Özenle beslediğimizi sandığımız inek bir gece rahatsızlanıp ölünce annem veryansın etti. Böğürdükçe kolonu boynuzlayarak sesini duyurmaya çalıştı zavallı hayvan. Ansızın uykusundan uyanıp odamın kapısını yumruklayan annem apar topar ahıra indi. Arkasından koşar adım yürüdüm. Ahırın ışığını yakmış, ineğin ağzına elini sokmuş, ağzının içinde bir şeyler arar gibiydi. "Tut da" dedi, "yana çe...
Dağ yamacının eteklerini kaplayan beton yığınları arasında kalakaldık. Sanki başımızı duvara çarparcasına acımasız sertliklerin arasından geçtik. Su, yalnızlık, şırıltı, verimli topraklar ve yağmurun her gün biraz daha yeşerttiği sahada olabildiğince huzurla dolmak mümkündü elbet, ama o beton yığınları yok mu, işte onlar girmeyecekti aramıza! Kayış kayış sırtımız, kolumuz ve yüzümüze çar...
Kim kimin dayısı, kimin emmisi
Bellidir ne yazık belli kimisi
Yoksulluk suyunda hayat gemisi
Batanın hesabı değil bu yumruk!
Eşikte huzura geldi mi sıra
Var ile yok ile ererdi sırra
Yuvayı ısıtan daha çok çıra
Daha çok közümüz vardı eskiden.
Ayıl gel, desem de uçuk rüyandan
Kaçarsın bilirim hodri meydandan
İnternet ağından, sosyal medyadan
O yandan, bu yandan "duyup" diyorsun.
Bu düzen sömürdü, yedi doymadı
Kabaran iştahı geri getirdi.
Bu düzen işsizi aç mı koymadı
Üç öğün bir kemik-deri getirdi.