Kirlenen düzenin peşinden gidip
Akışın tersine hareket edip
Bulanık sularda yüz dedin bize.
Gür idi bir zaman; yemyeşil, koyu
Şahsımı peşine takarken dağlar.
Nasıl da heybetli coşardı suyu
Bir baştan bir başa akarken dağlar.
Nakışla inceden işleyip çağı
Kültürle yaşatır kurduğu bağı
Zamanın elinde iğnesi, tığı
Örgüler örülür dağ köylerinde.
17 Mart 2024 akşamı Trabzonspor – Fenerbahçe karşılaşmasında yaşananlar tüm Türkiye'nin malumudur. Bir Trabzonlu ve Trabzonspor'a çeşitli anlamlar yükleyen bir Trabzonspor taraftarı olarak bu olayları değerlendirmek ihtiyacı hissettim. Bu özensiz blog yazısında bu kapsamda bazı karalamalar yazacağım. Bu yazı bir özeleştiri yazısı olacaktır. Fakat özeleştiriye geçmeden önce, öncelikle şun...
Bakarsın kış günü iş verir sana
Çiğneyip yutacak diş verir sana
Üç alır elinden beş verir sana
Arasan bulunmaz nimet bu dağlar.
Zannetmem şehirler küçültür seni
Hikâyen büyütür yüzleri, bini
Düşüne götürür gerçeğin beni
Peşinden hayaller kurduğum dağlar.
Bu yıl da yeniden mevsimi gelir
Dereden tepeye açar dağlarım.
Çiçekli dallara konar, yükselir
Mis gibi kokular saçar dağlarım.
Böğürtlen topladığımız, sonra dağ çileklerini fındık yapraklarına sarıp yediğimiz günler gelir aklıma sayın Sürmene'den başlayıp Of'un kıyı kesiminden devam edip Hayrat'ın(Trabzon'un güneyde kalan ilçesi) dağ doruklarına uzandığımız günler. Artık her şeye "sayın" der oldum bugünlerde. Sayın orman, ağaç; il, ilçe, köy, belde falan. Sayın diyerek isimleri, yerleri anar oldum. Sayın gökyüzü...
Sözüm bir yerlere çarpıp geri dönecek yine. Toprağa, suya, dağa, taşa ve deli deli esen rüzgârlara. Hızlandıkça yamaçlarda katılaşan, âdeta duvardan setlere dönüşen rüzgârlara... Önce bir şeyler akacak tepemden topuğuma, tane tane, çiy gibi... Metalden yağmurlar yağacak saçlarıma. Sonra o yağmurlar ter misali boncuk boncuk akıp gidecek benden. Üzerimde hiçbir şey kalmayacak tenimdeki ger...