Hemen geçip gitme, eğlen biraz, dur!
Bak bu işittiğin benim selâ'mdır.
Benden alacağın son haber budur,
Bu sana verdiğim en son selam'dır.
Evet, sanadır sözüm. Dinle, üstüne alın!
Önüme dikilsen de Mihrinaz değilsin sen.
Dur! Anlatayım sana; Açık, sade ve yalın,
Sebebini bil sen de, Mihrinaz değilsin sen.
Dün gece düşümde yine sen vardın,
Sesin duydum, koşamadım mihrinaz.
Taş duvarın arkasından bağırdın,
Çok yüksekti, aşamadım mihrinaz.
Gurbetten sılaya bir yol deyince,
Varılmaz zannetme, varılır Duru.
Ol melamet hırkasını giyince,
Arılmaz zannetme, arılır Duru.
Ne kara vicdanın var imiş senin,
Sanma sakın vicdanının sesiyim.
Meftunu değilim artık busenin,
Zerrece insafın var ise senin,
Bendeniz Monako prensesi'yim.
Bahar gelir, filiz verir ağaçlar,
Yeşillenir kır tepeler, yamaçlar,
Göçmen kuş yuvaya dönmek amaçlar,
Dönüp yuvasını bulmaz Mihrinaz.
Boşlukta süzülen bir tüy kadar hafif,
Dolapta tozlanmış kadeh gibi boşum.
Sana bunları yazacak kadar sensiz,
Ve seni düşleyecek kadar sarhoşum.