Çocukken en sevdiğim sokak oyunu her kız çocuğu gibi ip atlama, seksek ve dönmeli top oyunuydu. İçi dolu toplar vardı o zamanlar. O kadar çok zıplardı ki o toplar, bulutlara yetişip orada kaybolabileceğini sanırdım. Bir büyüğüm olan ablam, ben birinci sınıftayken dördüncü sınıftaydı. Her küçük kardeş gibi teneffüslerde genellikle onun arkasında dolaşır, arkadaşlarıyla oynadığı...
İslamcılığın iddiası şuydu; Kapitalizm parayı insanoğlu için tek ve biricik değer haline getirmiştir. Komünizm ise insanın manevi yanını yok edip onu maddeci dünya görüşünün kölesi olarak insanlıktan çıkartmıştır. Nihayet islamcılık bu iki sisteme alternatif bir düzen iddiasıyla ortaya çıkmıştı.
Âşık, gönül hançerini ölüm kınından çıkarmaz çünkü "ölümü bilerek yaşamak" sevgiliye duyulan muhabbetin kelâma dökülmüş hâlidir. Aynada sevgilinin sûretini gören Türkoğlu, "Hüsn-ü Aşk" misâli vuslatı hicranla doyurur. Bezm-i âleme selâm eden fıtrat, insanda gizliyken; Hak aşkıyla yanan insan cihana sığmaz, kâinatı aşar. Ruh ile bedeni ayrı tutan "tenâsüh" inancına değil insandaki şa...
Adını, Sümer mitolojisinin bitki ve bereket tanrısı olan Temmuz'dan (Tammuz veya dumuzi) aldığı söylenen ve çizgi filmlerde hep sevimli gösterilip çocukluktan itibaren algılarımızla oynansa da oldukça çirkin ve kaba bir hayvandır. Dağlarda yaşayanı ve evcilleştirilmiş olup çiftliklerde yaşayanı var. Fakat dağlısı da şehirlisi de her türlü çamuru ve pisliği sever. Mutluluğu çamurda ve pis...
"Doğruluk, güçlünün işine gelendir.” Bu kişinin bahsettiği güçlüler sınıfı. Yani yönetenler sınıfıdır. Kendi işlerine gelen hükümler verip, halktan kendilerine itaat etmelerini isteyenler yani. Onlar için gereken ise halkın itaat edip o hükümleri doğru saymalardır." Sokrates doğruluk denilince böyle düşünüyor. Peki, eğer yönetenler gaflete düşerse ne olacak? Doğrular mı değiş...
"Önce selam, sonra kelâm" diye buyurmuş Peygamber Efendimiz. Selamın en güzelini kelâm ile verdikten sonra, şahsiyetinin tekâmülüyle kelâm olan insan üzerine henüz mânâ aleminde zerre olamayan tahlillerimi muhterem okuyucuyla paylaşma arzusundayım. Bu mecradaki ilk karalamamı, derin bir mahcubiyetle kıymetli vaktinize sunuyorum.
Bergson'un zaman tasavvuru üzerine fazlaca düşündükten sonra vakte "kıymetli" sıfatını takdim ettim. Kıymetlidir çünkü, şahsiyeti oluşturan tarih vakti de biriktirir. Tarihi mesuliyet kesesine koyup âciz omuzlarımıza yük diye yüklediğimizde, acziyeti aşma noktasında cihâna sığmayan bir adım atmış oluruz. İnsan mesuliyeti ve tecrübeyi harmanlayarak, şahsiyetini tamamlar. Şahsiyetinin parçası hissiyatıyla, cihânı aşar. Bergson'un, saat ile ölçülen zamanı "soyut" olarak nitelemesi şüphesiz ki bu gerçeğe dayanır.
Sartre varoluşunun sıkıntılarını romanına aktarırken modern çağda neler olabileceğini acaba aklına getiriyor muydu? Kendini sergilemenin " full hd " mecralarda gösterildiği bir çağda bunalımlarını anlatmak ister miydi diye düşünüyorum. Ya da benim gibi sosyal medya üzerinden felsefe kasmaya çalışıp saçmalar mıydı bilmiyorum. Mides...
ÇILDIRIYORUM, ÇILDIRIYORSUN, ÇILDIRIYOR
Önce bilim adamları ihanet etti. Cahiller, edindikleri halk desteğiyle ne yalanlar söylediyse seslerini çıkarmadı bilim adamları. "Konuşursam, yazarsam, çocuklarıma nasıl ekmek götürebilirim" diyen bir insan iyi bir eş, iyi bir anne veya baba olabilir; ailesi tarafından "iyi bir reis" kabul edilebilir ama asla bilimin namusunu taşıyamaz. Ne kadar iyi bir eş ve iyi bir ebeveyn olursa olsun, gerçeği söylemeyen bilim adamı namussuzdur! Çünkü işi, her şeyden ve herkesten önce hakikatin namusuna sahip çıkmaktır!.. "Siz kabul etmeseniz de dünya dönüyor" diyemeyen bir bilim adamı, eşini ve çocuklarını isterse jet bilmem nelerle gezdirsin, isterse her gün ejderha sütü içirsin, namussuzdur!..
Binlerce yıldır kadınların ve erkeklerin toplum tarafından biçilen rolleri evrimsel süreç ve yaşadıkları kültürlerin zorlu yaşam koşulları içerisinde var olma savaşı yüzünden kesin sınırlarla çizilmişti. Erkekler toplumsal normların koruyucusu, geliştiricisi ve tahrip edicisiydi. Din ve kültür özellikle modern çağımıza girmeden önce bütün bir dünyayı dizayn ediyordu. O yüzden erkekler to...