlerini engellemiş, köylerinin isimlerini değiştirmiştir. Dillerini unutmuş olan Türkmenler kimliklerinin bilincinde olmakla birlikte yaşadıkları bölgenin dili, kültürü ile bütünleşmiştir. Küçük gruplar halinde yaşayanlar önemli ölçüde Araplaşmış; ancak büyük gruplar halinde yaşayan Türkmenler, milli benliklerini korumuşlardır. Türkmen kimliğinin ve haklarının korunmasını talep eden Türkmenler, Suriye İç Savaşı'nda muhalif hareketlerin içinde yer almaktadır.. Türkiye ile Fransa arasında 20 Ekim 1921 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşması'nın 7. maddesi ile Suriye Türkmenleri konusunda Türkiye'ye garantörlük verildi. 20 Kasım 1922 tarihinde başlayan Lozan Konferansı'nda Suriye sınırı neredeyse hiç konu edilmeden kabul edildi.
31 Ocak 1923 tarihinde Suriye ile sınırlar belirlenirken, Ekim 1921 tarihindeki Türk Fransız anlaşması temel esas olarak alınmıştı. Türkiye topraklarında kalmak isteyen köylerin isyanı olduysa da amaçlarına ulaşamadılar. Suriye Türkmen silahlı milislerin Türkiye sınırına yakın bölgelerde Fransız manda idaresine yönelik baş kaldırıları 1924 yılına kadar sürmüştür. Fransız mandası altında oldukları dönemde nüfusları 600 binden fazla olan Türkmenlerin liderliğini Bekmişlilerin Hacı Ali aşiretinden olan Kel Muhammed MUSTAFA PAŞA yürütüyordu. Onun ardından Türkmenlerin lideri Kel Muhammed"in oğlu Hacı Nahsen Ağa oldu.
1936 yılında Fransa'nın bölgedeki hâkimiyetinin zayıflaması ile birlikte baskılara maruz kalmaya başladı. 1936-1939'da sancağın Hatay adıyla Türkiye'ye katılması sürecinde Suriye sınırları içerisinde kalan Türkmenlere ilişkin hiçbir görüşme ya da anlaşma yapılmamış olması, Suriye Türkmenlerinin hukuki durumunu belirsizleştirdi. Bu belirsizlik Suriye yönetimlerinin Türkmenlere karşı baskı ve asimilasyon politikası uygulamasına neden oldu.
1946 v e 1972 anayasalarına göre Suriye Arap vatandaşı olarak kabul edilen Türkmenlere kimlikleri ile yaşama hakkı tanınmadı. Türkçe gazete yayımlama imkanı ortadan kalktı; hatta Türkçe konuşmak bile yasaklandı. 1958'de yapılan toprak reformu ile Türkmenlere ait birçok tarla, bağ ve bahçe kamulaştırıldı. Bu ve benzeri uygulamalar yüzünden 1950'ler boyunca Halep'ten Türk asıllı aileler, Türkiye'ye kaçmaya devam ettiler.
1963'te yaşanan darbeden sonra bakılar artarak devam etti. Türkmenler herhangi bir sivil ya da yasal örgütlenme oluşturamadı. Hafız Esad rejimi "Tek Suriyeli Kimliği" politikası çerçevesinde, Türkmenleri asimile ederek "Araplaştırma" politikası izledi.
Suriye Türkmenleri ekonomik olarak genelde alt-orta sınıfta yer almaktadır. Geçimlerini genellikle tarım ve ayakkabı sanayisi ile sağladıkları görülmektedir. Lazkiye ve Tartus Türkmenleri narenciye ve ormancılıkla meşgul olurken Hama ve Humus Türkmenleri hayvancılık ve tarımla uğraşmaktadırlar. Şam'da yaşayan Türkmenler memurluk ve serbest meslek, Rakka ve Dera'da ise tarım başlıca gelir kaynağıdır. Fransız mandası döneminde başlayan ve sonrasında da devam eden politikalar sonucu Türkmenler önemli oranda asimile olmuştur.
Arap Baharı'nın ve Büyük Ortadoğu Projesi'nin önemli bir halkası olan Suriye'de ortaya çıkan gelişmelerin düşündürdüğü husus Beşar Esad sonrası dönemin nasıl şekilleneceğidir. Suriye'de meydana gelen olayları, Araplar kenardan sessizce ve asla müdahil olmadan seyretmektedirler. Suriye iç savaşında meydana gelen en yoğun çatışmalar Türkmenlerin yoğunluklu olarak yaşadıkları yerleşim birimlerinde meydana gelmektedir. Bu bağlamda özellikle Hama-Humus, Lazkiye ve Halep bölgesinde Binlerce Türkmen hayatını kaybetmiş ve on binlercesi de başta Türkiye olmak üzere diğer komşu ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. Suriye'de yaşamaya devam edenler ise sürekli olarak hayati tehlikelere maruz kalmaktadırlar. Bir Suriyeli yetkiliden tarafımızca alınan bilgilere göre Türkmenlerin büyük bir bölümü kendilerini savunmak amacıyla muhalif guruplar safında yer alarak Halep'te 16, Lazkiye'de 7 ve Humus'ta ise 3 taburluk bir kuvvet oluşturmuşlardır. Ancak ne yazık ki Türkmenler doğru dürüst bir yardım ve destek alamadıklarından seslerini dünyaya duyuramamaktadırlar.
Esad sonrası yeniden şekillenecek Suriye'de Türkmen varlığının geleceğine yönelik alınacak kararlar ve atılacak adımlar büyük önem arz etmektedir. Suriye yeniden yapılandırılırken, gerek Türkiye ve gerekse de diğer komşu ülkelere sığınmış Türkmenler, kurucu unsur olarak yeni oluşum içerisinde yerlerini mutlaka almalıdırlar. Zira, Suriye'nin yeniden yapılandırma çalışmalarında Türkmenlerin, kurucu unsur olarak temsil edilmeleri, gelecekleri için çok büyük önem taşımaktadır. Bunun için de Ankara, bin yıldan beri bu topraklarda yaşayan Suriye Türkmenlerinin sorunlarıyla yakından ilgilenmelidir. Suriye Türkmenleri de kendi rahatları ve devamlılıkları için Türkiye'nin yardımlarına çok ihtiyaçları vardır.
Esad sonrası Suriye'de; bölgede yaşayan Türkmen varlığının geleceği göz önüne alınarak Türkmenlerin yoğunluklu olarak yaşadıkları yerleşim yerlerine Türk - Türkmen kültürünü oluşturacak ve yaşatacak kültür merkezleri inşa edilmeli, Türkmen gençlerinin Türkiye'deki okullarda eğitim görebilmelerine imkân sağlanmalı ve hatta Suriye'de Türkçe eğitim yapabilmelerinin önü açılmalıdır. Kültürel faaliyetlere önem verilerek sivil toplum örgütleri kurulmalıdır. Ayrıca Türkmenlere ait gerek yazılı basın, gerekse görsel basın kurulması ile ilgili altyapının oluşturulması gereklidir. Zira bir insan topluluğunu millet yapan en önemli unsur dildir.
Suriye´nin geçtiği belirsiz dönemde Türkiye´nin Türkmenstan´in Suriye´deki soydaşları ile sosyal ilişkilerini geliştirmek yolunda bazı adımlar atması, örgütlenmeleri için destek sağlaması en azından Türkmenlere kendilerinin sahipsiz olmadığını göstermek adına önemlidir.
Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ
Suriye Türkmen Doktorlar Birliği BŞK.
KAYNAK
1-Dr.Muhtar Fatih BEYDİLİ Biladü'ş Şamdaki Türkmeni kökeni (Arapça)Kardeşlik Dergisi Kültür Sanat Edebiyat ve Folklor Dergisi Güz 2020 Yıl: 60 Sayı:3662- http://www.bizturkmeniz.com/tr/index.php?page=article&id=33104&w=suriye%20t%C3%BCrkmenleri
3-KAFALI, Mustafa, "Suriye Türkleri, I", Töre Dergisi, XXI (1973)
4-HALAÇOĞLU, Yusuf, XVIII. Yüzyılda Osmanlı İmparatorlu'nun İskân Siyaseti ve Aşiretlerin Yerleştirilmesi, Ankara, 1991.
5-ŞAHİN, İlhan, "XVI. Asırda Halep Türkmenleri", İstanbul Üniversitesi Tarih Enstitüsü Dergisi, Prof. Dr. Tayyib Gökbilgin Hatıra Sayısı, XII (1982)
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.