ZİNCİRLERİ KIRMAK YA DA ZİNCİRLERE ESİR OLMAK
Herkes gündelik konuşmalarında ya da siyasi konularda konuşurken AKP 'yi diğer partiler gibi ele alarak en büyük hatayı yapmaktadır. AKP bir parti olmanın çok ötesine geçmiştir. Bunu anlamadan yapacağımız her çaba beyhude olur.
AKP, Cumhuriyetle özgürleşen iradelere yeniden zincir vurmak, yeşeren fikirleri zihinden silmek ve yeni bir zihin formatı geliştirmek için çabalıyor. Camiden kışlaya, eğitimden ekonomiye, sağlıktan kitle iletişime kadar yeni bir zihin inşa etme derdinde. Kendi arka bahçesi olacak okullar açması, yurtlar kervanını devralması, burjuva sınıfı oluşturması boşuna değildir. Hür iradeye zincir vurarak biat eden sözde dindar özde kindar bir nesil ve insan prototipi oluşturma çabasındadır.
AKP lideri Kayseri'ye deniz getirip uçsuz bucaksız sahiller oluşturacağız derse ona inanan milyonlar var. Peki bu nasıl oluyor? Eğer okullarda felsefe, sosyoloji, psikoloji gibi dersleri kaldırırsanız ya da müfredatını boşaltırsanız, ilahiyat Fakültelerinde İslam dinini değil menkıbelerle bir nesil yetiştirirseniz karşınıza bir gün biri çıkar ve yalanlarla dolu hitabetini dile getirir. Bu zihniyetle yetişen yardakçılarda bunu menkıbevi hale getirerek hikmete dönüştürürler.
Ekonominizi düzeltebilirsiniz, Milli birlik ve beraberliğinizi bir şekilde gerçekleştirebilirsiniz. Ancak zihninize zincir vurulmuşsa hele bir de ona format atılarak mankurtçu bir hale getirilmişseniz başta varlığınız dahil olmak üzere her şeyinizi kaybedersiniz. Öyle bir süreci yaşıyoruz.
İnancımız insanı yaratılmışların en şereflisi kabul etmiştir. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en büyük vasıf akıl olduğu halde aklın devre dışı kaldığı bir insan prototipi düşünün…
İhanet derecesinde uygulamalara imza atarlar karşı çıkanı hain ilan ederler. Yolsuzluk boğazlarına kadar dolmuş ama rakiplerini yolsuzluk yapmakla suçlarlar.
Terör örgütleriyle Türkiye Cumhuriyeti'ni yeniden tasarlama yoluna giderler. Oyunları, ihanetleri ters tepince KANDIRILDIK derler. Bunları dile getiren muhalifleri eski yol arkadaşlarını desteklemekle suçlarlar.
Yalanları, ihanetleri, yolsuzlukları beslenme yandaş medyaları vasıtasıyla kamuflaj edilir ileri demokrasi olarak topluma sunulur. Karşı çıkanlar yine hain, terörist ve kan emici olur. Bırakın Ülkemizi insanlık tarihi bu kadar ikiyüzlü, yancı ve hain bir iktidarı görmedi herhalde bundan sonra görmesi de çok zor.
Hırsız ortada, çaldığı mallar ortada hala bu yalan deniliyorsa nasıl bir kişilik tipi ile karşı karşıyayız? Anlayın.
İhanetleri, yolsuzlukları, diktacı anlayışları yetmiyormuş gibi insanımızı mankurtlaştırma anlayışları da zirve yapmış durumdadır. Düşünmeyen, sorgulamayan, eleştiri anlayışına hiç ama hiç tahammül etmeyen bir zihniyet var karşımızda.
Tarihteki mankurt hikayesi bu iktidar döneminde çok basit kalmıştır. Önce rakiplerini itibarsızlaştırma, aşağılama sonra onun yerine biatçı, haşhaşi zihniyetini ikame etme stratejileri oldu. Boğaziçi Üniversitesini gidip Üniversitenin zihniyetinin kendisine teslim olmamasından dolayı aşağılıyor ve bilime katkı sunamadığını dile getiriyor. Oysa o Üniversite Ülkemizde bilim alanında ilk sırayı alıyor. Beyler için önemli değil ki. Reis damgasını vurdu. Bundan sonra oranın teslim süreci başlar.
Türk milleti yeniden varoluş mücadelesi vermektedir. İnsan gibi davranmak, insani vasıfları yeniden hayata geçirmek için çabalamaktadır.
Boğazımıza kadar zincire vurulmak, susturulmak ve birer kütleye dönüştürülmek isteniyoruz, ya da mankurtlaştırılarak tek kişiye teslim olmak…
AKP iktidarının ve tek kişi arzularının hedefi sadece iktidar olmak değildir. Bu iktidar ve TEK KİŞİ'YE ya kul olup teslim olacağız ya da boynumuza takılmak istenen esaret zincirini kırıp bu ilkel ziniyeti ve efendisini tarihin çöplüğüne gömmek…
Evet, bizim için yolun sonu ya da yeniden diriliş silkiniş kadar önemli bir yol ayrımındayız.
Telif Hakkı
© Abdullah Alagöz @ tahtaPod.com | Tüm hakları saklıdır.
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.