Nakışla inceden işleyip çağı
Kültürle yaşatır kurduğu bağı
Zamanın elinde iğnesi, tığı
Örgüler örülür dağ köylerinde.
Nakışla inceden işleyip çağı
Kültürle yaşatır kurduğu bağı
Zamanın elinde iğnesi, tığı
Örgüler örülür dağ köylerinde.
Rüzgâr fiyonk bağlarken yırtık kayaların elbisesine, açık göğsünün arasından dökülür matemin mazbut taşları. Sirkeye banılan tepenin gözleri dokunurken nasırlı dirseklerine keskin yamaçların, bir yanım uğultuyu çağırır uzaklardan, bir yanım yeniden derinleşen yalnızlığımı yakınlardan. Sordun mu bana, neden bu hâldeyim, ey sırrında tabiatın güçlü iksirini aradığım doruklar! Dipten başa do...
Yükselir yükselir sıralı, sürgün
İp gibi gerilir bu dağlar Kezban.
Beş değil, on değil, sadece bir gün
Ölse de dirilir bu dağlar Kezban.
dağlara...
dağlara yürüyor özlemim
ak nergisler selam dursun
kanayan ayakların türküsüne
ey yüce hasret
zirveden izle tütün tarlasını
nefes nefes içine çek
toprağın efkarını
Karadır dağların, yoğundur sisin
Dumanla yoğrulur yazın Zigana.
Batıdan doğuya yönelir sesin
Ulaşır Kaçkar'a sözün Zigana.
Zaman hayli eski zaman.
Tığ gibi delikanlı daha Çavuş.
Titriyor bastığı yerler, yürürken arkasından.
Dağlar dost, ekmek dağlarda o sıra...
Bir türkü tuttururmuş Çavuşum
kuşluk vakti, dağ yollarında...