İNSANIN SINANMASI ÜZERİNE
Sınanmak kelimesi aklıma geldiğinde Tanrı'nın oyununa alet olmaktan kaçamadığım aklıma gelir. Tanrı'nın oyununa alet olmanın anlamı elbette imtihana tabii tutulmaktır. İstediğin kadar plan yaparsın, güne aklındakilerle başlarsın ve sonra düşünmekten kaçındığın ya da hiç aklına gelmeyen olaylar zinciriyle karşılaşırsın. Oyuna alet olmak budur işte.
Tanrı bize kıs kıs gülüyor gibi İslam aleminin tepkisini çekecek teşbihler yapmak güzel olabilirdi ama hayat denilen bu meşkaleyi dini alaycılıkla değerlendirmek istemiyorum. Benim derdim sınandığımızın ve sonra büründüğümüz ruh halinin farkında olmamız gerektiğine dairdir. Bir şeyler beni derinden ya da bilinçli bir tesirle etkiliyor. Aslında bütün bir insanlık yaşanılan girift vukuatların tesiri altında inliyor. Ama gelinen noktayı geçmiş ve geleceğin bütünüyle değerlendirebilecek çok az insan var. Sınandığının ve bunun altından kalkabileceğinin bilinciyle ve umuduyla gülümseyen ve vakur duran insan sayısı az. Ben bu insanlardan olmanın savaşı içerisine girmiş bulunmaktayım. Yüreğimin sıkışmaları, uykularımın kaçışı, gün içerisindeki rutinlerden kurtuluşuma sevinişim bu yüzdendir. Gözlerimin kapanmasıyla birlikte iç dünyamla baş başa kalışım ve güzel gelecek günlerin beni bir gün bulacağı umudu ferahlıkla dolduruyor içimi. Vuslatıyla yanıp tutuştuğum geleceğin kendisi olmalıyım.
Dünyada varlık sürdürmenin en kilit noktalarından biri yaşadığımız her şeyin mutlaka bir gün bitecek olmasından geçer. Psikolojik travmalarımız, korkularımız, bizi endişeye sürükleyebilen her şey kar üstündeki iz gibi. Hafife almak diye algılamak burada yanlış olabilir. Unutulmayan, insanın içinde cehennemler yaratan duyguların inkarını yapacak konumda değilim. Kimse değil. Bizi rahatsız eden duyguların gün yüzüne çıkması sadece daha iyisini elde edemediğimiz düşüncesinden kaynaklanır. Eğer aşık olduğunuz biri size aynı duygularla karşılık vermezse bu acı size karşılık veren yeni birine aşık olana kadardır. O saatten sonra vefasız, kadir kıymet bilmez biri olarak hatıralarınıza yer edinir. Tartaklandığınız, hor görüldüğünüz, istenmediğiniz bir yerde maruz kaldığınız her şey kendinizi bulduğunuzu düşündüğünüz yere gelene kadar taze kalır. Daha iyisine sahip olunca ise o rahatsız edici duygu yerini berhudar bir karaktere bırakır. İşte iyi ve kötü olan her şey bir sınanma ve o sınanma sonrası olduğunuz kişiyle alakalıdır.
Kötü hissettiğimiz anlarda hemen işe yarayan savunma mekanizmaları üreteceğimize bu durumun geçeceği bilinciyle hareket etmek bana daha sağlıklı bir psikoloji gibi geliyor. Çünkü başımıza gelecek işlerin ne kadar kötüleşeceğini bilemeyiz. Ne ile ve nasıl sınanacağımızın formülünü bulacak birini ben tanımıyorum.
Gamsız olmanın mantıki çerçevesini çizmeye çalışıyorum değil mi? Yoksa bir şeylerden korkup endişelendiğim için çıkış yolu mu arıyorum? Bunlar yazmanın bilinçaltı nedenleri olabilir. Bunları ne ben bilebilirim ne de başkası bilebilir. Sadece Tanrı bilir. O da sınanmalarıyla beni denediği için biliyor.
Yıllardır kendimin nasıl olduğunu düşünme üzerine vakit geçirir dururum. Yeislere kapılan, endişe halini üzerinden atamayan, korku ile günlerini geçiren bir insandım. Üstelik ortada gerçekten kayda değer bir durum yokken. Sarsılmak için bahaneler üretiyordum.
Yeniden doğup o hayalimdeki insan olabilmek içindi! Çok sahtekarca! Kendini kandırabilmek ve kabuğundan dışarı çıkabilmek için uydurduğum karmakarışık bir senaryonun içerisinde oynamaya çalışıyordum. Kendimi bu yüzden aşağılarda ve tükenmiş biri olarak gördüm. Hepsi bilinç dışı olarak kendimi yeniden yaratmak için bir oyundan ibaretti! Ne tuhaf bir ruh haline maruz bırakmışım kendimi! Bazen kendime hayret ediyorum.
Ama çevremdeki insanlara ve genel ruh hallerine dair bir şeyler okuduğumda görüyorum ki benim yaptığım akıllıca ve bir hedef doğrultusunda imiş. İnsanlar çok basit numaralar yaparak ruh hallerini bastırmaya çalışıyorlar. Maskeleşmeye dayalı bir sistem kurup rol yapmaya çalışıyorlar. Oysaki ne maske yüzlerine oturuyor ne de rolü iyi oynuyorlar!
Ah Sapiens, kendimi dışında tuarak söylemek zorundayım:
Çok dandiksin!
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.