Parça parça
Bir kadın ne kadar parçalanabilir?
Kaç bin parçaya ayrılabilir ömrü hayatında onu anlatacağım sana kibir, gurur ya da saçmalık saymaz isen...Savrulduğu yerlerden her seferinde küllerinden yeniden nasıl doğmayı başarır bazı bölümlerini anlatayım öykümün...
Cılız, saf bir ergen kız iken evleri başlarına yıkılan insanlara parçalandım. Cumhuriyetin kutlu bekçisi olan okulumun kutlu öğretmenleri tuttu elimden, sargı gönderdik en kesik kalp yaralarına... Kalplerindeki yaralarda büyüdüm yeniden.
Memlekettin dörtte biri dümdüz oldu bir gece yarısı... Hadi dediğimde elimden tuttu mum oldu ışık oldu mahallemin insanları... Bir parçamı kamyonlara yükledim gönderdim. Kimsesiz kalmiş bir bebek battaniyeye sarıldığında canlandı bir parçam...
Birgün Mardinin bir köyünde, birgün Şırnakta bir dağ okulunda, Iğdırda yamaçlarda üşüyen çocuklarda bir diğer gün, başka birgün Ulupamir' in bebelerinde, Patnosta bir başkasında... O soğuktan titreyen eller, üşüyen papuçsuz ayacıklar dert oldu, uykularımı kaçırdı parça parça etti ömrümce. Aradıklarına yün çorabı geçirip boyunlarına atkıyı sarabildiğimde doğdum parçalarımdan...
Bir sahil kasabasında yamacımda büyüyen evlatlarda kaldı bir parçam... Çalışıp çalışıp hiç gereği ve mecburiyeti yokken, sonunda başardığımızda boynuma sarıldıklarında koptu hep parçalarım... Heyecanlarında yeniden doğdum hep...
Hayatımdaki en büyük aşk Fenerbahçeyken, bir Fenerbahçe forması için gözyaşı döken bir evlada bölündüm bir gün... Kolilere doldurdum gönderdim kendimden bir parçayı... Öğretmenin o neşe dolu sesini duyduğumda doğdu yeniden o parçam...
Doganköyün kara bakışlı evlatlarını taşlara basmaktan kurtardığımızda adıyla müsemma doğdum bir Ocak karında Doganköyde...
Buz gibi evlerde yaşamaya çalışırken dönük bakışlarında parçalandım evlatların. Ne vakit ki ısıttık o bakışları bir daha doğdum o evlerde ...
Bir yaylada, savaşın acısından üşüdüğünde atayurduna sığınan bebelerde kaldı en büyük parçam. Yüzlercesine birden umutlarımızı doldurduğumuz kolilerimizle onlara kavuştuğumuzda coğrafyasına da, kaderine de, basiretsiz yöneticilere de küfürleri basa basa attım her adımımı.
Hadi dediğimde elimden tutan, yolları arşınlayıp gelen dostlarımda, BayırBucağın görmüş geçirmiş anası boynuma, gözünü yeni açmış bebesi elime sarıldığında o ana kadar yanıp etrafa saçılan küllerimden binlerce kez yeniden doğdum.
Bir bahar günü, dünyayla ve genleriyle savaşan o güzel evlatların yaşam mücadelesinde yitirdim kalbimdeki parçaları... Ardımdan ağladıklarında gözlerinden dökülen incilerde doğdum bir kez daha...
Kesit kesit, kesir kesir, parçalana bölüne toplana ulaştığım şunca yaşımda öğrendiğim ve doğruluğuna emin olduğum tek şey var. Dünyanın en güzel şeyi bir çocuğun güldürebildiğin gözleridir.
Ve sen insan oğlu insan, bu cuma bırak artık her kuruş ihtiyacı devlet tarafından ödenen camilerin hocalarına, cemaatlerin doymak bilmez iştahlarına cebindeki son kuruşu hibe etmeyi... Zaten senin kesenden parayı götüren gsm operatörlerinin mülküne mülk katmayı...Sen evet sen... Git bir bebe sevindir bu 23 Nisanda... ki gözleri gülerek uyansın bu bayrama...
Sağlıcakla...
Sayfamızda yayımlanan yazıları kaçırmamanız için yayınımıza abone olun.
Aboneliğinizi istediğiniz zaman sonlandırabilirsiniz.