Bir ümit diyerek belki bin kere
Soruldu sorulan, iş işten geçti.
İtilip kakılıp sebepsiz yere
Kırıldı kırılan, iş işten geçti.
Değişmez sandığım bu katı töre
Eğer mi bendeki sureti yere
Dışımdan aldığım bilgiye göre
Yüreğim, benliğim, içim sendedir.
En güzeli neydi, biliyor musun? Ya başladığı yerden yeni bir benle devam ediyordu insan, ya da ulaştığı son noktadan yeni bir benle. İkisi de aynı kapıya çıkıyordu, salt devam etmeyi baz aldığımızda. Aksi durumda değişiyordu manzara. Geriye dönüp saplanıp kalmak değil de filmi başa sarıp yeni bir film kayda almak, yani ders çıkarmak, ses çıkarmak, kendini kendine duyurmak. Vücut için ger...
Hayır mı, şer midir; sevap mı günah
Nedir, ne değildir, sor'un bu gidiş.
Sitem diş bilemiş, herkeste bin ah
Dillerde çıbandır, irin bu gidiş.
Rüzgâr fiyonk bağlarken yırtık kayaların elbisesine, açık göğsünün arasından dökülür matemin mazbut taşları. Sirkeye banılan tepenin gözleri dokunurken nasırlı dirseklerine keskin yamaçların, bir yanım uğultuyu çağırır uzaklardan, bir yanım yeniden derinleşen yalnızlığımı yakınlardan. Sordun mu bana, neden bu hâldeyim, ey sırrında tabiatın güçlü iksirini aradığım doruklar! Dipten başa do...
Feyzullah Abi'yi sokağın bitimine doğru köhne duvarların arasında kurulu salaş çay ocağının önünde gördüm. Geçirdiği onca yılın burukluğunu, mutsuz geçen evliliğini, anne karnında yedi aylıkken doğan ve hızlıca büyüyen, büyüdüğü oranda hayırsız çıkan evladını gözlerinin yaşını silerek anlatmıştı bana. Elbet ben de bir şeyler söylemiştim kendisine destek mahiyetli. Lakin bir psikolog gibi...
"Ne iş yapıyor?" diye gerek duymuyorsun sormaya, girip sosyal medya hesabına bakıyorsun ya da o bir şeyler yazıyor, yorum yapıyor, nokta koyuyor; gülen, ağlayan, sızlayan, elini açan, aşağı, yukarı, yana bakan emojiler bırakıyor meslektaşlarının veya beğendiği sayfaların gönderilerine... Okudukları okul, aldıkları diplomalar, sertifikalar; gezdikleri şehirler, ülkeler; içtikleri kahveler...
Sözüm bir yerlere çarpıp geri dönecek yine. Toprağa, suya, dağa, taşa ve deli deli esen rüzgârlara. Hızlandıkça yamaçlarda katılaşan, âdeta duvardan setlere dönüşen rüzgârlara... Önce bir şeyler akacak tepemden topuğuma, tane tane, çiy gibi... Metalden yağmurlar yağacak saçlarıma. Sonra o yağmurlar ter misali boncuk boncuk akıp gidecek benden. Üzerimde hiçbir şey kalmayacak tenimdeki ger...
"Ülkede her şeyin değiştiğinin ben de farkındayım da farkında ol(a)madıklarımın farkında değilim," dedi. "Yoğurdu sarımsaklasak da mı yesek" ya da ne bileyim, "Siz bizim Çekoslovakyasızlaştıramadıklarımızdan mısınız? gibi bir şey mi çıktı ortaya?"Ülkede bir şeyler değişecek diye çok şeylerin değişmesi mi gerekiyor?" diyerek farkına varamadıklarının "çok şeyler" olduğunu anlamasını sağlad...