İlinti
kara sularına gizlice sinmiş
boyanırım yetmez rengim
sözümü kalbinde tutmaya
çağırma
göğüm kurşunî
yerim hâr
bir redif olurum susarsam kafiyesine küsmüş
beni alın yazımdan vurdular
gün gelir
yıkılmış gülüşümü yeniden yapamam
umut dünden daha uzak
temkinli yaklaşır yüzüm aydınlığa
bir mevsim sonra özgürlüğün adı
el olacak bilirim
kayıp ruhum
meteliğe kurşun atar zaman
tutamam dağlara vuran yılgın sesimi
yere bakarım
hep soğuk
beni vuranı gördüm
taşlar yerinde yok ağaçlar da
tenimi kuytulara astıklarından beri
bakamam aynaya umarsız
saatler bozuk
sayılıyor
esrik yılların iskeleti
kendine kıymış kaç şair tanıdımsa
mezarına sığmıyor asırların
ayılsın deyip bir kenara atılmış aklımı
bekliyorum inadım inat
gönül yapmayı unuttu gitti
bağ yapan bahçe yapan insanın
katmerli dili
çağırma
her savaş kendi yarasını sararmış
beni vuranı gömdüm
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.